01 Ağustos 2010

Çocuğumu Kendi Kendime Yetiştirme Hakkım Var Benim!

Çocuğumu kendi kendime yetiştirme hakkım var benim. Annesiyim. Neden karışırsınız ki?

Bu cümleyi içimden o kadar çok kuruyorum ki Türkiye'ye döndüğümüzden beri.

İngiltere'dekiler olaya şöyle yaklaşır, bebek doğunca xxx konusunda ne yapmayı düşünüyorsun? Yorumu alır, sonraki cümle: Hımm, şu konuları da bir araştır istersen olur ya da şu kitabı önerebilirim der, ama doktoruna da danış elbet diye ilave eder, kendisi doktor olanlar bile!

Bu konuşma da genelde çok samimi iki dost arasında geçer. Eğer karşınızdaki sizi çok yakından tanımıyorsa, bu konuşmayı hiç yapmaz.

Ama burada öyle mi?

Soğuk bir kış günü anne ve babası olarak almışız kızımızı, güzelce giydirmişiz, bebek arabasının kendinden özel yorganını da çekmişiz üzerine. Zaten kendimiz de endişeliyiz sorun yaşar mıyız diye...

Amcanın teki dikilmiş karşımıza, tanıdığımız birisi falan da değil, öyle yoldan geçiyor, yüzümüze baka baka: Bu havada çocuk dışarı çıkartılır mı hiç? diye bizi sorguluyor. Oysa doktorumuz özellikle alıştırın, bünyesi alışsın çıkartın soğuk havada da demiş, önlemimizi almışız. Gülümsüyoruz... Amcanın susmaya niyeti yok: Ay hala duruyorlar, gitsenize evinize çocuğu hasta yapacaksınız! Doktor özellikle çıkartın dedi diyoruz. Amca: Aaaa niye, hasta mı çocuk?

E amcacığım, hasta da olsa çocuk bizim çocuk. İşine baksana sen diyemiyoruz elbet! Biliyoruz iyi niyetle söylüyor, ama bunlar bizi o kadar yoruyor ki...

Yeni evlenen bir arkadaşa hayırlı olsuna gitmişiz. Acıkmış bizimki, mamasını vermişiz yiyor. Evet doğru okudunuz mamasını! Her annenin mutlaka süt verebilitesi olamayabiliyor. Ölümüne çok istediği, milyonlarca çaba sarfettiği halde gerçekleştiremeyebiliyor. Biliyorum çoğu site yazarı anne teşvik etmek istiyor ama bazen de bunu gerçekleştiremeyen anneleri düşünmeleri, destek olmaları gerekiyor, vay hain anne süt vermedin yaklaşımı yerine... Neyse dönelim kaldığımız yere!

Komşu teyzenin biri: Aaaa mama mi yiyor?


Ben: Evet

Komşu teyze: Niye nişasta, süt, şekerle muhallebi vermiyorsunuz?

Ben: Süt 1 yaşına kadar yasak, alerjiye yol açabiliyormuş, bağırsaklarının gelişmesi lazımmış.

Komşu teyze: Kim diyooooo?

Ben: Doktorumuz!

Komşu teyze: Amaaaaan ne yapacaklarını iyice şaşırdı bunlar. Biz çocuklarımızı hep böyle büyüttük. Süt de verdik, meme de, muhallebi de. Daha ilk kızım 2 aylıktı, et suyu bile verdim ben. Alışsın çocuk, Allah Allah ya! Annem de beni böyle büyüttü, kardeşlerimi de bak sapasağlamız!

Ben:(İçimden derin bir ooof çektikten sonra) X teyze, sizin midenizde sorun vardı değil mi? Az önce sarımsaklı yoğurtla yapılmış diye salatayı yiyemediğinizi söylediniz. Sakın anneniz size erken süt verdiği için bünyenizde böyle bir rahatsızlık gelişmiş olmasın?

Komşu teyze: ????? Olabilir mi?

