25 Mart 2013

Fikir Sahibi Damaklar - Tohum, Un, Maya, Fermantasyon, Ekmek... Hayatımıza Şekil Veren Süreç

10 Mart Pazar günü SALT Beyoğlu çok güzel bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Daha önce uzun uzun ekşi mayalı ekmek ile ilgili yolculuğumu anlatmıştım. Bu yolculukta Fikir Sahibi Damaklar'ın yerini de. İşte Pazar günü hem üyesi olarak, masal anlatmak üzere, hem de aile fertlerine ''Gerçek Ekmek'' ve onun buğdaydan başlayan öyküsünü dinletmek üzere biz de orada idik.

Kapıdan girişte sağ tarafta Şemsa Denizsel'in kabına sığamayan capcanlı mayaları ve ekmekleri vardı.

Şemsa'nın öyküsünü dinlemek isterseniz, burada. Uzun uzun üzerinde çalıştı mayasının. Ununu itina ile seçti. Mayasını keyifle geliştirdi. Sabrının ürünü de bu kabına sığamayan canlı mayacıklar oldu.

Ekmeklerin görüntüsü de tadını anlatıyor sanırım. Daha fazla söze pek hacet yok!

Üç Elma Doğal Tarım çiftliği'nin adını uzun süredir duyuyordum. Onların değişik mayaları ve unları ile tanışmak da bu etkinliğe kısmetmiş.


Etkinliğin en hareketli masalarından birisi Ali K.Erol'unki idi. Unundan, mayasına, özel bıçağına tüm detayları düşünerek gelmişti. Hele ekşi mayalı çavdar ekmeği vardı ki, tadını anlatabilmem mümkün değil. Nefis mi nefisti. Evin böcüğü daha isterim diye tutturduğunda, gidip baktık ki, anında bitmiş! Çalışmalarını Facebook sayfasından takip etmenizi önerebilirim ancak.

Gelelim etkinliğin benim için en özel masasına. Masanın sahibi Fikir Sahibi Damaklar yolculuğumdaki yol arkadaşım Mehtap ve yana kaçak masa açan dünya tatlısı kızı Zeynep. Ben ekşi mayamı, kayınvalidemin ekşi maya tarifi ile takas ederek Mehtap'tan aldım. Zeynep, kaçak masasında ekşi maya ile hazırladığı nefis grisinileri sundu. Nasıl yapmış o grisinileri derseniz. Enfesto Mammamiatto'yu ziyaret etmelisiniz derim. 10 yaşındaki bir böcüğün ne kadar maharetli olabileceğini göstersin size.

Günün masalcısı Defne! Çocukları olduğu kadar, büyükleri de yanına toparlayarak başladı masala. Cüneythan bey de eşlik etti kendisine. Küçümenlerin ilgisi, merakı, şaşkınlığı görülmeye değerdi. Defne'nin omuz başında bizim çocuklarımıza esin kaynağı olan, küçücükken bilmeden annesini bu yola çıkartan Refika var. Dilerim bir gün bizim böcüklerimiz de onun yolundan ilerler...

Ellerde mayalar, gönüllerde masallar, hikayeler... Hatta buğday tanelerini yemeyi deneyen böcükler!

Son dakika masalları, oyuncakları ile yetişen, anlatım şekliyle bütün çocukları ağzı açık bırakıp büyüleyen Tülin Kozikoğlu'na ne kadar teşekkür etsek az, ama sonradan öğrendik ki, onun aslında çok da güzel kitapları varmış!

Güne en önemli imzayı atanlardan birisi de hiç kuşkusuz gerçek insan Dr. Yavuz Dizdar! Kendi yaşam tecrübelerini, gün be gün gözlerinin önünden geçen hastalarını, yaşadıklarını ve etrafımızda dönen oyunları çok güzel dile getirdi.

Öyle ki, evin 4 yaşındaki Uğur böcüğü bile hiç sesini çıkartmadan uzun uzun dinledi. Sonra da sağlıklı yemekler yemeliyiz diyerek, günün benim için en anlamlı ve önemli cümlesini kuruverdi.

Ertesi gün okulda, herkese biz gerçek ekmek atölyesine gittik diye anlatmış. Daha da güzeli önüne konulan cornflakesleri eliyle itip, bunlar sağlığa zararlı ben yemem demiş. Öğretmeni, sadece süt verdim diye yanıma geldi. Ben de alnından öptüm böcüğümü.



Dilerim herkese örnek olur böcüğüm!
İnatla, zorla iyidir diye önümüze konulan, dayatılan yiyecekler yerine dilerim adil gıda sofralarımıza gelir! Bunu yapabilecek tek güç de bizleriz, şu anda bu yazıyı okuyan siz ve bizler...

Teşekkürler Fikir Sahibi Damaklar, iyi ki varsın!