Daha önce ''Bahçeye Bakım Zamanı'' demiştim. O dönemde aldığım çiçekler büyüdü, serpildi, güzelleşti. Hatta zamanları geldi de geçti bile. Hercailer uzadı da uzadı, çiçeği bol ama şekilsiz bir hal aldı. Ama çiçeklenmeye de devam ediyor. Bilmem bu zamanda verdiği dallardan kopartıp da yanına ekilse tutar mı?
Bizim Amerika görmüş petunyalar(Amerika'daki soydaşlarıyla çaprazlandığını söylemiştik hani), epey uzun süre çiçek açmadılar. Kendilerini geliştirmekle meşgullerdi. Sonrasında bir coştular ki anlatamam... Kadifemsi dokusu olan, çingene pembesi renkli çiçekler açtılar. Ben de çok sevdim. Zira geçen sene, burada hanging basket denilen, bütün pubların camlarından eksik olmayan sepet içindeki çiçeklerden biri bu surfinialardı ve ben renklerine, şekillerine bayılıyordum. Bu sene henüz öyle coşmuş, güzel sepetlerle karşılaşamadım ama onları kimler hazırlıyorsa ve de kimler akıl edip, adet haline getirmişse, ellerine, beyinlerine kuvvet diyeceğim. Bu ülkede en çok sevdiğim şeylerden çünkü.Arkadaşımın hediyesi dağ çileklerim çiçek açmışlardı, artık minik minik çilekler veriyorlar. Ama o kadar küçükler ki, ağzınızda yok olup gidiyorlar. Mini minnacık haplar kadarlar. Kendilerine has, değişik bir kokuları var. Onları diğer çileklerden ayıran özellikleri de bu sanıyorum. Ben minikliklerine bakıp, daha fazla büyüyecekleri zamanı bekliyordum. Arkadaşım, kızarmış, koyu kırmızıya dönüşmüşlerse sakın bekletme, çürürler dediğinde, inanamadım. Toplamaya gittiğimde elimde ezilecekler diye korktum, öyle miniklerdi!Komşumuzun erikleri, bizim mürdüm eriği dediğimiz türe benzemekle birlikte, daha ekşi ve kokusuz. Anca marmeladı yapılabiliyor diye söyleniyordu komşum, ama ben onunla minik kekler yapmayı da başarmıştım geçen sene. Bizim tarafa sarkan dalı gene bana bırakırsa, hem marmelat, hem de minik kekler için, hazır ve de nazır beklemekteyim!
Ahududumuz epey verimli bu sene. Ama kuşlar rahat bırakmıyor! Turuncu gagalı, kargaya benzeyen bir kuş var. Black Bird diyorlar adına. Türkiyede karatavuk diyorlarmış onlara. Bahçedeki solucanlarla meşgul olup, beni solucanla mücadeleden kurtarıyordu ne güzel... Ama ahududu olgunlaşmaya başladığından beri onun tepesinde. Yese, sorun değil. Bir gaga vurup bırakıyor. Güzelim meyveyi mundar ediyor. Yere düşürüp, karıncaların üşüşmesine sebep oluyor. Çok kızgınım onlara çoook! Üzerine ağ germek lazım sanırım. Çilekler minik minik olunca, portakal filesi ile kurtardık durumu. Arkadaşımdan da talimli idim. Önceki senelerde yetiştirip, gözü gibi baktığı çilekleri toplayacağı gün kargalar perişan etmişti. O yüzden önlemimi almıştım. Ama ahududu geçen sene böyle bir ihtiyaca gerek duymadan meyve verdiğinden, ben de bol bol yediğimden aklıma gelmedi. Daha önceden solucanları topluyor diye, bulgur koyup alıştırdığım kuşlar da başıma dert oldu! Deneye yanıla, hergün yeni bir şey öğreniyorum işte.
Ölmek üzere, bir daha çiçek falan açmaz diye düşünüp, gene de kıyamayıp ektiğim primrose yani çuha çiçeği, bana nispet güzel mi güzel çiçekler veriyor. Bunda da önemli nokta, dead head dedikleri, ölmüş çiçekleri bitkiden uzaklaştırmakmış. Ölmüş çiçek ve tomurcuklarını toplamıştım. Aynı noktalardan coşmuş halde çiçek verdi!