Ben: Bilmem, ben doktor değilim ama hani sapasağlamız dediniz ya, aklıma geldi! Biz şimdilik doktorumuzun dediğini yapalım da, sonra ah niye yapmadım demeyelim olur mu? Hem ne acelemiz var, birkaç ay içinde herşeyi yiyecek.
(1 sene oldu teyze hala ısrarla çocuğa onu yedir, bunu yap der her görüşünde. Kendisi tonton, kızı tonton)

Emzik almak istemeyen bir başka komşunun bebeğine bir akrabası yorum yaparken...

Teyze: Aaa kızım bala batır veriver çocuğa alır o zaman.

Ben: Sakın Y sakın bal olmaz. 1 yaşına kadar yasak, beyne hasar veren bir hastalığa sebebiyet verebilir, daha çok küçük oğluş.

Teyze: Aaaa ben hep verdim çocuklarıma, hiçbirşey de olmadılar ya!

Ben: Şanslıymışsınız. Şimdiki ballarda sorun var belki de!!!

Teyze: Bak biri bilgisayar mühendisi oldu, diğeri doktor.

Ben: Hah o zaman doktor olana bir sorun siz bakalım ne diyecek? (Hatta o sırada başucu kitabımız da yanımızda açıp okuyorum alakalı bölümü)

Teyze: Allah Allah...

Bir sonraki görüşmemizde teyze aklında tutmuş, kızına sormuştur. Haklıymışsın kızım, inanmadım sana, sordum bizim kıza, eh anne hiç de iyi etmemişsin bize vermekle, gerçekten de hasta olabilirdik dedi. Vay canına ne cahilmişiz!

E teyzeciğim madem şimdi cahillik diyorsun, o zaman neden tavsiye ediyorsun? diyemedim elbet!!!

Son zamanlarda da bizimkini askıya benzer bir sistemle dolaştırıyorum. Elinden tutunca kıpkırmızı oluyor hassas küçük hanımın elleri. Sağa sola kaçarken belim yüzünden onun kadar hızlı olamıyorum. Yere düşerse dizleri parçalanıyor. Ben de çareyi İngiltere'de hemen hemen her annenin elinde gördüğüm bu şekilde çözüyorum. O rahat, ben rahat, herkes kendi halinden memnun. Lay lay lom dolaşıyoruz.

Arkadaşlarımdan birisi beni görüyor.

Aaaa ne bağladın öyle köpek gibi çocuğu!

Destuuuuur çekiyorum içimden. Seninki gibi sağa sola zarar vermesin diye demek geliyor içimden diyemiyorum.

Komşu teyzelerden birisi imdadıma yetişiyor, aaaa kızım öyle deme, anne de rahat, çocuk da, seninkinden çok daha özgür şu anda o. Bak elinden tutmuş çekiştiriyorsun, oysa o istediği yere gidiyor, annesi de peşinde. Ben turistlerde görüp beğeniyordum zaten, oh ne iyi olmuş deyiveriyor. Oh teyzeeeem gel seni öpeyim bir demek geçiyor içimden. Hay ağzına sağlık sözü çıkıyor dilimden!

Evdeki büyüklerle ayrı uğraş, sokaktaki adamla ayrı uğraş! Tamam ilk deneyimimiz olabilir. Ama çok şükür eğitimli, soran, soruşturan, okuyan insanlarız biz. Hata yapmayı asla ama asla istemeyiz. Kendi kanımızdan, canımızdan o bizim, durduk yerde niye en iyiyi isterken kötü birşey yapalım? Siz sanki bilmem kaç çocuk yetiştirdiğiniz halde çok mu tecrübelisiniz? Bunun eğitimini mi aldınız? Profesör falan mısınız? Her çocuğunuz aynı mı doğdu? Robot gibi aynı şeyleri mi yaptı? Çocuk bu, kişiliğine göre, fiziksel özelliklerine, gücüne göre hayatını şekillendirmeye çalışıyor. Bizler de onun rehberleriyiz. Bildiğimizin en iyisini aktarmaya çalışıyoruz. Ama her zaman sizin en iyi bildiğiniz, bize uymayabiliyor ya da siz en iyiyi bildiğinizi zannederek bizi yanlış yönlendirebiliyorsunuz.

