02 Aralık 2010

Momo

Sütçümüz Aysun hanım, her hafta siparişleri almadan önce mesaj çeker, çiftlikteki o haftaya dair olaylardan, hayata bakış açısından bahseder. 3 Nisan 2010'da şu mesaj geldi telefonuma:

''Kardı kıştı derken baharın üçte birini de yedik. Hayat son sürat, ağaçlarda patlayan çiçeklerden oh ettiniz ettiniz yoksa ancak seneye! Michael Ende -Momo, mutlaka okuyun, özelliklede zamanın yaratıldığı kısmı :)''

Ben de silmemiştim mesajı, saklamıştım. Yolum bir kitapçıya düşer düşmez de hemen yazarın adına bakıp aldım. Okumaya başladım. Azar azar, sindire sindire ancak iki hafta önce bitirebildim. Aslında ele bir alışta bitirilecek kadar rahat okunan bir kitap. Yani sabah başlayıp, akşam bitirmek ya da yola çıkarken çantanıza atıvermek ve yolda bitirivermek işten bile değil. Ama benim gibi, geri dönerek, bir daha bir daha okuyarak, küçümene anlatılacak ne çıkartabilirim diye bakarak okursanız, uzunca bir zaman elinize alamazsanız, 10 kitabı aynı anda okumaya kalkarsanız, yani zamanı hırsızlara kaptırırsanız, iş uzuyor!

İlk sayfasında şu yazıyor, Michael Ende, Momo, ya da zaman hırsızlarının ve çalınmış zamanı insanlara geri getiren çocuğun tuhaf öyküsü.

Sonradan farkettim ki, Evren de yazılarında ara ara Momo'dan bahseder, uzun süre Walden gölü Evren'in Almanya'da kenarından geçtiği bir göl müdür acaba diye düşünen ben, saf saf atlamışım Momo'yu da demek ki, taaa ki Aysun hanım uyandırana kadar! Bu aralar ''Kimyon'' kim onu arıyorum haberiniz ola!

Evren'in zaman hırsızlarına açtığı savaşa dair çok güzel yazıları var. Önce Momo'yu okumanızı, sonra da o yazılara bakmanızı öneririm.

Momo'dan birkaç satır sizlere, ara ara atlayarak alınmış...


******
Yalnızca Momo, Beppo’dan cevap alabilmek için uzun süre beklemesi gerektiğini bilir ve onun sözlerini rahatlıkla anlardı. Beppo’nun sorulara yalnış bir karşılık vermemek için bu kadar düşündüğünü bilirdi. Çünkü Beppo’ya göre dünyadaki bütün anlaşmazlıklar kasıtlı ya da kasıtsız, aceleye getirilerek söylenmiş birtakım yalan yanlış sözlerden kaynaklanıyordu.

**

Bir adım – bir nefes – bir süpürge. Bir adım – bir nefes – bir süpürge. Böyle sürüp giderdi. Arada bir durur ve önüne bakarak düşünürdü. Sonra tekrar bir adım – bir nefes – bir süpürge.

Böylece önünde kirli, arkasında tertemiz bir yol uzanırken yürümeye devam eder ve aklına binbir türlü düşünce gelirdi. Ama bunlar, rüyadaki renkler ya da anlatılması güç özel kokular gibi şekilsiz ve sözsüz düşüncelerdi.

**

‘Bak Momo’ derdi, ‘ne oluyor biliyor musun? Bazen önüme upuzun bir cadde çıkıyor. Öyle uzun ki, insan bunun sonu gelmez sanıyor.’

Beppo, bu kadarcık laftan sonra bile önüne bakarak bir süre susar, sonra devam ederdi: ‘O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çok acele ediyor insan. Her önüne baktığında, yolun hiç de kısalmamış olduğunu fark ediyorsun. Daha hızlı ve daha gayretli çalışıyorsun; sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde hâlâ upuzun bir şekilde seni bekliyor.’

Susup biraz daha düşündükten sonra, sürdürdü konuşmasını: 'İnsan caddenin tamamına bakıp hemen bir karara varmamalı. Her zaman adım adım ilerlemeli. Sürekli olarak bir adım sonrasını düşünmeli, bir adım, sonra derin bir nefes, sonra bir süpürge. İşte o zaman hayat zevkli olur. Önemli olan işini iyi yapmaktır. Öyle de olmalı.’

Uzun bir süre susup yeniden konuşmaya başladı:’Bir de bakarsın ki, adım adım bütün yolu bitirnişsin. Nasıl olduğunu anlamadan ve yorulmadan.’

Başını önüne eğip sözünü noktaladı:’Önemli olan da budur.’