Küpe uzun süre kendisini büyüttü. Epey epey serpildi. Bulunduğu saksıda begonya soğanları var, geçen seneden, bilmem bu sene de açar mı ya da küpe onun besinini topraktan alır mı? Umarım begonyalarıma birşey olmaz. Küpeler de epey bir büyüdükten sonra gonca vermeye başladı. Katmerli olmasına rağmen, goncaları küçük, umarım haylaz çocuğun biri bahçe malzemeleri satan dükkanda, etiketlerini değiştirmemiştir! Goncaları açınca anlayacağız bakalım nasılmış durum.
Böğürtlenler çiçek aşamasında. Bazıları taç yapraklarını döküp meyve vermek üzere hazırlığa başladı. Onun da, bir dalı kurumuş diye üzülmüştüm ama kesince, aynı yerden yeni bir dal vererek aynı boya getirmeyi, büyütmeyi başardı. Bakalım geçen senelerdeki kadar çok böğürtlen verecek mi?
Haseki küpeleri, İstanbul'daki komşularımızdan en sevdiğimin bahçesinde, renk renk açardı, uçuk maviler, uçuk pembeler... İki renkliler... Çok severdim. Meğer ev sahibimiz de ekmiş. Bizde de varmış. Bizim bahçedekiler katmersiz, tek renkli ve pembe! Bahçesi olanlara kesinlikle önereceğim bir çiçek. Çok uzun süre çiçeği eksik olmuyor ve çıtır, çıtır, hoş havası ile renk katıyor.
Geçen seneki sardunyamı kıştan koruyamayınca, bu sene kırmızı sardunyalara göz koymuş halde geziniyordum. Fırtınada uçan çiti, uzun süre tamir etmeyen komşumuz, benden özür dilemek için iki beyaz sardunya almış! Bana sürpriz oldu! Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemedim. Ama çit için de 3 ay kızarak beklemiştim. Üstelik inşaat yapmayı planlıyorlardı ve ustaların bizim bahçeye dalmaları hiç hoşuma gitmeyecekti. Neyse ki çiti onardılar. Bana da sardunya getirdiler. Ben de Türk bayrağı renkleri olsun dedim. Kırmızı bir tane aldım ve hepsini uzun, sulama gerektirmeyen bir saksıya ektim. Bu saksıların özelliği, altlarında özel bir boşluğun olması. Susuz zamanlarda, oraya biriken suyu kullanıyor. Böylece altına su vermiyor ve cam önüne de koyabiliyorsunuz. Zeminin boyasını bozmuyor ya da bulunduğu yere nem vererek bakteri oluşturmuyor! Bizimki şimdilik asmanın önünde duruyor.
Allium... Ben, morlarını çok seviyorum. Top top, bazen iri, bazen küçük... Yemeklik soğan ile akrabalığı varmış, bizdeki türünün. Komşum öyle dedi! Mis gibi bir kokusu var ve bol bol arı geliyor ziyaretine... Ama annem bizi ziyaret ettiğinde de keşfettik ki, kendileri sarımsak olmaktalarmış! İnanamayıp topraktan çıkarttım ve soğanını kokladım. Evet bildiğiniz sarımsak!
Bir de güzel çiçek açan chives var. Frenk soğanı deniyormuş sanırım kendisine... Peynirlerin, sosların içine de bir nevi yaprak sayabileceğimiz kısımlarını koyuyorlar. Tad, koku olarak çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Çiçeği güzel ama çiçeği...
Şimdilik bahçede durum böyle. Bakalım ilerleyen günler neler getirecek? Çim biçip, ot yolmaktan yorgun halde olan eşim ve de ben neler anlatacağız? Gerçi eşim yazmıyor ama olmadık yerde aklına pat diye geliverenlerle, bana ilham kaynağı oluyor.
Sanırım güzel havalarla birlikte herkes dışarılarda, bilgisayar karşısında çok fazla zaman geçirmemek için nadir uğruyorsunuz buralara... Biz buralardayız, bekleriz!
30 yorum:
Senin bahçende kahve içesim, dönüşte de küpe çiçeğinden alasım geldi. Meğer benim en sevdiğim küpe cinsi Haseki küpesiymiş. Bayıldım her birine.
Dilek ciğim, ne güzel olmuş çiçeklerin. Stresin birebir ilacı bunlar:)
Şu depolu saksıyı çok tuttum, iyi tasarım.
Bu arada komşunun davranışı da çok güzel; geç de olsa medenice davranmış, burada geç meç, pek yok öyle şeyler.