Annemiz, babamız bile olsanız, bize rehber olun, emir cümleleri kuran, kendi bildiğini, benim çocuğuma yapan olmayın! Kurduğunuz fuzuli bir cümle bile o çocuğun anne babasının arasını açabilir, tartışma çıkartabilir ya da çocuğa zarar verebilir.

O yüzden lütfen ama lütfen karışmayın! Çocuğumu kendi kendime yetiştirme hakkım var benim!


Not:

1- Yoldaki tanıdık bir amcanın zorla verdiği, bizimkinin ağlayarak geri vermediği yediği bir eriğin çekirdeği boğazına kaçabilirdi, Allah'tan çekirdekler konusunda eğitmiştik! (Amcanın iki çocuğu var!) Gene de zor kurtardık! Aklımız başımızdan gitti...

2- Komşu teyzenin çikolata verme girişimini zor durdurduk. Çok şükür alerjisi yok, şeker hastası da değil ama bunları bilmeden neden veriyorsun ah teyzem! Anne baba olarak glikoz şuruplu, soya lesitinli gıdalardan özenle uzak tutmaya çalışıyoruz çocuğumuzu, bunu acaba sana nasıl anlatsak? Bir süre sonra zaten biz de engelleyemeceğiz büyük ihtimalle ama hazır sistemimizi kurmuşken bozmanın ne alemi var? Doktor dedi deyince aaa hasta mı sorusundan bıktık! İlla hasta olmak mı zorunda, yarın öbür gün bu çocuğumuzu nasıl etkileyecek?

Ne olur yaptıklarınıza biraz dikkat!

(Benzer örnekler Basit Yaşam'a dair Evren'den Okuduğunuz yazıyı sevdiyseniz, bunu da mutlaka okumalısınız!)

20 yorum:

beste dedi ki...

hhaha annem geldi her gun cocukla ilgili mucadele ediyoruz artik oluruna braktim o kafasina gore takiliyor, ha birde soyle annem usur diye giydir allah giydiriyor babasi bu ne cocuk sogana donmus diye hepsini cikartiyor bende guluyorum halim kalmadi artik:) sen hergu disari cikarmaya devam et leonardo annemin tum engellemelerine ragmen yaz kis hergun gezintisini yapti, hergun banyosunu yapti ve 1 yasina kadar hic ateslenmedi, ic sesini dinleyip aklina yatani yapmaya devam et derken gene bizimkiler gibi akil veriyor olmayayim:))

Berceste dedi ki...

Görünen köy klavuz istemez ki Beste! Allah'in İngilteresinde anneler karda çıplak ayakla çocuk çıkartıyorlar ve o çocuk hasta olmuyorsa vardır bir kerameti! Sonra o çocuklar büyüyünce kışın cam açık uyuyabiliyor ve donmuyorlarsa, biz o şartlarda tir tir titreyip, battaniyelere sarılıp oturuyorsak, Temmuz ortasında kalorifer yakıyorsak da var bir terslik! Üşüme meselesi alışkanlık meselesi ben buna karar kıldım. Bizimki geceleri hiç örtülmedi ama sıcaklığa uygun giydirildi İngiltere'ye döneceğiz diye. Annem söylense de baştan, sizin çocuğunuz dedi kabullendi, itiraz etmedi bir süre sonra. Ama gel de anlat bunu sokaktaki amcaya! Sonra gez lahana gibi kat kat, üşüyorum diye titre soğuk ülkelere gittiğinde, sana desinler bak paraların bacadan nasıl uçup gidiyor :) Bana öyle dedi İngilizin biri!
Hani oluruna bıraktım diyorsun ya, annen ile geçici sürede bunu yapabiliyorsun ama çikolataya bir defa alışıp bunu hep isteyen bir çocuğu düşün, boğazına çekirdek kaçan bir çocuğu düşün(Allah korusun!) Bir de verilen bir hakkı asla geri alamıyorsun ki bu çocuk milletinde!

sema dedi ki...

