26 Nisan 2012

Karahindiba - Dandelion - Taraxacum Officinale

Baharla birlikte, her sokağa çıkışımızda Uğur Böcüğü'ne çiçekleri soruyorum. Şimdiye dek eksiksiz tek tek saydı. İlk karahindiba ile başlıyor. Sevdiği için mi, sarı çiçekleri ile en çok onu ayırt edebildiği için mi bilmem. Tohumlarına pufff yapmayı da öğrendi, elbette çok sevdi, her çocuk ve ruhu çocuk kalan gibi.

Ben de her görüşümde eskiden karahindiba ile aramızdaki savaş günlerine dönüyorum. Ne çok düşman belletmişler onu bana... Hem de boşyere. Oysa dünyanın en yararlı bitkilerindenmiş! İngiltere'deki ev sahibinden bize korunmak üzere bırakılan çim bahçedeki karahindibaları sökmek gibi bir ödevimiz vardı. Gülmeyin, bu detaylar kontratta bile yazardı. Kontrat dediğin Türkiye'de 1 sayfa olabilir, ama İngiltere'de kalınca bir kitap kadardır. İçinde evde istenen herşey, demirbaşlar, onların durumu, tüm detaylar yazar. Bu maddelerden birisi de bahçenin çimlerinin bakımı ve yabani otlarının düzenli olarak temizlenmesidir. Bu kapsamda biz de karahindiba kökleri ile güreş tutardık. Tam bir komedi idi halimiz. Birimiz kazar biraz, birimiz çekiştirir, o sırada kopar, çeken pat yerde... Oysa özel bıçakla çıkartılma yöntemi varmış. Ama kimse de tamamen sökmezmiş onu yerinden. Hiç denediniz mi bilmem, sağlam, sert, yerinden çıkmayacak kadar inatçı kazık kökleri vardır karahindibaların. O evde kaldığımız süre içinde o yaşamaya, biz de onu yok etmeye çalışmaya devam ettik durduk! Akıntıya kürek çekmişiz boşa.

Hayatım hep tezatlar üzerinedir benim. Kimyadan lisedeki öğretmenimi sevmediğim için bütünlemeye kaldım durdum, kimya mühendisi oldum. Okul bitti, çalışma hayatında yöneticilik yaptım uzun süre, sonra bir baktım kendimi o yöneticileri denetleyen olarak buldum. Karahindiba ile ilgili olan dersimi de aldım. O bahçeli evde oturduğumuz sürece mücadele ettiğim karahindiba ile şimdi dost oldum! Üstelik öyle bir dostluk ki, size anlata anlata bitiremeyeceğim... Zaten bu aralar ben anlatmasam, tüm kaynaklar size onu anlatıyor olacak. İlla ki biryerlerden buluyor beni bu karahindiba zira, elbet sizi de bulacak. Sen neymişsin dedirtti bana uzun süredir. Bakalım siz ne diyeceksiniz?

Köklerinden kahve yapılabildiğini bilmiyordum mesela. Başka kaynaklardan da besleyici değerinin, içerdiği vitaminlerin çok fazla olduğunu öğrendim.

Beta karoten açısından en zengin bitki imiş. Folik acid, riboflavin, pyroxidine, niacin, E ve C vitaminlerini içermekteymiş ve oranları da iyi sayılan düzeyde.

Zengin magnezyum, kalsiyum, potasyum, manganez ve demir kaynağıymış.
Yarım fincan karahindibanın yapraklarındaki kalsiyum oranı da 1 bardak sütten daha fazlaymış, içindeki A vitamini oranı havuçtakinden daha fazlaymış. Yapraklarından çay yapılmaktaymış. Salatalarına bayılıyor herkes.

Karahindibayı laksatif ve diüretik olarak kullanabilirmişiz. Kan şekeri ve kollesterolü dengeler, ayrıca karaciğeri temizlermiş. Antiviral özelliği varmış, AIDS ve herpes virüsüyle savaş için etkiliymiş.

Yalnız dikkat edin, karahindiba ile başka çiçekleri/bitkileri karıştırmayın yanlışlıkla. Çünkü aynı etkileri onlarla yakalamanız mümkün olmayabilir. Kaş yapalım derken, göz çıkartmayalım. Karışmaya da çok müsait. Hatta çektiğim fotoğraflarında bile bir uzman görmeden emin olamıyorum.


Gelelim karahindibadan yapılan yiyeceklere. Aklınıza ne geliyorsa yapmışlar diyeyim, gerisini siz anlayın. Geçen sene ilk defa reçelini duymuştum mesela. Sonrasında şaraba kadar herşeye kattıklarını gördüm yazılarda.

Hatta bugün çiçeklerinin kızartmasını bile yaptıklarını okudum burada! Gene aynı kaynakta stir fry, omlet, çorba, şurup yapmışlar onunla.