Chive benim yemeklerde/süslemelerde çok kullandığım bir bitki. Balkonda saksıda yetiştiriyorum. Çiçeği olduğunu hiç bilmiyordum,(benimklierin çiçklenecek fırsatı olmuyor garibanların, biçip duruyorum habire:)
sevgiler
Biz size uğruyoruz da siz pek uğramıyorsunuz Dilek Hanım. Onca zorluğa ve kilitlenmeye rağmen yorum bile bırakıyorum sabır edip. :P Bu güzelm bahçeyle meşgul olduğunuzu varsayıyorum ben. Enfes görüntülerle içimi açtın. Sağol,varol, hatta nurol. :))
Sevgiler,
Portakal renk gagalı kuştan buralarda da var. Parklarda başıboş dolaşıyorç Demek ahududu canavarıymış!
"A,aa... şu soğan çiçeği değil mi" diyecektim ki chives'mış. Zaten o da soğanın kuzeni değil mi? :)
Benim bu sene ektiğim çiçekler daha çıkmadı bile. Belki de geciktim... Evimiz 4. katta ve seninki gibi bir bahçemiz yok ne yazık ki. Apartmanın arka bahçesinde limon, kumkuat, nane ve biberiyeyle idare ediyoruz işte :) Balkonumuzda da cherry domates, bir saksı da fesleğenimiz var. Hergün fesleğeni sulamak da Mayanın görevi oldu :)
Bahçende keyifli saatler dilerim...
bercestem sayende ciceklerin isimlerini ögrenmek üzereyim :P ben ahududulara ama ennn cok ta cileklere bayildimm, harika görünüyorlar ve eminim kokulari da tatlari da en az görüntüleri kadar güzeldir!
insanin ruhu dinleniyor...
Böyle bir bahçeye sahip olmak harika bir şey olsa gerek. Evdeki birkaç saksı çiçeğine bile zor bakıyorum. Aslında çiçekler konusunda yetersiz olmamdan kaynaklanıyor bu durum. Pencere önüne minik üç saksı içine dayanıklı ne dikebilirim bilmiyorum mesela. Çiçeklerine bayıldım. Hercailerin renkleri çok güzel. Toprakla haşır neşir olunca stres de kalmıyordur:)
Sevgilerimle...
Ne güzel olur Sanem, haydi gel! Nasılsa Türkiye'ye gideceksindir, dönüşte uğra... Kahveye bayılırım, birlikte içeriz :) Haseki küpesinin tohumlarından arkadaşıma yollamıştım, bu senekiler de olsun, sana yollayayım.
Teşekkürler İpek, o senin güzelliğin bir kere! Depolu saksıdan eminim Türkiye'de de vardır, yoksa da yaptıracak yer mutlaka vardır :P Komşuya da hergün söyleniyordum, şimdi çiçeklere bakıp utanıyorum, sorma! Chives'ı çok sevmediğim için bizimkiler karta kaçıp, çiçekleniyor gördüğün üzere :P Sevgiler...
Seni gidi sitemkar Burçin böcüğü... Zorluklar senin şirketten kaynaklanıyor ne diyeyim :( Pek güzel mamalar yapmışsın, gelince canım çekiyor, bana böyle mamalar yapan yok burada :( Senin mamalar için de sen sağol, varol ve de nurol :) Sevgiler...
Yaaa sorma Papatya, aynen öyle imiş... Chives'a Frenk Soğanı diyor sözlük, onun yalancısıyım :P Anlaşılan bizde olmayıp da batıda olan meyvelere, soğanlara başına Frenk lakabı ekleyerek seslenmişler. Çiçekleri ben fide olarak ektim, işi garantiye aldım, tohum bayat olursa çıkmıyor çünkü. Bir de buradakiler oldukça fazla su istiyor. Sizinkiler sıcaktan susuz kalmış olmasın? Ohoooo bizde olmayıp, özlediğimiz ne varsa sizde mevcut, bir de bahçeniz olsa bizi iyice çatlatacakmışsınız demek ki :P Cambridge'de çok fazla apartman yok, genelde bahçe içinde evler var. İstanbul'da annemin de evi balkonlu ve apartman, orada da bahçeli ev sahibi olmak epey maddi güç gerektiriyor! Burada kiracı da olsak, tadını çıkartmaya çalışıyoruz işte... Bir dahaki gelişine önceden haber et de sizi de bahçemizde misafir edelim!