Merhaba,
Baya bi dolmussun anlasilan:))

Benim de kucuk bir kizim var ve eylulde dogdugundan beri ilk kez gidecegiz Tr'ye. Yazdiklarin ve arkadaslarimdan duyduklarim simdiden icimi karartiyor. Sansliyim, tek basima zor da olsa kendim baktim ve benim kurallarim isledi simdiye kadar. Esimle yaptigimiz cekismeleri saymazsak tabi:)) Kayinvalidem gonderdigimiz fotolara bakip "aaaa sen bu cocuga hic corap giydirmiyor musun?" demisti birgun:)

Iyi sanslar:)

Benden Bizden dedi ki...

Benim de en cok sikayet ettigim konulardan birisi bu memlekette. Herkesin her konuda gerekli-gereksiz ahkam kesmesi. Ben kisa ve oz cevaplar veriyorum simdilik ve hic polemige girmiyorum. Belki karsi tarafa kaba geliyorum ama akil sagligim icin gerekli bu, ne yapayim! Bakalim cocuk olduktan sonra neler olacak! Bu arada UK'de gorup ben de aldim buradakilerin "tasma takmissin" dediklerinden! Cesaret edip kullanirsam neler olacak meraktayim :))

Adsız dedi ki...

Çocuk yetiştiren her genç anne bu süreci yaşıyor ülkemizde:))

fatma

Berceste dedi ki...

Bak sen bile dolmuşsun diyorsun Sema, bu insanların bunu yapmaya hakkı yok demiyorsun ;-) Saka bir yana, artık alıştım ve umursamıyorum diyeceğim ama yoruldum da diğer yandan. Herkes profesör kesilmiş durumda. Hastalıklara ilk onlar teşhis koyuyor. Çocukları onlar büyütüyor! Öyle ki, eşimin bekar, çocuklarla yakından uzaktan hiçbir teması dahi olmayan arkadaşı bile ahkam kesebiliyor. Bak onu yazmayı unutmuşum! Kız onu öyle yapma, böyle yap diye bir de emir cümlesi kuruyor! Ben de çocuğum doğmadan çocuklulara yorumda bulunmuşumdur kesin! Ama çocukları çok severdim, etrafımda çok vardı, çok da Fransız değildim yani. Ama bu anlattığım kişi o kadar uzak ki! Üzerine bir o kadar da bilmiş ki!

Çoğu zaman uğraşmıyorum artık. Ama bazen dayanamıyorum! Buraya da yazdım ki, birleri şikayetçi olabiliyor, duysunlar, okusunlar!

Cesaret et ve kullan çocuğunun rahatı için Beden Bizden. Kimse umrumda değil benim. Sadece ileride çocuğumun psikolojisini etkilemelerinden endişe duyuyorum. Annenden çekeceğin var senin kızım gibi cümleler kuruyorlar. Bugün gene aynı arkadaşımla aynı konuyu tartıştık. Oğlu deli gibi, düz duvara tırmanıyor. Aslında çocuk huy olarak çok mülayim idi, çok aklı başında idi. Ama annesi ve ablası çılgına çevirdi çocuğu ve zıvanadan çıktı iş. Bir de kız erkek muhabbeti yapıyorlar bit kadar çocuklar arasında. Daha şimdiden bu acayip tanımları, fikirleri bit kadar çocukların kafasına sokmanın alemi var mi? Bir başka arkadaşın kızı ile evleneceğiz demiş oğlu ballandıra ballandıra onu anlatıyor! Çocuğa 4 yaşında verdiği eğitim bu olursa ileride kızlara sarkıntılık ederse ne yapabilir? Erkektir yapar mı diyecek? Peki aynı şey kızına yapılırsa???? Sen çocuğunu büyüt istediğin gibi, ben de benimkini büyüteyim gönlümce değil mi? Yok o tecrübeli anne(????!!!!)

