
Charlie kim mi? Vücudumuzdaki milyonlarca hücreden biri. Vücudumuzun yapı taşı! Canlının varlığı, onunla başlıyor, onun bölünerek çoğalması ile canlı büyüyor, organlar oluşuyor, yaşlanıyor ve ölüyor. Vazgeçemediğimiz, düzeni bozulduğunda sarsıldığımız, bizden bir parça Charlie!
Yumurtanın döllenmesi ile Charlie oluşuyor. Sonra ikiye bölünüyor. O bölünenler de bölündükçe hücre sayısı 2,4,8,16,32.... şeklinde artıyor. (Yetişkin bir insanda 100 milyon hücre bulunmaktaymış.)
Hücre, ne zaman, ne yapacağını nasıl biliyor? Bu soruların cevabı DNA'da saklı. Yeni oluşan hücreler ben kimim, ne yapmalıyım diye sorduklarında, komşuları cevap vermek zorunda. Hücreler durumlarını, mesajları dinleyerek öğrenmek durumundalar. Bu aldıkları bilgilerle ne zaman duracaklarını biliyorlar ve kendilerini kan hücresine, kemik hücresine, vb... dönüşmüş olarak buluyorlar.

(Charlie'yi aşağıda trafik işaretlerinden yani komşu hücrelerden gelecek mesajları beklerken görüyorsunuz.)

Eğer hücreler sağır olurlarsa ve bölünme sırasındaki mesajları duymazlarsa, büyür büyür büyür ve ne zaman duracağını, bölüneceğini bilmez! Bu kanser belirtisidir. Bu tarz hücreler bütün engelleri yıkıp, etrafındaki diğer hücreleri ezer, geçer, yokeder.
(Charlie hata yapmadan kendisini aynen kopyalamak, bölünmek zorunda)




Sonrasında eğer ihtiyaç varsa, Charlie bölünmek için gene büyümek zorunda.




Şimdi diyelim ve dileyelim ki, Charlie hep bizimle dost olsun, güzel güzel ihtiyacımız oldukça bölünsün, DNA'larımızı iyi paketlesin ve hiç hasta olmayalım! Bizler de elimizden geleni yapacağız ama değil mi?
Eğer Charlie'nin içinde neler olup bitiyor merak ederseniz, Harvard Üniversite'si harika bir film hazırlamış. Ben, seyretmeye doyamadım. Umarım sizler de seversiniz. Var mısınız hücre içinde yolculuğa? O zaman buraya tıklayın hepbirlikte bakalım neler olup bitiyor orada.