******

Günlük yaşam içinde çok büyük bir sır vardır. Herkesin bunda bir payı bulunur ve herkes onu bilir, ama pek az kimse bu konuda kafa yorar. Çoğu kimse onu olduğu gibi benimser ve ona asla şaşırmaz. Bu büyük sır zamandır.

Onu ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır, ama bunlar hiçbir şey ifade etmez. Herkes çok iyi bilir ki, bazen bir saatlik bir süre insana ömür kadar uzun gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Zamanın bu garip kısalığı uzunluğu, o saat içinde yaşanan olaylara bağlıdır. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir ve yaşamın yeri yürektir.

******

Momo’nun yüzündeki değişiklik gözünden kaçmamıştı. Alaylı bir gülüşle, biten sigarasının ucundan yeni bir sigara yaktı.
‘Boşuna zahmet etme’ dedi. ‘Bizimle başa çıkamazsın!’

Momo diretti.

‘Seni hiç kimse sevmedi mi?’ diye fısıldayarak sordu.

Duman adam kıvrılıp büküldü, sanki içine çöktü. Sonra soğuk bir sesle şöyle dedi:’Açık konuşmalıyım ki, senin gibi birisine rastlamadım şimdiye kadar, hiç rastlamadım. Pek çok insan tanıdım. Senin gibiler çoğunlukta olsaydı, bizim Tasarruf Şirketi 'ni kapatmamız gerekirdi. Kendimiz de hiç olup giderdik, var olamazdık.’

Temsilci susup Momo’ya bakmaya başladı. Sanki kavrayamadığı ve karşı koyamadığı bir güçle savaşır gibiydi. Yüzünün kül rengi biraz daha soldu. Yeniden konuşmaya başladığında, engelleyemediği sözcükler kendiliğinden ağzından dökülüyor gibiydi. İçinde bulunduğu durumun verdiği korkuyla yüzü giderek daha çok buruşuyordu. Sonunda Momo onun gerçek sesini duydu. ‘ Bizi kimse tanımamalı’ diyordu ses uzaklardan yankılanırcasına. ‘Bizim varlığımızı kimse bilmemeli............'

Güncelleme:
Bu yazımın ardından Aysun hanım'dan bir e-posta geldi. Kitabı, kendisine öneren sayın Erol Yazgan ve Aykut Yazgan imiş ve Aykut bey şu notu düşmüş:
Berceste hanım alıntılardan en önemlisini unutmuş bence:
''.....ve civarda oturanların çocukları elden ayaktan arttırabildikleri ne varsa getirdiler Momo’ya..
kimi bir parça peynir, kimi, biraz kuru ekmek, kimi meyve...
ve akşam vakti çoluk çocuk eski amfitiyatroya doluşup bayağı bir şölen yaptılar, momo’nun gelişinin şerefine...
bu o kadar güzel, o kadar neşeli, o kadar şen bir şölendi ki, böylelerini ancak fakir insanlar kutlamasını bilirler.

** 
Haklısınız Erol bey. Bu satırlar özellikle günümüzde hepimizin aklının bir köşesine kazınmış olmalı. Ataları bu şekilde yardımlaşmayı ilke edinmiş bir ülkenin evlatları olarak unutmamalıyız. Ama bunu unutturan da zaman / zamansızlık kavramı değil mi?
 
Saygıyla...

14 yorum:

Benden Bizden dedi ki...

cok guzel ve dusundurucu.. okumak uygulamktan daha kolay tabi ki her zamanki gibi :)

hindiba dedi ki...

Hah hah ha! Beppo'da GTD'ci desene! :) Kitabi buraya getirememistim, bu alintilari okumak cok iyi geldi, sagol Dilek. Kimyona gelince, sorsaydin söylerdim :) Özel biri degil, icindeki sade yasamaya calisan cocugun adi o. Momo'nun bir arkadasi ;)

Nehire dedi ki...

Hayat nefes,yaşam bir yoldur.Nefes iki dudak arasındaki an kadar olduğuna göre,zaman kavramının nekadar kısa olduğu görülür.Önemli olan o kısalığın nicelik bakımından uzun geçmesi,değil midir?
Kitabı okuma listeme aldım,teşekkürler Berceste...

beste dedi ki...

Ne guzel sutcunuz var, hem mideyi hem beyni besliyor:) Bu pek cocuklar degil buyukler icin yazi olmus. Alintilar icin tesekkurler zen hikayeleri gibi...

Esin Bozdemir dedi ki...

Güzel bir tanıtımdı...kitaptan küçük alıntılarla ilgimi çeken konuların oluşu...kardı kıştı derken akıp giden hayata karşın, zamanın yaratıldığı kısımları iyi bilmek lazım:)notlarıma aldım...bakalım kısmet zamanı kovalayınca alacağım kitabı da:)

ayçobanı dedi ki...