Valla Fatma, genç, öyle 18'inde, 20'sinde birisi olsam belki itiraz etmezdim. Belki haklılar derdim. Ama benimle yaşıt, çocukları üniversite bitiren arkadaşlarım var :) Tamam onlar da çok küçük yaşta anne oldular ama ben de arada geçen süreçte onlarla, kuzenlerimle, okuduklarımla bilgilendim. Eğitimime güveniyorum ve bazı konularda eksiğim olsa da doktorumuzla, eğitimimle, araştırmacı yönümle bunun üstesinden gelebileceğimi düşünüyorum. En azından yaşıma saygı etsinler değil mi? :P Ayrıca kenara çekip aman şunu yapmayın ya da yapın diye uyaranlara değil, toplum içinde, çocuğumun yanında, ona sataşarak, birşey vererek kendilerini doğru zannedenlere kızıyorum!

hindiba dedi ki...

Dilek, Türkiye tatilinde yakindan tecrübe ettim, haklisin. En cok bana sorulmadan eline sekerleme, cikolata tutusturulmasindan rahatsizdim. Iyi niyetle yapiliyor elbette, ama benim kimi prensipler sebebiyle asla yemesin ya da kontrollü yesin dedigim seyler bunlar. Daha kötüsü, alerjisi de olabilirdi, degil mi? Önce anneye, babaya sormak cok önemli bence. Bir de yere düstügü zaman, durum cok kötü degilse (ki anliyorum hemen) fazla müdahale etmemeye calisirim ben. Oturdugum yerden "hicbir sey olmadi, kalk da gel, öpeyim" falan derim. Önce bana bakiyorlardi "görmedin mi?" der gibi, sonra kendileri kosup kaldirmaya kalkiyorlardi. Son olarak biz normal dogum ve emzirme fanatigi annelerin yazdiklariyla yarattigi "tahribat"in farkindayim. Benim yeni yaklasimim su: "Ben normal dogumun da, anne sütünün de büyük, fanatik hayranlarindan biriyim. Ama son üc yildir yasadiklarim ve tanidigim insanlarin yasadiklarindan yola cikarak "iyi ki sezaryen var", "iyi ki formül süt / hazir mama var" dedigim anlar da coktur. Iyi ki modern tibbin ve bilimin böyle de cözümleri var, ki tibben gerek duyuldugunda cözümsüz, caresiz degiliz. Yeter ki keyfi olmasin, yeter ki GERCEKTEN GEREKTIGINDE kullanilsin." Bir gruba yazdiklarimdan alintiladim bunu. Bu konuda belki sen de daha cok yazip dengeyi saglamalisin :)

Selen dedi ki...

Coooook haklisin, tamamen katiliyorum. TR'de cocuk yetistirmek cok zor, herkes cocuk doktoru ve pedagog anasini satiim. Bu yaz tatilinde TR'ye gitmediysem, en buyuk sebeplerindendir. Sen o kadar ugras herseyi dogal yesinler diye, sonra orda cocugun onune cips, kola koysunlar, bir de ince giydirmissin diye seni azarlasinlar. Cildiriyorum valla. Bir de bizimkiler daha buyuk oldugu icin farkli boyutlari var, gereksiz korkularin kafalarina islenmesi, yanit arayan masum sorulara sacma sapan cevaplar verilmesi, cocugun ozgurlugunun anlamsizca kisitlanmasi yada oturmus kurallarin anlamsizca yikilmasi gibi. Bunlar da cocuk buyudukce, bogaza kacabilecek cekirdek kadar endise veriyor inan.... aaaah ah

Adsız dedi ki...

berceste, ağzına sağlık.. her şeyi o kadar güzel anlatmışsın ki. eline sağlık.
tüm duygularıma, karışan-bilip bilmeyen konuşan, ukalalık eden herkesten ettiğim nefretin tercümanı olmuşsun.
bu dünya döndükçe bu insanlar hep olacak diye düşünüyorum.
geçenlerde Kaan ı parkta salıncakta sallarken iki yaşlı teyze, kardeş yap buna hemen yaşın da varmış (37) deyince çıldırdım. Rahim ağzı kanseri oldum ben artık çocuğum olmayacak. Yaşınıza hürmetim var ama insanlara çocuk yap, et derken biraz temkinli davranın lütfen. bunları söylediğiniz kişinin belki bir rahatsızlığı var. ya da hiç çocuğu olmayan birinin belki çocuğu olmuyor. siz kaç yaşına gelmişssiniz hiç mi düşünemiyorsunuz bunları diye bir azarladım. ne diyecekleri şaşırdılar kaldılar. bunlara böylesi lazım. insan içinde azarlayıp, kestirip atacaksın. bir keresinde ben de bu karışan insanlardan bunaldığımda dr um söylemişti bana böyle bozup atmayı insanların içinde..öneriyi beğendiysen sen de kullanabilirsin.
umarım çok gerekmez.
sevgiler,