Gelelim RED NOSE DAY'e yani Kırmızı Burun Günü'ne.
Slogan, ''Small change, big difference!''
Buradaki ''change'' hem bozuk para anlamında, hem de küçük değişiklikler. Eğer edebi yönden bakarsanız, ''Küçük değişikler, büyük farklar yaratır!'' diyebiliriz ama esas ''Sizlerden gelecek bozuk paralar, onların hayatını değiştirecek!'' denilmek isteniyor. Sizden kocaman rakamlar istenmiyor. Hani bizde dilenciler yanınıza yaklaşır, Allah rızası için diye başlar dilenmeye... Burada o yok! Onun yerine böyle etkinlikler var. Yardım edenler de dünya üzerindeki köklü kuruluşlar. (BBC, Kleenex, Müller, Babybel, Adobe, CISCO, ORACLE, Sun, Penguin Yayınevi, BT....) Reklam kampanyaları inanılmaz güzel. Bir bakmışsınız kırmızı burnu olan bir penguen kitap okumaya teşvik ediyor sizi, o kitaptan kazanılan paranın bir kısmı bu yardım için kullanılacak ya da tuvalet kağıdının üzerindeki köpek Andrex size bu tuvalet kağıtlarından harcayın ki hayır yapın diyor! Bir başkası, Müller yoğurtlarından bol bol yiyin... Dün akşam Apprentice başladı. Ünlüler çırak oldular. Tatlı, huysuz Sir Alan Sugar onlara bu etkinlik için lunapark kurarak para kazanın dedi. Dün gecekinde kızlar takımı epey bir para kazanarak birinci oldu bakalım bu gecenin galibi kim olacak?
Bu gece büyük final var. Saat 19:00'da başlayacak ve gece yarısına kadar BBC program yaparak kazanılan parayı geçen senekinin iki katına çıkarmaya uğraşacak. Okullar komik kıyafetli çocuklar, öğretmenlerle dolacak bugün. En ciddi işyerlerinde bile elemanlar, en komik kıyafetleri giyip gidebilecekler. Kırmızı kulak ya da burunlarını takabilecekler. Kaç gündür televizyonda ''Ear Sir'' diyen komedyenler var! Öğretmen yoklama yapar, bütün İngiliz komedyenler öğrencidir. Kulaklarında da bugün için hazırlanmış özel takma kulaklar. İsimleri okundukça ''Ear Sir''(Kulak Bayım) derler. Sadece birinde kulak yoktur ve üzerine basa basa buradayım efendim anlamında ''Here Sir'' der ve öğretmen kulağından tuttuğu gibi onu dışarı atar. ''Kaç defa sana şu saçma promosyon kulakları takma dedim!'' diyerek de fırçalar bir de...
Ünlü komedyen Benny Hill'in oğlu Harry Hill'den tutun, Mr Bean'e kadar herkes görev başında bugün. Tony Blair bile üzerine düşen görevi yapıp, bir komedyenle beraber gülmekten öldürdü bizi. Delia Smith kırmızı burunlu minik kekler yapmış, tarifini merak ederseniz bir uğrayın sitesine derim.
Peki toplanan para nereye gidecek? %60'ı Afrika'daki yardıma muhtaç çocuklara, %40'ı da İngiltere'deki yardıma muhtaç ya da şiddete maruz kalmış çocuklara. Kim bilir Türkiye'de 11 yaşındaki Lauren gibi kaç çocuk var. Annesi akciğerinden rahatsız olduğu için aileye 11 yaşındaki Lauren bakıyormuş ve bugün toplanan paralardan bir kısmı Lauren ile annesine gidecekmiş!
Eğer varsa şansınız, kaçırmayın BBC'yi seyredin derim. Yolunuz kırmızı burun satanlardan birinin önünden geçiyorsa, en az iki çocuğu (aldığınız zaman elde edilecek gelirin gittiği ve kırmızı burunu hediye edeceğiniz) mutlu edeceğinizi unutmayın ve alın derim.
Sonra da bir düşünün bakalım bunu ülkemiz çocukları için nasıl uygulayabiliriz?
Bugün üye olduğum gruplardan birinden Midyat yemekleri ile ilgili bir sitenin bağlantısı geldi. Yemeklerden çok fotoğrafların içerisine düştüm ben ve bu sayfa bugün, sabahtan beri hiç kapanmadı. Hem güzel yüzlü, güzel bakışlı çocuklar için, yurdumun insanları için, hem de müziği için.
Yarınlar için, çocuklarımızın yarınları için neler yapabiliriz sizce?
not: Ne yazık ki gündüz fotoğrafımı çekecek biri bulunamadığı için gördüğünüz kırmızı burun bana ait değil!
11 yorum:
Ne guzel bilgileri ne kadar akilda kalici anlatmissin ;)
Tebrikler
S.
Yazının ilk kısmı, çocuklar için kesip saklanacak (senin sayfana gazete muamelesi yaptım ama bizim evde o konumdasın.)şekilde olmuş. Özellikle biyoloji derslerine yardımcı olması adına... "Kırmızı burun" etkinliği ; amacı itibariyle çok güzel bir organşzasyonmuş. Senin beyninde, bunu bloglara adapte etme konusunda sanki bazı fikirler olmuş gibi geliyor. :) Ellerine sağlık. Yazın çok güzel olmuş. Sevgiler...
Merhaba berceste,
Bu güzel yazı için, emeğin için, paylaşımın için çok ama çok teşekkürler.
Sevgiler,
http://bakinnepisirdim.blogcu.com/
Sevgili Dilek,
Na kadar guzel anlatmissin, paylastigin icin sagol.
Iyi hafta sonlari ve sevgiler
Dilek, Yazini zevkle okudum. Aslinda ben de 3 ay Ingiltere'de kaldim. Guya master yapacaktim, ama her gunum annemleri ozleyerek gecti, bir de bekardim. 3 ay sonunda bavulumu toplayip geri donmustum. Belki master yapsaydim, simdi Amerika yerine Ingiltere'de olacaktim, kimbilir? Cambridge'i de gayet iyi bilirim, paylasmak istedim, svgiyle kal..
Çok teşekkürler Sanem.
Eh baba mesleği gazetecilik olduğuna göre, belki bulaşmıştır buralara da Ayşem :) Zaten amacım da büyüklere hatırlatmak, küçük dostlarıma da yardımcı olmak idi. Ne de olsa buradaki bilim festivali onlar için düzenleniyor. Kırmızı burun etkinliği beni aşar Ayşem. Onu bir televizyon kanalının organize etmesi gerekiyor. Ben günlük ortalama 150 - 180 kişiye ulaşabiliyorum, onlar da beğenip tek tek okuyorlarsa, kapatıp geçmiyorlarsa. Kırmızı burun etkinliği için Tony Blair de dahil olmak üzere bütün ülke çalıştı. En son sabaha karşı 03:00 sıraları 38 milyon pound civarında bir para toplanmıştı yanlış hatırlamıyorsam! Ben ancak İmecem'i önerebiliyorum. Melda elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor ihtiyacı olanlara ve hemen hemen bütün boş zamanını bu işe ayırmış durumda. Nefes bile almadan koşturuyor. Bağlantılarım arasında bulabilirsin. Evde kullanmadığın kitap, kıyafet varsa, Melda'ya ulaştırabilirsin. Sevgiler...
Merhaba Burçin, ben de ziyaretin ve yorumun için çok teşekkür ediyorum.
Sevgili Aybike, anlatanlar MRC posterleri, ben tercüme ederek aktarmaya çalıştım. Bu seneki festivale de bugün gittim. Bir dolu bilgi de bugünden aktarılmayı bekliyor :) Umarım yetti gari demezsiniz :) Sevgiler...
Bilim turu cok guzeldi. Kirmizi burun organizasyonu da cok basarili gorunuyor. Verdigin linkleri tek tek gezdi, cok guzel. Tesekkurler Dilek'cigim.
Sevgili Dilek,
Şimdi verdiğin linklerden giderek sitelerine baktım. 400 milyon poundu aşmışlar. Ben böyle organizasyona şapka çıkarıyorum! Neden bizde böylesi yok diye de hayıflanıyorum...
Bilim günleri ile ilgili videoları benim gibi oğullarım da ilgiyle izlediler. Küçük blogger oğlumun(denize gidelim.blogspot.com) yerine de sana bu güzel bilgiler için teşekkür etmek istiyorum.Yazın bir ay kadar İngiltere'de kalan büyük oğlum ise İngilizlerin çocuklarına bilim öğretmek adına yaptıklarından zaten çok etkilenmiş görünüyordu.
Paylaşımın için teşekkür ve sevgilerimle,
İlgin için ben teşekkür ederim Açalya.
Sevgili Şefika, işte ben de aynen böyle hayıflanmaktayım ne yazık ki :( Küçümenin sitesini ziyaret edeceğim ben de. Umarım büyük oğlunun Londra'daki Natural History Museum ve Science Museum'u gezme şansı olmuştur. Öğrenilecek çok şey var ve öğrenmenin yaşı yok! Bu haftada da sizi gene bilim festivali ile başbaşa bırakmayı planlıyorum, umarım sıkmam! Ziyaret ve yorumun için ben teşekkür ederim. Sevgiler...
Yaa, ınanılmaz,supeeer! Sagol.Tutku
Yaa, ınanılmaz,supeeer! Sagol.Tutku
Yorum Gönder