12 Şubat 2008

Kırkyama, Yamalı Bohça, Kırkpare, Patchwork

Adına ne demek isterseniz... Kırkyama, yamalı bohça, kırkpare, patchwork... Dünyanın heryerinde yapılmakta. Rengarenk, çeşit çeşit, model model. Tümüyle dikenin hayal gücü ile şekillenen, modellenen bir çeşit sanat eseri bence. Tarihçesi için somut bir yazı bulamadım. İpek yolu üzerindeki ülkeler ve Orta Asya deniyor kaynaklarda. Ama Avrupalı kaynaklar bunu da söylemiyor. Doğrudan pahallı kumaşların Hindistan'dan gelmeye başlaması ile tek bir kırıntısının bile ziyan edilmemesi için, hanımların elinde şekillenen bir çeşit dikim tekniği olarak tanımlanıyor.

Benim kırkyama ile tanışma hikayem ise çok eski. Çocukluğumdan. Bir zamanlar terzilik yapmış babaannemin, evdeki her tür kumaş artığına kıyamayıp, saklamasından ve değerlendirmesinden dolayı, onunla geçirdiğim zamanlardan. O, eline geçen her bir artan parçayı büyüklüklerine göre tasnifler, bohçalara sarıp kenara koyardı. Diktiği işler bitince de sıra bu parçalara gelirdi. Özenle onları keser, teğeller, makinada dikerdi. Herbirinin arkasına bir de mermerşahiden astar yapardı. Genelde el bezi olmaları için hazırlardı onları. Sonra da sevdiklerine hediye ederdi. Biz zamanında bu kadarcık kumaşı bulamazdık. Savaş yıllarında doğduk, büyüdük derdi. Gerçekten de 1.Dünya savaşı sıraları doğmuş, adı bile zafer kazanalım mantığı ile asker babası tarafından seçilmişti. Punto amca'nın konuk yazarının yazısında olduğu gibi, işgali İstanbul'da görmüş, gelen askerlerden çocuk aklı ile çok korkmuştu. Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte adamlardı diye takılır, sonra güldürür, gülerdi ama o yıllar hep ağladık derdi. Allah o günleri göstermesin, Atatürk huzur içinde uyusun diye dua ederdi.

Ben de, o babaannenin torunu olarak, yanında bebeklerime elbiseler diktim, örgüler ördüm. İlk işim de iğne ardı bir ayıcık idi. Kahverengi iplikle patiska kumaş üzerine işlemiştim. Deseni babaannemle transfer etmiştik. Onun model kitaplarından bizzat ben seçmiştim. O günden bu güne çok zaman geçti ama benim merakım geçmedi. Büyüp, buralara gelip evde can sıkıntısından kurslara başlayınca, ilk olarak geçen sene gene U3A bünyesinde kırkyama kursuna yazılayım dedim. Dedim demesine de öğreten hanım, gayet bilgili ve becerikli olmasına rağmen, daha önce liselerde öğretmenlik yapmasından mı kaynaklanıyordur nedir, herkese küçücük çocuk muamelesi yapıyor, bağırıyor, çağırıyordu ki, buradaki okullarda bile buna pek müsade edilmez. Onun dışında dikiş makinam yok diye beni kabul etmedi zaten. ''Al makinanı gel'' dedi. Ben de makina alsam da, senin dersin pek bana göre değil dedim içimden ve bir daha da kursuna gitmedim. Yaşlı tonton nakış grubumla devam ettim derslere. Bu seneki kursların kitapçığında bir baktım, geleneksel İngiliz Patchwork'ü var kurslar arasında. Makina da gerektirmiyormuş. Hemen kaydoldum. Ama işe başlayınca, gidemez oldum bu sefer. İşi bırakınca ilk iş koştura koştura bu kursa gittim. Çok tatlı bir hanım(O da emekli öğretmenmiş) kurs hocamız oldu ve dersleri evinden veriyor. Her çarşamba ona gitmek büyük bir zevk oldu. Hem katılanlar çok tatlı, hem de hocamız. Böylece hem öğreniyor, hem eğleniyoruz. Hanım hanıma muhabbet ediyoruz.

