(Fotoğraf sisli bir İngiltere sabahında, Cambridge - Londra treninden)
Bilinçli ya da bilinçsiz, günden güne dünyadaki kaynaklarımızı tüketiyoruz. Yarınlarımızdan ödünç aldığımız dünyayı, onlara nasıl teslim edeceğimizin yönünü de ancak bizler, kişisel tercihlerimizle belirleyebiliriz. Karaya vurmuş deniz yıldızlarının içerisinden bir tanesinin bile hayatını değiştirebiliyorsak, bu yarına bırakacağımız mirasımız olur. Hani bir elin nesi var misali, tek elle ses çıkartırken, bunu iki yapmak, sonra çıkan sesin güzelliği ile o iki ele yeni eller katmak da bizim elimizde.
Küresel ısınmadan, onun getirdiklerinden haberdarız. Son günlerde hava epey soğusa da, en bunaltıcı, en nemli yazı yaşadık yakın zamana bakarsak.
Bilim adamları, iklim uzmanları, ölçüp, biçip bir tespit yapmışlar ve demişler ki, güvenli limitlerde karbondioksit gazının atmosferik konsantrasyonu en fazla 350ppm(parts per million) olmalı, bunu aşmamalı. Sonra bakmışlar ki, bu limiti aşalı epey olmuş ve konsantrasyon 392'ye dayanmış.
Bunu aşağıya çekmek, çekebilmek için bütün dünya gayret göstermeli demiş 350.org ve dünyaya sesimizi hepbirlikte duyurabilmek için de 10.10.2010 tarihinde gösterin kendinizi demiş.
Bütün dünyada okullar, sivil toplum kuruluşları, bireyler, ellerinden geldiğince toplumu bilinçlendirmeye ve dikkat çekecek organizasyonlar düzenlemeye talip o gün için. Yeşil defilelerden, yerleştirilecek güneş enerjisi panellerine, açılışı yapılacak yel değirmenlerine, dikilecek ağaçlara kadar tam tekmil o günü bekliyor dünya.
Karınca kararınca Fikir Sahibi Damaklar da buradayız ve ''Yemiyorsak Sebebi Var!'' demiş o gün için.
3 yorum:
Harika! Ben de yazacaktim bugunle ilgili. Gercekten herbirimizin tek tek ve birlikte birseyler yapmamiz gerekiyor. Bir de 10 sehirde bisiklet eylemi olacakmis o gun :)
Bu arada GDO ile ilgili bugun Healthy Child Healthy World'de bir yazi okudum, hangi gidanin GDO'lu oldugunu bilmenin cok zor oldugunu soyluyordu, organik gidalarda bile olabiliyormus. GM labeling zorunlulugu getirilmesinden bahsediyordu. Gercekten de bunu bilmeye hakkimiz olmali.
Yazinin linki:
http://healthychild.org/blog/comments/genetically_modified_foods_in_supermarkets_how_many/?utm_source=feedburner&utm_medium=feed&utm_campaign=Feed:+checblog+Healthy+Child+Healthy+World+Blog
Yaz hem de mutlaka yaz Evren! Önemli çünkü. Geçen sene bir GDO furyası esti, ardından hemen unutuldu. Ben bu unutma işini anlamıyorum. Deprem gibi, siyasal bir sürü yaşanan saçma sapan ama asla unutulmaması gereken olaylar gibi halkım bunu da rafa kaldırdı. Oysa her saniye üzerine basa basa birşeyler yapılmalı! Diğer yandan tek kalemiz organik kalmıştı, onu da kaybedersek ne yapacağız bilmem! Ne tohum kaldı sandıkta, ne toprak kaldı kirlenmedik. Pamuğu bitirdik! Tekstil ülkesi idik, her markayı hazır alır olduk, üretimi durdurduk. Bunu sineye çektik ama yerel tadları hele yurtdışında iken özleyip özleyip gelince bulamamak çok büyük kabus! Bu konu herşeyden ama herşeyden daha önemli. Unutmayalım ve unutturmayalım!(Link için teşekkürler)
Fotografi sevdim :)
Karbondioksit gaziyla ilgili olarak ben de Lovelock'tan su bilgileri alintilayayim: Denizlerdeki alglerin zarar görmesi ve Grönland buzullarının geri dönülmez şekilde erimeye başlaması için sınır nokta (treshold point), atmosferde karbondioksit miktarının 500ppm' e erişmesi. Bu noktadan sonra karbondioksit seviyesi ve dolayısıyla ısı tekrar düşse bile, Grönland erimeye devam edecek. Bilimsel tahminlere göre 500 ppm'e önümüzdeki 40 yıl içinde ulaşacağız. Buzul döneminde atmosferdeki karbondioksit miktarı 180 ppm idi. Buzul çağından sonra endüstri devrimine kadar 280 ppm civarında kaldı. Şu anda insan eliyle 380 ppm seviyesine çıkmış durumda.
Hepimize kolay gelsin.
Yorum Gönder