22 Ekim 2010

Pembe Gün

3 yıl kadar önce, Londra'da çalışıyorken, topluca herkese gönderilen bir e-posta geldi şirketin merkezinden. Yarın herkes pembe giyecek! Üzerinde mutlaka pembe birşey bulunacak. Hanımlar da, beyler de! Pembe hırkamı giyip gittim. Bu e-postayı da yapılanı da hiç yadırgamadım, hatta pembeler içindeki yaşlı, saçsız, komik bir halde ortalıklarda dolanan muhasebe müdürümüzün halini de hiç yadırgamadım. Eşimin iş yerinden alışıktım!

Belli bir günün önemi vurgulanmak isteniyorsa, bir hayır derneğine yardım toplanıyorsa, mutlaka belirgin birşey yapılır çünkü. Eşimin iş arkadaşlarını palyaço ve akla hayale gelmedik kıyafetlerle görmüşlüğüm, bol bol gülmüşlüğüm(amaç dikkat çekip akılda kalmak zaten, kaç yıldır hatırlıyorum işte) duymuşluğum vardır, Red Nose Day'de. Ülke sokaklarında, metrolarda, otobüslerde, trenlerde değişik tipler görmeye hazırlıklı olun ve şaşırmayın böyle günlerde.

Gelelim ''Pembe'' rengin önemine. Bu ay, bütün dünyada Meme Kanseri Hakkında Bilgilendirme yapılıyor. Hani özel gün ve haftalar kapsamında ama bu sefer bütün bir ay boyunca... Konu hakkında toplantılar, görsel, yazılı hertürlü bilgi, bilinçlendirme toplantıları, savaşacak her türlü malzeme insanlığa sunuluyor.

Az önce gene böyle bir e-posta geldi mesela ve korunma önlemlerini içeriyordu. Ben de pembeleri giydim ve yazmaya başladım! Ciddiyim, üzerimde pembe bir kıyafet var...

Öncelikle MRC Laboratuvarı Cancer Cell Unit'e (her iki başlıkta ayrı ayrı bağlantılar vardır söyleyeyim) ziyaretim sırasında öğrendiklerimi hatırlatayım, daha önceden yazmıştım.

Şimdi yazacaklarım ise, EWG(Environmental Working Group)'dan Diyorlar ki;

Çocuklar daha doğmadan 300 ayrı endüstriyel kimyasala maruz kalıyorlar. Alınan kordon kanı numunelerinde tek tek bulunmuş bunlar. (Ülkemizde düzgün istatistikler yok ne yazık ki ve istatistik bölümü mezunları neden bu konu üzerinde çalışmazlar bilmem. Zira en büyük açığımız bence. O yüzden Amerika İstatistikleri üzerinden konuşacağız ne yazık ki) Her 10 Amerika'lıdan birisi ömrü boyunca mutlaka kansere yakalanacakmış ve bunlardan 2'si de ölecekmiş. Hayat tarzımız ise bu rakamları etkileyebilirmiş. Sigarayı bırakmak, içkiyi azaltmak, kilo vermek, spor/egzersiz yapmak, doğru beslenmek bahsedilen değişikliklerin başında gelmekteymiş. Diğerlerini de numara ile sıralarsak:

1 - Amerika için musluk suyunu filtreleyin diyorlar ama ne yazık ki, bu Türkiye için geçerli değil. Biz zaten hiç içemiyoruz! Kullanırken de dikkat etmek zorundayız. Biz bu konuda şunu yapabiliriz, BPA içeren polikarbonat damacanalara savaş açabiliriz! Birinci derecede karsinojen ve özellikle küçük çocuklarda meme kanserini, cinsiyet değişimini tetikleyen bir kimyasal. Bu konuda, daha önce de bebeklerini biberonla besleyen anneleri uyarmıştım. Yazılar burada ve burada Sizler de konuyu detaylı araştırıp, kendi kararınızı vermekte özgürsünüz, hatırlatmaya bile gerek yok sanırım.

2 - EWG Amerika için oturulan banklar ve kullanılan kimyasallar konusunda uyarmış. Bizdekilerin durumunu bilmiyoruz bile!

3 - Perfluorochemicals kullanımına son verin denilmiş. Bunlar nedir diye bakarsak, hayatımızda bizimle içiçe, her yerde yanımızda olan belli markalar aynı zamanda. Teflon, Scotchgard, Stainmaster, Gore-tex. Leke tutmayan koltuklarımız, halılarımız, ayakkabılarımız, yapışmayan tavalarımız, yapışmayan tavalarla birlikte satılan onları çizmeyen kaşıklar, kepçeler vb, ıslanmayan yağmurluklarımız, yağ geçirmeyen hazır gıda paketleri, hani şu aldığınız kızarmış patatesin yağ geçirmeyen kağıdı ya da mikrodalgada yaptığınız patlamış mısırın paketi mesela, hatta kullandığınız makyaj malzemeleri... Hem üretimleri sırasında suyu kirletmekle suçlanıyorlar, hem de kullanımları sırasında hata yaparsak, faturasını sağlığımıza ödetmekle. Dikkat edin içinde PTFE ya da perfluoro ibaresi bulunmasın der EWG.

