13 Mart 2009

Bebek Şekerleri, Süsler Püsler...

Biz görmeyeli Türkiye'de neler olmuş neler...

Hastane odaları süslenir olmuş, kapılara birşeyler asılır olmuş, çikolata ikramı süslü bebek şekerlerine dönüşmüş. Hatta Amerikan adeti Baby Shower'lar yapılır olmuş; kendi adetlerimiz varken Baby Shower'a ne gerek varsa???

İnternette gezinip süslere bakarken epey abartıldığını düşündüm. Öyle ki, tüllerden, pullardan Allah korusun anne ya da bebeğe acil müdahale gerekse nasıl ulaşacaklar diye kendi kendime sorguladığım süslemeler gördüm.


Madem adet olmuş, başımız kel değil deyip, birkaç şey de ben yapayım kararına vardım sonunda. Ama abartmamak esas olmalıydı.

Doğumu Türkiye'de değil de, İngiltere'de yapmaya karar verseydim ve bu süsleri orada hastaneye sokmaya kalksaydım, kesin deli derlerdi bana ve söylemedikleri şey kalmazdı. Hele oradaki koğuş sistemini ve hastaları birbirinden ayıran perdeleri düşünürsek, bu süsler nereye konulurdu bilemeyeceğim! Yok bileceğim, hastane kurallarına aykırı, mikrop gelir bunlarla deyip içeri almazlardı.

Yukarıda gördüğünüz bizim anı defterimiz. Ajanda benzeri bir defter alıp, kırkyama ile süsledim.


Bu sepetçiği Hobiriks'de görüp pek beğenmiştim. Birkaç tane ben heves ettiğim için aldık Tahtakale'den. Sonra aşağıdaki patikleri görüp sevdim. Son haftalarda oturup, her gece en az 5 tane olmak üzere ördüm. Hızımı alamamışım, 100'ün üzerinde patik örmüşüm. Pon pon hanımdan, ona hoşgeldin diyenlere hatıra olarak verildi. Çoğu hastanede bitti ve şimdilerde hiç kalmadı!

Yapmak isteyenler için çok kolay olduğunu ve zevkle örüldüğünü söyleyebilirim. Süsleme malzemeleri gene Tahtakale'den annem tarafından alındı. Örülen patikleri annem dikti, beraber kurdelalarını geçirip, emziklerini taktık. Çikolatalı badem şekerlerini hazır kesilmiş tüllere sararak içine yerleştirdik.

Sepetimiz, Adapazarı'ndan annemin teyzesinin kızından geldi. İçi Pon pon hanım için örülmüş cicilerle doluydu. Öyle ki, Necmiye teyzemiz sıcak su torbasını bile unutmamış, ona kılıf örüp, çiçeklerle süslemiş. Daha sonra da Pon pon hanım büyüyünce oynasın diye bu arabaya koymuş, tüllerle, nazar boncuklarıyla süsletmiş ve bize göndermiş. Ellerine sağlık! Teşekkür ediyoruz Necmiye teyze...

İçindekileri giyilmek üzere yıkamaya alınca, şekerlerimizi bu sepete koymak geldi aklımıza. Hobiriks'de de görmüştük zaten. Ama hastanede çok yer tutar diye düşünmüştük. Sonra yeniden karar değiştirdik ve içine yerleştirdik. Pek şirin oldu.

Aşağıda gördüğünüz süslerimiz de Sedef ablamızdan. Hastaneden geldiğimizde Emre teyzemiz koşa koşa getirdi bize. İçinde hem badem şekerli süsler var hem de Ginger Bread Man kurabiyeler...



Kapı süsümüzü de Emre teyze ve annem beraber hazırladılar. Ucundan, bucağından benim de elim değdi. Başlangıçta yapılmasını istemedim, gereksiz gördüm ama annem onun da halkasını alıp gelmiş. Öyle olunca hadi eksik kalmasın dedim.

Nasıl yapıldığına gelince, hani yüzme havuzlarında sosis denen, çocuklar yüzme öğrensin diye kullanılan strafordan yapılan cisimcikler vardır, onu büküp, bantlayıp halka haline getirmişler. Annem de bu şekilde tül ve kenarından sarkan süs ile birlikte Tahtakale'den almış.

Diktirdiğimiz yorgandan elimizde pembe saten vardı. Emre teyze, Derya Baykal'ın programında görmüş nasıl kaplanacağını, onun yardımıyla kapladık straforu. Halkanın çapının 1,5 katı kadar uzunlukta, halkanın enine dikiş payını da katacağınız bir kalınlıkta dikdörtgen şeklinde kestik sateni. İki uzun ucundan oyulgama diktik ve büzdük. Eninden birbirine tutturarak halkanın üzerine diktik. Arka tarafına da tülü büzgü yaparak diktik. Ön kısmından, annemin aldığı süsü ben iliştiriverdim. Silikon tabancası ile de diğer süsleri tutturunca işimiz bitmiş oldu. Herkesten farklı olarak biz kapıya değil de odaya astık. Bana kapıda bu koca hengame tuhaf geldi. İçeride gözümün önünde daha şirin gözüktü gözüme. İlla herkesten farklı olacağım ya, aynı şeyleri yapsam da!

Bunlar da mevlid şekerlerimiz. Torbalar ve üzerlerinin süsleri ayrı ayrı alındılar. Silikon tabancası ile tutturuldular. İçine After Eight ve çikolatalı badem şekerleri konuldu ve bu şekilde gene araba sepetimizin içinde gelen misafirlerimize ikram edildi.



Aslında, ben böyle özel şeylerin çok ortalıkta olmasından, hele hele Berceste'de yazmaktan çok hoşnut değilim ama ararken arkadaşlarımızın günlüklerine koyduğu fotoğraflardan ve anlatımlarından çok yararlandım. Hatta e-posta ile iletişime geçtim. O yüzden arayanlardan birisinin hoşuna gider ya da işine yararsa diye yazmak istedim. Umarım birileri yararlanabilir ve bana da haber eder...

Tüm isteyenlere sağlıklı, uzun ömürlü, analı babalı evlatlar nasip olmasını diler, bizleri mesajları ile yalnız bırakmayan tüm günlük dostlarımıza, yakınlarımıza, arkadaşlarımıza sonsuz teşekkürlerimizi iletirim. Ne çok sevenimiz, Pon pon hanımı ne çok bekleyen varmış da bizim haberimiz yokmuş. Sağolun, varolun...