Açalya dedi ki...

yurtdışında yalnız çocuk büyüttüğüm için şükretmeliyim. (gerçi benim annem benim kafadan, kaynanam da bana birşey söylemeye çekinir, ama dış mihrakları hesaba katarsak gerçekten zor olurdu orada yaşamak, insan mide ülseri olur kafaya takarsa böyle şeyleri)

kirazzade dedi ki...

Güzel bir yazı olmuş. Benim henüz çocugum olmamasına rağmn bunların bilincindeyim ve yazınızda anlattıgınız yanlışlıkları yapan bir anne-baba görüp de uyarmaya çalıştıgımda ben kötü oluyorum :) En iyisi olumlu da olsa karışmamak galiba dimi? Ben çocuksuz halimle bunları nasıl öğrendiysem, o anne-baba da çocukları var diye araştırıp öğrensinler banane :)

Berceste dedi ki...

Gaddar anne damgasını yemişsindir kim bilir kaç kere Evren :( Niye çocuğun düşünce onunla ağlamıyorsun ki? Sonra büyüyünce de her zorlukta yanında ağlayacak, ağlanacak birileri olmalı değil mi? Kendi başının çaresine bakamamalı insan! :( O zaman sen iyi anne olursun! Oooof of... Gerçekten gerektiğinde lafı tam yerli yerinde Evren. Aynen öyle. Kimse kimseyi kınamasın. Olmayanı zorlamasın. Neyse tercihler öyle kalsın. Ama emzirmede tercih değil ki belirleyici etken. Milyon tane şey var :( Benim hayatımda en çok istediğim şeydi. Ama olmadı, ne yapabilirim :( Allah korusun, çok büyük bir hastalık olsaydı, süt olup da verilemeseydi??? O zaman da kınanacak mıydı insan? Ama görüyorum işte o dudak bükmeleri hiç hoş değil :(

Yok Selen sen gel tatilini yap güzel güzel. Tatilde birşey olmaz. Geçici der kulak asmazsın :) Diğer bahsettiklerinde de haklısın. Bit kadar çocuğa bile öcü gelecek diye yetiştirirsen sonra büyüyünce evde yalnız kalmaya korkar! Var örnekleri çok yakınlarımda, kaç yaşında insan gece evde yalnız kalamıyor!Artık Öcü dışında korkuları var ama o korkulara yataklık eden bir de temel var ne yazık ki!

Sağolasın Anne Müdürü. Koca insanları azarlamak da bana göre değil ama orta yolu bulmaya çalışıyorum. Zamanla tamamen görmezden geleceğim, söz :)

Sen burada olsan da değişmezdi Açalya :) Karakterin ile bastırırsın onları sen! Kayınvaliden bile ses edemiyorsa dünyanın kalanı vız gelir sana ve Dante'de gözlemlediğim kadarıyla pek çok şey oturmuş durumda. Yanlış yapanı o uyarıyor zaten. Sana sıra gelmeden o cevabını verir insanların :)