4 - Güneşte gerektiği kadar ve korunarak kalın deniliyor. MRC ziyaretimde de yazmıştım. Hergün televizyonda da anlatılmakta. Ozon tabakasının incelmesi sebebiyle zararlı UV ışınları bizi perişan etmekte. Buna önlem olarak kullandığımız güneş yağları ve sütleri ne kadar güvenli? Son araştırmalar bilmemkaç faktörlülerin bile risk taşıdığını ortaya çıkarttı. Dolayısı ile açık renk ve uzun kollu t-shirtler ya da güneşte dolaşmamak en güvenli çözüm olarak öneriliyor. Güneş yağları ile ilgili araştırma sonuçlarını merak edenleri buraya alalım. Yalnız baştan söyleyeyim, ben bu yazıyı okuduktan sonra, evin böcüğünü belli saatlerde sokağa çıkartmamakta buldum bu seneki çözümü. Arabada giderken de her yana güneşlik koyarak ya da uzun kollu beyaz birşey giydirerek. Kendisi, kar tanesi şeklinde olduğundan, fazlasıyla güneşe hassas çünkü.

5 - Yağlı eti ve yüksek yağlı hayvansal ürünleri kesin, deniliyor. Uzun ömürlü, kansere yol açan kimyasallar içerdikleri için. Dioksin ve PCB'yi de bunlara örnek veriyorlar. (Hayvanların beslenme zinciri içinde konsantre halde bulundukları için)

6 - Pestisid içermeyen meyve ve sebze ile mümkünse organik olan ile beslenin diyorlar. Amerika için bir liste vermişler ama biz Türkiye'de bunu ne kadar uygulayabiliriz bilemiyorum. Elimizden geldiğince dikkatli olmalı, bol su ile yıkamalı(ama bazı kimyasallar var ki, içine de nüfuz ediyor meyve ve sebzelerin), gerçekten de az öz ve organiğe kaymalı diye düşünüyorum.

7 - Veee gene bizim BPA! Her ne kadar üreticileri lobi oluşturup, zararlı olmadığını iddia etse de, hakkında yapılan araştırmaların büyük bölümü zararlı diyor! Buna rağmen bizim Sağlık Bakanlığımız neden önlem almıyor, kanser ilaçları onlara daha mı ucuza geliyor diye sorgulamak lazım elbet! Arayın Alo Gıda 174 hattını, sorgulayın en başta su damacanalarını. Sonra neden ithalat izni var BPA'lı ürünlerin demeyi de ihmal etmeyin. Damacanalar dışında nerelerde var derseniz, polikarbonat adı altındaki herşeyde var. Konserve tenekelerinin iç yüzey kaplamasında(illa konserve diyorsanız cam olanı tercih edin), hatta alış-veriş fişlerinde. Evet evet onlarda bile bulunmuş! Hani şu ısı ile baskı yapılabilen kağıtlarda...

8 - Karsinojen kozmetik malzemelerinden sakının diyor. Bunların listesi ve hakkında yazılmış yazıya buradan ulaşabilirsiniz. İpucu olarak, içinde PEG ve ''-eth'' geçen kimyasallar olan kozmetik ürün kullanmayın diyorlar. Ben zaten güzelim, ne gerek var kozmetik ürünlerine diyenler yaşıyor, ama unutmayın, parfüm, deodorant gibi ürünler de bu kapsamda!

9 - Uyarı işaretlerini iyi okuyun diyorlar. Örneğin Amerika'nın Kaliforniya eyaletinde "Proposition 65" adı altındaki uyarılar eyaletin karsinojen bulduğu bir ürünü içerdiğini belirtirmiş. Darısı başımıza ne diyelim! Belediyelerimiz ya da valilerimiz el atıp karsinojenleri listeler ve sınırlarında bu ürünlerin bu şekilde etiketlenmesini sağlarlarsa daha ne isteyebiliriz ki onlardan?

Kendimizce korunma önlemleri bulmak durumundayız. Gördüğünüz gibi çeviri yapmaya çalıştığım elbise bize hem uydu, hem uymadı. O yüzden bunları aklımızın bir köşesine yazıp, kendi doğrularımızı da eklemeliyiz.

Evren ve Evren'in evrenimiz ve kendimiz adına plastiklerden arınma serisi var mesela, bize örnek olması gereken. Bu liste buzdolabımızın üzerindeki yerini aldı bile mesela, her daim gözüm üzerinde. Zararlı olanlardan yakaladığım gidiyor çöpe!

Cam hayatımızda idi, kırılsa da dökülse de ondan güzeli yok, sloganı ile daha çok hayatımıza girdi. Oda parfümleri, tuvalette kullanılan kokular, hayatımızdan tamamiyle çıktı gitti.