E öğren ya Rahşan! Sapanca'da onlarla haşır neşir olmayacak mısın sen? Kuşlardan bize sıra gelirse anlayabileceğiz bakalım :P
Teşekkürler Mutfaktaki Calimero :)
Kaktüs Böcürük, kaktüs :) İzmir'de sıcaklara dayanır, pek de güzel çiçek açar yerini severse. Dikenleri yüzünden çoğu kişiye itici gelse de, orkide kadar çok severim kaktüsleri ben. Hatta belki daha bile çok! Küpe ekebilirsin... Hercailerden bile ekebilirsin ama sanırım ekme mevsimi geçti, seneye aklında olsun. Saksıda, cam önünde görüp bayılmıştım ben onlara... Epey yoruluyorum bahçe ile uğraşınca ama emeğinin karşılığını görmek güzel oluyor. Burada yaşlıların 1 numaralı hobisi, bahçeleri... Hepsi de birbirinden güzel! Gülleri, değişik çiçekleri, ağaçları... Onlardan heveslendim ben de :) Sevgiler...
Dilek'ciğim bahçenin tadını çıkar, son damlasına kadar!
Tijen
Sevgili Dilek,
Bahçen çok güzel, Botanik Park gibi olmuş, içim gitti. Onların yanına kurulup, bir dlim kek ve bir bardak çay içmek ne kadar büyük keyiftir kimbilir. Tijen'in dediğine katılıyorum sonuna kadar tadını çıkar.
Hepsi çok güzel Dilek. Bir ricam var; resimlerin bilgilerini resimlerin altına koyarsan daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum. Mizanpajda önemli olan kolay okuma sağlayabilmek.
Sevgili Dilek gerçekten hayran kaldım. Bu kadar çiçeğin birarada olmasından büyük bir bahçe diye düşündüm, belki de tam aksidir. Sen emek verdiğin için bu güzellikleri yaşamaya hak etmişsin. Tebrik ederim canım. Hep bahçeli bir ev düşünüyorum, dilerim bir ışık doğar:))) Keyifli saatler geçirin o güzel bahçenizde, ellerine sağlık.
Sağolasın Tijen, ama yağmura benden selam söyle olur mu :P
Teşekkürler Müge. Nefes almak için uygun bir yer haklısın, bir de yanında dostlar olursa çıkıyor keyfi!
Teşekkürler Akın amca. Mizanpaj bilmediğim için, kendimce okunması için kolay bir yol izlemeye çalıştım. Bir önceki yazıyı yani Çilek Festivali'ni aynen sizin söylediğiniz gibi yazmıştım. Rahat okunmuyormuş gibi geldiği için, bu yazıda değiştirmiştim. Bundan sonra dikkat etmeye çalışırım.
Teşekkürler Nazlı. Yok yok minicik bir bahçe. Ortası çim, kenarlarda da çiçek ekilecek alanlar var. İki tarafı da tahta paravanlarla çevrili, komşularla birbirimizi rahatsız etmeyelim diye. Türkiye'de olsa komşuların bağrış çağırış konuşmalarından, çocukların gürültülerinden oturulmazdı herhalde, o ayrı! Kısmet, inşallah gerçekleşir dileğin ama sen balkonda bile harikalar yaratmışsın bence! Senin olduğun heryer güzelleşir, eminim!
Sevgili Dilek,
Bu turuncu gagalı karganın adı pek kuş adı gibi durmasa da karatavuk!
Hem kuş cinsi hem türkçesi diye sorunca hemen durumdan vazife çıkardım:))
Çiçeklerin coşmuş gerçekten.Eline sağlık.
Allium gerçekten soğan çiçeğine benziyor. Sardunyaları ben kışın naylon torbalara sarıyorum. Sağlam kalıyorlar.
Menekşeyi bir dene ama köklenme mevsimi değil biliyorsun.
Benim balkondan bir haber: Yılbaşı çiçeğim açtı!
Petunyaların, menekşelerin, küpe, çuha, haseki küpesi ve meyvelerin hepsi çok güzel açmış gerçekten ama ben içlerinde en çok katmerli küpeleri severim. Anne çiçeğidir benim için.
Sevgilerimle
selam nefret edıyorum cıceklerden
denız
Hah Şefika doğru, şimdi sen yazınca hatırladım. Aklına sağlık! Şu naylon torba işini merak ettim, nasıl sarıyorsun? Sadece yeşillik kısımlarını mı? Su almaları da gerek diye düşünüyorum çünkü. Yılbaşı çiçeği bende de mutfakta açmış halde :) Üstelik coştu, boy attı :P Katmerli küpenin açmasını da sabırsızlıkla bekliyorum, her sabah tepesindeyim :)
Merhaba Deniz, zorunlu değilsin sevmeye :) Senin de sevdiklerin vardır elbet, onları bizimle paylaşabilirsin... Ben çiçekleri çok seviyorum ve onları paylaşmak istiyorum!