Karahindiba toplarken şu noktalara dikkat edin diyorlar:
  • Topladığınız yer, yoldan, halka açık bahçelerden uzak olsun. (İlaçlama yapılmış olabilirmiş, boşa vücudunuza pestisid almış olmayın)
  • Yeşil yapraklar kurşun tuttuğu için de yoldan uzak olmasında fayda var. Gerçi kurşun içermeyen benzinler kullanılmakta ama...
  • En iyi toplanma zamanı, baharın ilk günleri, çiçek açmadan önceki halleri imiş. Çiçek açtıktan sonra yapraklarının tadı daha acımsı olurmuş ama bu sizin sote yapmanıza ya da haşlamanıza engel değilmiş.
  • Pişirirken 4-5 kat küçülürmüş. Bu sebeple diğer karıştıracağınız yeşilliklerin arasında kaybolup gitmemesi için oranı iyi ayarlamak gerekirmiş.
  • En güzel yeri taç yapraklarının olduğu, onları tutan kısımmış.
  • Suyun altında yıkamak en güzeliymiş. Çiçekleri yıkarken de içinde börtü böcek olmamasına dikkat etmeliymiş.
  • Bir tane de ben ekleyeyim, çok fazla kedi dolaşan yerden de olmasın topladıklarınız, haliyle kediler suluyorlar, kokusu da üzerlerine sinmiş oluyor!
Bu sarı güzelliğin hakkında kitap yazılacak kadar çok şey var. Hergün yeni bir tanesini öğrenip şaşırmaya devam edeceğim kesin.

Karahindiba çiçeklerinden taç yapmak isterseniz sizi buraya alalım.
Karahindiba ile yapılan 40'dan fazla şeyi öğrenmek isterseniz buraya bakabilirsiniz.

Hindiba'nın dilinden karahindiba dosyası da şu bağlantılarda, onlara da bakmak isterseniz, aralarında mektuplaşmışlar bile, benden söylemesi...

http://basitbiryasam.blogspot.com/2011/05/karahindiba-mektuplar.html
http://basitbiryasam.blogspot.com/2008/02/maltada-bavyeral-bir-karahindiba.html
http://basitbiryasam.blogspot.com/2007/05/bu-bahar-gzme-taklanlar-5-karahindiba.html
http://basitbiryasam.blogspot.com/2012/04/birikim-yatrm-vb.html

Karahindibanın isimlerini de not edeyim. Önce kendi bildiğimle başlayayım, radika diye tanıyanlar var onu. Latince Taraxacum Officinale olarak adlandırmışlar. İngilizce konuşulan ülkelerde Dandelion olarak biliyorlar adını. Sizlerin de bildiği yerel adları varsa, söylerseniz, not ediverelim buraya.

Hazır bu aralar bolken çayırda, tanışın siz de onunla....

9 yorum:

Fatma dedi ki...

Harika bir yazı olmuş harika, çok teşekkürler, fabrikanın bahçesinde bol miktarda karahindiba var, bizim oğlan da tohumlarını üflemeye bayılır, ben de tabi:)

Oglak Kizlari dedi ki...

Ne yani dandelion, karahindiba ymıymış. Yapma yaw.
Çok şaşırdım.
Ada kız Tinkerbell çiçekleri diyor. Bilmem ilk animasyonu seyrettin mi??

Ee ne oldu, Münevver Hnm ın blog adresi.

Israrcı anne Çiğdem

Berceste dedi ki...

Çok teşekkürler Fadiş. Hangi fabrikadır burası merak ettim. Ne güzel yeşille içiçe olabilmek... O üfleyen minik kelebeği de çoook severim ben :)

Hı hı Çiğdem, hani şu Buz Devrindeki karahindiba :)Evet Tinkerbell'i seyreden birisi daha var bizim evde ;-) Israrcı annem, yazdıklarımı okumuyorsun ki! Bu yazıdan bir sonraki yazının yorumlarına bak, Münevver hanım orada ;-) Olmadı, kefir taneciği almaya gittiğinde sorarsın, Dilek bilmece sorup duruyor, bilemedim dersin :P

ÇokBilmiş dedi ki...

Şu kitapta da yaban çiçeği diye çevirmişler karahindibayı: http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=591414

Radikayı başka bir bitki sanıyordum ben. Of, ne hazineymiş şu karahindiba, öğren öğren bitmedi :)

Kadıköy'deki Çiya restoranda da yapıyorlar karahindiba yemeğini.

Oglak Kizlari dedi ki...

Dur bakayım hemen.

Okuyan ama görmeyen anne Çiğdem

Oglak Kizlari dedi ki...

Bulamadım.
:-(
Üzgün anne Çiğdem

Berceste dedi ki...

O kitabın masal çiçeği herhalde o Çok Bilmişim :) Güzel bir kitaba benziyor. Çiya'ya uzun süredir gidilmedi, bu aralar hem mantar için(kuzu göbeği), hem de radika için gidilmeli ama bize uzak :( Bizim yerimize siz yiyip durum bildirimi yapın :)

Çiğdeeeem, üzülme, inat ettim çok pis, sen bulana dek söylemeyeceğim :) Sor kendisine :P Ser verip sır yok!

Adsız dedi ki...

İlk fotoğrafı çok beğendim. Güzel bir kompozisyon olmuş.

Berceste dedi ki...

Teşekkürler. Sol taraftaki çimen gövdesini kesseymişim daha iyi olacakmış :) İngiltere'deki bahçemden bu karahindibacık :)