Erken teşhisin önemini bildiğimizden kontrollerimizi düzenli hale getirdik.

Doğal, babaanne, anneannelerden gördüklerimiz geri geldi. Kendi yiyeceklerimizi kendimiz daha çok yapar hale geldik. Evde yemek yemek daha büyük zevk oldu. En önemlisi aldığımızı ve aldığımız yeri sorgular olduk. Bunda Fikir Sahibi Damaklar'ın etkisi büyük! Yerimizde durmadık, yeri geldi açtık telefon, yeri geldi gittik, bizzat gördük, iyiye doğru yönlendirildik, yönlendik. Daha çok meyve, sebze tüketir olduk. Karınca kararınca pembelerle dolaşıyoruz, bir hayat daha kurtarılsın, kendi canımızı, sevdiklerimizin canını olabildiğince kurtaralım diye! Yanımızda mısınız? Pembe renkle sizler de var mısınız?

6 yorum:

munevver dedi ki...

Sevgili Dilek,

Kendimi bildim bile savunduğum şeydi. "Eskilerin bir bildiği vardır" O nedenle yeni çıkan bir ürüne, çocuk büyütürken başvurulan kitaplara, doktorlara hep mesafeli durdum. Tabi ki kayıtsız kalmadım; ama, içimin sesini dinledim. Şimdi görüyoruz ki, bebekleri kundaklamak, sallamak, kucakta taşımak kötü bir şey değilmiş.

Yemek yaparken de annelerimizin yöntemini kullanıyorum.Mümkün olduğunca kendi yaptığım urunler ilavesiyle. Ama evde iki delikanlı olunca bazen yetişemiyorum. Ambalajlı tereyağ alıyorum. Evren'in uyarısından sonra bir dikkat ettim çok bilinen bir markanın kullandığı plastik kap "1 " nolu plastik. Şimdi işim daha da arttı. Tereyağ yapımına daha fazla ağırlık vermem gerekiyor.

Bir de şu damacanalarda neyi tercih ediyorsun? 19 - 20 litreliklerin hepsi 7 nolu plastik. Ne olur şu damacanaları cam yapsalar eskisi gibi. Gerçi suya ne yapacağız? O da ayrı konu.

Tüm ev halkına sevgiler.

Benden Bizden dedi ki...

pembe giyerim pembe,
pembe yakisir gence :)

diyerek destek veriyorum ben de! :)

fotoya bayildim!
sevgiler!

Tijen dedi ki...

Durum ne kadar ciddi değil mi Dilek? İnsan düşündükçe ne yapacağını bilemiyor. Ama zararın neresinden dönsek, ne kadar çıkarsak hayatımızdan zararlıları o kadar iyi. Teşekkürler bilgilendirici yazın için.

Berceste dedi ki...

Herşeye yetişmek çok zor Münevver hanım. Hatta imkansız. Eskiden bile tereyağını evde yapan kaç hanım vardı ki? Ancak o işle uğraşan aileler olsa gerek. Ama buzdolabı olmadığı için, katkı maddesidir, odur budur bilinmediği için daha güvenilirdi herhalde diye düşünüyorum. Diğer yandan da üçkağıtçı her devirde ve yerde üçkağıtçıdır demek de geliyor içimden :(( Damacanada elim kolum bağlı ne yazık ki! Ne yapacağımı bilmez haldeyim. Küçümene 5 litrelik, tek kullanımlık PET alıyoruz. BPA'lıları biz tüketiyoruz ama anne de lazım küçümene, ne yapacağız bilmem. Bol bol 174 arayacağız, su firmalarını arayacağız herhalde, başka yol yok! Ben bunu yapıyorum... Bizlerden de sizlere sevgiler...

Çiçek Punica granatum "Legrelliae" imiş Benden Bizden. Hakkında çok fazla bir kaynak bulamadım ne yazık ki :((( Süs narı, ama meyve vermiyor. Böyle güzel çiçekler açıyor sadece! Sadece pembe giyme bu arada, BPA başta olmak üzere dikkat! Bizden de sevgiler...

Hem de nasıl Tijen! Şaka gibi bazı şeyler. Ama bir o kadar da gerçek :( Ben teşekkür ederim yorumun için. Sevgiler...

Meyvelitepe dedi ki...

Su damacanaları için acaba şirketlerden birini seçip bir talep yağmuru yapabilir miyiz?

Berceste dedi ki...

Deneyelim şansımızı, ne kaybederiz ki? Kimi seçelim? Tüm Türkiye üzerinde yaygın, suyu taklit olmayan yani doğal olan birisini yağmura tutalım! Yalnız Sağlık Bakanlığı mı, bir bakalığın cam şişe olmamalı, hijyenik değil diye bir yaptırımını(kanun maddesi de olabilir, emin değilim) okumuştum bir yorumda...