Ben de her görüşümde eskiden karahindiba ile aramızdaki savaş günlerine dönüyorum. Ne çok düşman belletmişler onu bana... Hem de boşyere. Oysa dünyanın en yararlı bitkilerindenmiş! İngiltere'deki ev sahibinden bize korunmak üzere bırakılan çim bahçedeki karahindibaları sökmek gibi bir ödevimiz vardı. Gülmeyin, bu detaylar kontratta bile yazardı. Kontrat dediğin Türkiye'de 1 sayfa olabilir, ama İngiltere'de kalınca bir kitap kadardır. İçinde evde istenen herşey, demirbaşlar, onların durumu, tüm detaylar yazar. Bu maddelerden birisi de bahçenin çimlerinin bakımı ve yabani otlarının düzenli olarak temizlenmesidir. Bu kapsamda biz de karahindiba kökleri ile güreş tutardık. Tam bir komedi idi halimiz. Birimiz kazar biraz, birimiz çekiştirir, o sırada kopar, çeken pat yerde... Oysa özel bıçakla çıkartılma yöntemi varmış. Ama kimse de tamamen sökmezmiş onu yerinden. Hiç denediniz mi bilmem, sağlam, sert, yerinden çıkmayacak kadar inatçı kazık kökleri vardır karahindibaların. O evde kaldığımız süre içinde o yaşamaya, biz de onu yok etmeye çalışmaya devam ettik durduk! Akıntıya kürek çekmişiz boşa.
Hayatım hep tezatlar üzerinedir benim. Kimyadan lisedeki öğretmenimi sevmediğim için bütünlemeye kaldım durdum, kimya mühendisi oldum. Okul bitti, çalışma hayatında yöneticilik yaptım uzun süre, sonra bir baktım kendimi o yöneticileri denetleyen olarak buldum. Karahindiba ile ilgili olan dersimi de aldım. O bahçeli evde oturduğumuz sürece mücadele ettiğim karahindiba ile şimdi dost oldum! Üstelik öyle bir dostluk ki, size anlata anlata bitiremeyeceğim... Zaten bu aralar ben anlatmasam, tüm kaynaklar size onu anlatıyor olacak. İlla ki biryerlerden buluyor beni bu karahindiba zira, elbet sizi de bulacak. Sen neymişsin dedirtti bana uzun süredir. Bakalım siz ne diyeceksiniz?
Köklerinden kahve yapılabildiğini bilmiyordum mesela. Başka kaynaklardan da besleyici değerinin, içerdiği vitaminlerin çok fazla olduğunu öğrendim.
Karahindiba toplarken şu noktalara dikkat edin diyorlar:
- Topladığınız yer, yoldan, halka açık bahçelerden uzak olsun. (İlaçlama yapılmış olabilirmiş, boşa vücudunuza pestisid almış olmayın)
- Yeşil yapraklar kurşun tuttuğu için de yoldan uzak olmasında fayda var. Gerçi kurşun içermeyen benzinler kullanılmakta ama...
- En iyi toplanma zamanı, baharın ilk günleri, çiçek açmadan önceki halleri imiş. Çiçek açtıktan sonra yapraklarının tadı daha acımsı olurmuş ama bu sizin sote yapmanıza ya da haşlamanıza engel değilmiş.
- Pişirirken 4-5 kat küçülürmüş. Bu sebeple diğer karıştıracağınız yeşilliklerin arasında kaybolup gitmemesi için oranı iyi ayarlamak gerekirmiş.
- En güzel yeri taç yapraklarının olduğu, onları tutan kısımmış.
- Suyun altında yıkamak en güzeliymiş. Çiçekleri yıkarken de içinde börtü böcek olmamasına dikkat etmeliymiş.
- Bir tane de ben ekleyeyim, çok fazla kedi dolaşan yerden de olmasın topladıklarınız, haliyle kediler suluyorlar, kokusu da üzerlerine sinmiş oluyor!
Karahindiba çiçeklerinden taç yapmak isterseniz sizi buraya alalım.
Karahindiba ile yapılan 40'dan fazla şeyi öğrenmek isterseniz buraya bakabilirsiniz.
Hindiba'nın dilinden karahindiba dosyası da şu bağlantılarda, onlara da bakmak isterseniz, aralarında mektuplaşmışlar bile, benden söylemesi...
http://basitbiryasam.blogspot.com/2011/05/karahindiba-mektuplar.html
http://basitbiryasam.blogspot.com/2008/02/maltada-bavyeral-bir-karahindiba.html
http://basitbiryasam.blogspot.com/2007/05/bu-bahar-gzme-taklanlar-5-karahindiba.html
http://basitbiryasam.blogspot.com/2012/04/birikim-yatrm-vb.html
Karahindibanın isimlerini de not edeyim. Önce kendi bildiğimle başlayayım, radika diye tanıyanlar var onu. Latince
9 yorum:
Harika bir yazı olmuş harika, çok teşekkürler, fabrikanın bahçesinde bol miktarda karahindiba var, bizim oğlan da tohumlarını üflemeye bayılır, ben de tabi:)
Ne yani dandelion, karahindiba ymıymış. Yapma yaw.
Çok şaşırdım.
Ada kız Tinkerbell çiçekleri diyor. Bilmem ilk animasyonu seyrettin mi??
Ee ne oldu, Münevver Hnm ın blog adresi.
Israrcı anne Çiğdem
Çok teşekkürler Fadiş. Hangi fabrikadır burası merak ettim. Ne güzel yeşille içiçe olabilmek... O üfleyen minik kelebeği de çoook severim ben :)
Hı hı Çiğdem, hani şu Buz Devrindeki karahindiba :)Evet Tinkerbell'i seyreden birisi daha var bizim evde ;-) Israrcı annem, yazdıklarımı okumuyorsun ki! Bu yazıdan bir sonraki yazının yorumlarına bak, Münevver hanım orada ;-) Olmadı, kefir taneciği almaya gittiğinde sorarsın, Dilek bilmece sorup duruyor, bilemedim dersin :P
Şu kitapta da yaban çiçeği diye çevirmişler karahindibayı: http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=591414
Radikayı başka bir bitki sanıyordum ben. Of, ne hazineymiş şu karahindiba, öğren öğren bitmedi :)
Kadıköy'deki Çiya restoranda da yapıyorlar karahindiba yemeğini.
Dur bakayım hemen.
Okuyan ama görmeyen anne Çiğdem
Bulamadım.
:-(
Üzgün anne Çiğdem
O kitabın masal çiçeği herhalde o Çok Bilmişim :) Güzel bir kitaba benziyor. Çiya'ya uzun süredir gidilmedi, bu aralar hem mantar için(kuzu göbeği), hem de radika için gidilmeli ama bize uzak :( Bizim yerimize siz yiyip durum bildirimi yapın :)
Çiğdeeeem, üzülme, inat ettim çok pis, sen bulana dek söylemeyeceğim :) Sor kendisine :P Ser verip sır yok!
İlk fotoğrafı çok beğendim. Güzel bir kompozisyon olmuş.
Teşekkürler. Sol taraftaki çimen gövdesini kesseymişim daha iyi olacakmış :) İngiltere'deki bahçemden bu karahindibacık :)
Yorum Gönder