Öncelikle hoşgeldin Kirazzade. Yalnız yazdıklarında kinaye mi seziyorum acep ;-) Sözüm bilip konuşana, karışana değil, bilir bilmez herşeye atlayana en başta! Yanlış algılamışsın bazı şeyleri sanırım. Ayrıca senin yanlış diye gözlemlediklerin o aile içinde belki o konumda değildir. Aileyi en iyi çekirdek aileyi oluşturanlar bilir. O anne babanın hayatının en gizli noktalarını sen bilemezsin ki? Çocukları için aldıkları kararları ben bilemem ki! Çocuksuz olman hiçbirşey bilmediğin anlamına gelmez. Ama sırf konuşmak için bunu yapıyorsan, ben bilirim diye ortada geziyorsan, o zaman sözüm var benim de bir iki ki verdiğim örnekteki insan böyle birisi. Düne kadar benim de çocuğum yoktu. Ben de karışıyordum insanlara ama tarzım emredici değildi, kınayıcı değildi, en azından ben böyle sanıyorum. Şu şu yapılıyor biliyor musunuz şeklinde idi. Mesela emziği almıyorsa çocuk, şurada okudum ki, emzik zaten çok faydalı değilmiş, şu şu zararları varmış ama illa vereceksen, bal da zararlıymış, şu hastalığı yaparmış, başka bir yol bulsan ya da tatlı birşeye batırınca çocuklar alıyorlarmış emziği denemek ister misin şeklinde idi. Bala batır da ver emziği ağzına sussun değildi benim tarzım. Bilmem ne kadar açıklayıcı olabildim? Şimdi seni süt içmeye zorlasak hoşuna gider mi ;-) Sevgiler...

kirazzade dedi ki...

Beni hakikaten yanlış anlamışsınız :( Kinaye yooktu. Hele ki size karşı hiç yoktu. Bilakis çok beğendim ben yazdıklarınızı. Ama yorumuma bakınca, ben de sanki sizin bahsettiğiniz kişilerdenmişim gibi bir izlenim oluşturmuşum. Yani anne-babaların çocuk yetiştirme tarzına akrışan kişilerdenmişim gibi konuşmuşum. Kastettiğim o değildi. Mesela kadın bir yaşına kadr neredeyse hiç dışarıya çıkarmıyor çocugunu, aylarca tırnağını kesmiyor günah falan diye ve sonra da yüzünü çizer diye eldiveni çıakrmıyor aylarca. Ben bu konuda uyarmaya çalışınca da kötü insan oluyorum, tavır yapıyorlar. Bu durumla karşılaştığım için de artık "aman banane, kendileri öğrensinler doğruyu yanlışı" deyip kenara çekiliyorm. Yani size laf dokundurmadım :(

Berceste dedi ki...

Tamam o zaman Kirazzade anlaştık :) Teşekkür ederim güzel sözlerin için ayrıca. O bahsettiğin şeyler de karışılması yüzünden yapılmıyor mu? Büyüklerin batıl inançlarını bir sonraki nesle baskı ile kabul ettirmesinden kaynaklanmıyor mu? Oysa bıraksalar anne kendi kararları ile yapabilir bu işi. Mağara devrinde de karışılıyor muydu ki böyle? Gelmişiz işte bugünlere... Kuzenimin sınıf arkadaşı vefat etti sırf bu yüzden biliyor musun? Kız sarılık olmuş, babaannesi okuyarak iyileştirmeye kalkmış, doktora ne hacet bizim zamanımızda böyle yapılırdı deyip. Koskoca lise çağındaki harika bir kız toprak oldu şimdi. O babaanne sonra çok dövündü ama nafile gitti giden :( İşte böyle hataya yol açmamak, sonra suçlanmamak için karışmıyor kimse birbirine batı kültürüne! Soğuklukları, mesafeli duruşları hoş değil belki ama bu yanlarını seviyorum batı dünyasının.

Adsız dedi ki...

Kulakları ne kadar tıkasan duymuyorum sizi dinlemiyorum desemde bazen kafaya taktığım çok oluyor.Şimdiye kadar pek dinlemedim kendim büyüttüm,şimdideden sonrada zaten kendi kendine bakabilecek yaşa geldiği için gerek yok .İnsanların söyleyecek hep birşeyleri vardır.Üzülme lütfen .

esra dedi ki...