Ilahi Dilek, cok hosuma gitti senin su Walden golu :)) Sen gel buralara biz buluruz sana Walden golu ama :)) Cok guzel oldu bu onerin, eminim yazindan sonra okumak isteyenler olacaktir.

ayseyaman dedi ki...

off moralim bozuldu simdi...
ben 1 tane kitap okumuyorum millet 10 tanesini birden okuyor...
imrendim sana...
sayfanin sag tarafindaki kucumenler ile ilgili linkleri de ayrica bir gun gelip inceleyecegim...:)

Berceste dedi ki...

Aynen Benden Bizden :)

Evren açık konuş, şifreli konuşma bak çözemiyorum sonra :) Sen iste ben sana yollayayım Evren! Özel birisi o, senin gibi... Bu arada latife ettim ama Walden gölü uzun sürdü de Kimyonu daha çabuk çözdüm :P

Ne güzel betimlemeler Nehire. Teşekkürler...

Herkese örnek kişilik Aysun hanım. Hem mütevazi, hem başarılı, asla insanları kırmayan, insan gibi insan. Bu işine yansıdığı için bizler de çok şanslıyız. Neden çocuklar için etiketini taşıdığını anlaman için verdiğim linklere bakmanı öneririm Beste. Yorumun için ben teşekkür ederim.

Zamanı dilediğince yaşaman dileği ile Esmir. Zamanın yaratıldığı kısımdan söz ettiğine göre bence kitabı okumuşsun ne dersin ;-) Sevgiler...

Kesin küçümen ile gelip Evren ve senin önderliğinde turlar yapmamız lazım Walden gölü kıyısında Ayça :) Bazen sözel, bazen görsel. Ama sizinle, sizin sıcacık kalplerinizle. Sincaptan, sizlerden öğreneceği çok şey var bizim küçümenin.

Ayşeciğim o bir kitap ne kadar sürede bitmiş bir de onu hesapla istersen imrenmeden önce :) O linkler için sanırım daha 1 seneniz var :P Ama sen her zaman gel, kapımız sonuna dek açık sevgiler...

Meyvelitepe dedi ki...

Sevdim sizin zarif sütçünüzü Dilek, ne hoş bir düşünce.

Zaman pek çoğumuzun aklını kurcalıyor sanırım. Benim de, kendimce, zamanla ilgili garip teorilerim var, bakalım fizikçiler "zamanla" beni haklı çıkaracak mı? Evren'in yazısı üzerine almıştım M.Ende'nin kitaplarını, kışı bekliyor bir kısmı, o da aksi gibi bu sene gelemedi gitti:)

Berceste dedi ki...

Gerçekten zarif ve düşünceli bir hanım Aysun hanım Meyvelitepe. Yüzyüze tanımış olmaktan mutluluk duyduğum bir insan. İşine titizliği de keza aynı şekilde.
Sizin düşünceleriniz benim için hep önemli olmuştur ve hep haklı çıktığınızı görüyorum. O yüzden haklı çıkacağınızı düşünüyorum. Evren de benim için çok çok önemli bir insan, dost, kocaman bir yüreği olan, dünya tatlısı bir insan. Ondan çok şey öğrendim. Sırada Evren'den öğrendiğim kitaplar var. Bugün kış gelmeye başladı gibi, ne dersiniz? ;-)

Tijen dedi ki...

Anlaşılan bizim eve de bir Momo lazım. Aranalım, taranalım, bulup okuyalım o zaman ve zaman hırsızlarına savaç açalım!

Bocuruk dedi ki...

Üzerinde çok düşündüğüm ama bir türlü sesli ifade edemediğim bir konu zaman. Sayende böyle güzel bir kitaptan haberim oldu. Hemen alacağım. Okuma zamanına gelince ben de aynen senin gibiyim. Birden fazla kitap elimde, dolayısiyle bitmeleri uzun sürüyor.
Sevgilerimle...

Papatya dedi ki...

Çok güzelmiş. Türkiyeye gidince alayım. Ama ben de senin gibi durur durur bir daha okurum. Artık 6 ayda biter 2 ileri 1 geri :)
Öptüm

Berceste dedi ki...

Haklısın Tijen'im. Okudun mu kitabı? Epeyce olmuş, ben cevap yazamamışım :(

O birden fazla kitabı aynı anda okumak çok fena bir alışkanlık Böcürük. Ama bazı kitapları sindire sindire okurken, diğerlerine dalabiliyor işte insan :( Okudun mu Momo'yu?

İngilizcesi de olsa gerek Papatya, hatta belki Yunancası da vardır. Alıp okuyabildin mi? Ben yorum yazmayı ihmal etmişim :( Sevgiler...