Su blog sayesinde hergun birseyler ogreniyorum. Senden esimin bana aldigi mor cicegin adini ogrendim az once senden. Bloguma resmini koymustum: ALLIUM imis..
O turuncu gagali siyah kargamsi kuslar benim de dikkatimi cekiyor surekli, ustelik beni takip ediyor o haylazlar, insan korkusu yok. Ben de merak etmistim adi nedir diye..
Senin gibi bahce mertebesine gecmek icin benim daha coook yillar
gecirmem lazim ;) Tebrikler
ps:Ben seni linklerimdesin saniyordum, kacirmamak icin hemen ekliyorum simdi..
Ben saydam ve büyük boy alışveriş poşetlerinden geçiriyorum.Yeşil kısımları örtecek biçimde şapka gibi saksının ağız kısmından da tutturuyorum. Su sorun olmuyor, çünkü nem içeride kalıyor. Gerekirse torbayı çözüp verebilirsin.
Sevgiler
Şefika
Bercestem,
Bu güzelliklerin tadını iyi çıkarmaya çalış canım.Şimdi tüm bu güzellikler senin bahçendemi?Bunların hepsi birbirinden güzeller,ben hepsine hayran oldum.Her biri ayrı güzellik..))Bu konuda çok şanslısın canım benim.
Tüm güzellikler seninle olsun..
Sevgiler.
petunyalar benim de favorim dilekcim,publardan asilma olayini da cok seviyorum...sokak lambalarindan falan,bayagi da uzun kaliyorlar degil mi..bende ektim daha gecen hafta,sanki bir kac gunde kocaman oldular...bir de sardunyalar favorim:)
Bu sene bu yöntemi deneyeyim o zaman Şefika! Ne zaman ilk poşetleme işlemi? İlk soğuklarla mı? Bir de üzerinde hardy yazan türler dayanıyormuş kışa diye söylemişti bir arkadaşım. Küpeyi de öylesinden aldım. Bakalım... Yaşayacağız ve göreceğiz :)
Teşekkürler Gül. Evet bahçeden. Tek tek çektim, birarada bu kadar güzel durmuyorlar :P Tüm güzellikler seninle de birlikte olsun...
Ben yorumlara cevap yazarken sen de yorum yazmışsın Sibel :) Evet evet, sokak lambaları da var değil mi? Cambridge'de çok yaygın olmadığından unuttum sanırım ben onları. Çiçekler de yağmuru yiyince kocaman oluyorlar, bu aralar hava yağmurlu olduğundan, seninkiler de büyümüşlerdir. Seninkilerin de yüzünü gösterirsin bizlere değil mi? Sevgiler...
Merhaba Dilek,
Ciceklerin harika olmus..Gecen hafta buyuk cileklerden aldim, yavrulari olunca sana verecegim, bir daha ki sene buyuk boy cilek yeriz artik:) Hani seninle hanging basket icin cicekler almistik ya, sen bana bulmustun.. Iste onlar cok guzel oldu bir ara sana resmini gonderecegim. Sonunda benim de cicekten topum oldu:)
Sevgiler,
yildiz
Sayende dağ çileklerini yetiştirmiş, yemiş ve de Berceste'de yazmış olduk :) Bekliyorum fotoğrafını çiçek topunun, nasıl kırptın bir görelim :P
sahaneymis bahcen ozluyorsundur cok:)
Aynen Beste. Ingiltere'yi degil ama bahcemi ozluyorum :) Hersey yerli yerinde pek guzel duzeninde idi. Minik, kullanisli bir bahceydi. Ama kotu yani yagmurdan yazin bile oturamiyorduk :( Oyle bir bahceye Turkiye'de sahip olmak guzel olurdu.
Dilek, daha çok link versene eski yazılarına :)
E eskiden neler yazmışım diye bir baksana Evren kardeş :P Senin seveceğin daha başkaları da var. Gelmedin ki, o bahçede İngiliz usulü bir çay içelim...
Ben bu deryaya bi dalarsam çıkamam; sen bilirsin benim seveceklerimi; ondan demiştim. Başka bahçelerde içeriz artık o çayı :) Sen usulü almışsındır nasıl olsa.
Bitki diye etiket takmışım ama sonra da unutmuşum bu etiketi Evren. Zaten benim gonca veritabanı uzmanı olarak benim bu etiketleme usullerime hayrandır :( Neyse... İnşallah en kısa sürede içeriz çayımızı o zaman! (Sahi sütlü çay sever misin sen?)
Yorum Gönder