Gülerek,üzülerk katılarak okudum vallahi...Herkes herşeye karışıyor ve cevap yetiştirmeye çalışsan da ayy biz kaç tane büyüttük vs. diyorlar..Amcalar yaşlı dedeler,yaşlısı genci herkes u konuda profesör sormayın..Emme konusu da cabası.. Çok acımısızlar..Eşimde yaşlı görünce haklılar sanıyor bir de ona tekrardan doğru yaptığımızı anlatıyorum... Sonra da kırmayalım onları vs. vs. diyor.. Bir sorun çıkarsa da bak sen böyle büyütüyorsun herkes uyarıyor beni de dinlemiyorsun kendi bildiğini okuyorsun ondan diyor ya.. ne bu şimdi? Çocuk vallahi de annenin.. başka birşey demiyorum.. Çok doluyum neresini yazsam bilemiyorum :)
Ben de kısmetse yurtdışına gitmeye çalışıyorum çocuk biraz aklı başında bir ortamda olsun da büyüsün diye!

Gulin dedi ki...

Dilekcim,

Banada cok olur UK'den Turkiye'ye gelince :) Hatta en cok hic cocuklari olmayanlar yapar yorumu, bir kis gunu bana biri yolda kizim icin aa bu cocugun kafasi usumez mi? dedi ben de alisik o dedim, Biz sapkasiz ciktikta disari kafayi usuttuk dedi, Bende belli teyzecim dedim :)) Buda benim komik anilarimdan biriydi, sinir bozucu olanlarda vardi tabii ama sen zaten onlardan yeterince tecrube etmissin,Saglikcakla kal.

Tijen dedi ki...

Aaa bu memlekette herkes herkese karışır bilmiyor musun???

Berceste dedi ki...

İster istemez acaba sorusu geliyor iç sesten RRH. Sonra toparlıyorsun ama zaman kaybetmiş oluyorsun :( Siz atlatmışsınız o dönemi :)

Kafa karıştırmasınlar işte ECOS. Aslına bakıyorsun, çoğunda kendi yapmak istedikleri ya da yapamadıkları var! O eşinin kafasını karıştırmaları kısmı ise en kötüsü. Hem kendini, hem de onu ikna etmeye çalışıyorsun o zaman. Doğru bildiğini şaşırıyorsun. Yurtdışı dört başı mamur değil onu da söyleyeyim. Orada karışmıyorlar ama daha beteri var. Ben bebeği çok hoşuma gittiği için arabanın içerisinden bakarken annenin ne bakıyorsun gibilerinden içinde bulunduğum arabanın camına vurmuşluğu var mesela! Yurtdışına gitmek için çok haklı sebeplerin olmalı. Yoksa bunun için gideceksen boşver... Aklıbaşında dediğin ortamların buralardan yok farkı. Orada da ya özel okulda okutacaksın ya da esrarcılardan, uyuşturucu tacirlerinden kaçırmanın yollarını öğreneceksin! Ortaokula kadar güllük gülistanlık gelebilir ama sonrasında çocuğunu çok iyi yetiştirmiş olman lazım ki elinden uçup gitmesin!

Teyzenin yüz ifadesini merak ettim Gülin :) Türkiye'de çok güzel bir tatil geçirin.

Aaa biliyorum Tijen, bilmez miyim? Ama gene de hani o çok karışanlardan birisi okuyup da Hay Allah dese kar kardır değil mi?

Adsız dedi ki...

Ben henüz 14 yaşındayım, muhafazakar bir ailem var. İsmimi bile dinlerine göre verdiler... Bense bir dine mensup değilim, inanmıyorum. İleride çocuğum olursa dinlerine göre yetiştirmemi isteyecekler, dua öğretmemi isteyecekler. Çocuğuma kendi dilini öğretmeden Kuran kursuna göndermemi isteyecekler, eminim. Öyle ki, onların dinine itibar etmediğimi bile söyleyemiyorum. Ailemle benim siyasi görüşüm apayrı dünyalar, çocuğumu istediğim gibi büyütemeyeceksem, yetiştiremeyeceksem çocuk sahibi olmanın bir manası kalmıyor ki. Lütfen bana biraz fikir verin, biliyorum çok küçüğüm... Ama yaşıtlarımdan çok farklı zevklerim var, onlardan daha olgunum. Lütfen, bu konuda çok umutsuzum :(