Kartondan üçgen kalıplarla başladık ilk dersimize. Ben onlardan altıgen oluşturdum. Sonra da Ann(hocamız) ile evirdik, çevirdik bu kırmızılı yastıktaki şekli elde ettik. Ben de onu evde kılıfı küçük gelen kuş tüyü yastığa kılıf yaptım. Tümüyle elde dikildi. Bir tek noktasına bile makina değmedi! Acemilikten ötürü oluşan kayma hataları da nakışla kamufle edilmeye çalışıldı.


İngiliz usulu kırkyama yapmanın tekniği şöyleymiş:

Önce hangi şekli yapacağınızı belirliyorsunuz. Şekli milimetrik kağıt üzerine çizip, düzgünce orjinal şekilden biraz büyük olacak şekilde kesiyorsunuz. Bu sizin kağıt kalıbınız olacak. Onu sert mukavim bir karton üzerine yapıştırıp, maket bıçağı ile çok düzgün bir şekilde(metal cetvel yardımıyla) kesiyorsunuz. Hazırladığınız kağıt kalıbının kenarlarından yarımşar santimetre büyük olmak üzere, kumaş kalıbınızı daha yumuşak bir kartondan hazırlıyorsunuz.(Fotoğrafta sarı renkle görülen 'kumaş', üstte görülen de 'kağıt' kalıbı)

Kumaşlarınızı, iplik düzüne dikkat ederek kalıbınızla kesiyorsunuz. Elinizde bulunan kartonlardan(iğnenin kolayca batıyor olması karton sertliği için kriteriniz olsun) kalıplarınızı kaç tane gerekecekse düzgünce kesip hazırlıyorsunuz. Ben o sıralar bolca tükettiğim çikolataların kutularını kırptım. Kullanacağınız kartonların aynı kalınlıkta olması çok önemli, yoksa şekiller düzgün birleşmez.

Kumaşları kartona teğelliyorsunuz. Oluşturacağınız şekle göre kenarlarından çırpma dikişi ile dikiyorsunuz. Dikişe kenarın birkaç santimetre içinden başlamak ve kenarın ucuna gidip geri dönmek çok önemli. Böylece iki kat sağlam dikmiş oluyorsunuz, yıllarca kullansanız da dikişlerin yıpranmasını önlüyorsunuz. Ann'in yalancısıyım!

Ben oluşturduğum şekli patiska üzerine aplike yapıp, kenarlarını nakışla süsledim. Elde dikilen makina dikişi tekniği ile de büyük parçaları birleştirdim. Dün gece tümüyle bitti. Şimdi sırada yukarıdaki yeşilli morlu olan parça var. Onun kenarlarına ne yapacağımı bilemedim. Bakalım, yarın gidince neler keşfedeceğiz. Öneri çizimleriniz olursa ona da açığım.

Bir de sırada Crazy Patchwork tekniği ile yapılacak olan bu iş var. Onda da Ann teğelleyeceksin ve nakışla tutturacaksın dedi. Benim planımda gene yastık var ama yastık yaparsam teğel ve nakış işi tutmaz. Makina ile mi dikmeli(İstanbul'a gidince) yoksa yastık yapmamalı mı bilemedim. Ayşem: ''Sen bir başla nasıl deli işi o görürsün.'' demişti crazy patchwork için. Ona hak verdim, duyurulur.

Yarına elimde bir de Red Work var. Onunla da birşeyler yapmayı planlamam lazım. Önerilerinizi bekliyorum.

20 yorum:

Hulya dedi ki...

ne demeli sana,allerine saglik,masallah!

Burçin'in Denemeleri dedi ki...

Çok güzeeeeeeellll.
Dilekciğim sabrından dolayı seni çok çok tebrik ediyorum. Bayıldım ben kırmızı yastığa. Hepsi elde dikildi deyince inanamadım evirdim çevirdim tekrar baktım. İşçilik şahane doğrusu.
Ellerine sağlık.

Admin dedi ki...

SEVGILI DILEK MERHABA,
ONCELIKLE KUTLARIM, KIRKYAMA COK GUZEL BITMIS.
ALETLERIN TAMAMINA 150 CAN.DOLARI GIBI BIR SEY ODEDIM. KESME TABLASI KUCUK BOY 25 DOLAR, CETVELLERIN HER BIRI 20 DOLAR, ROTARY CUTTER 25 DOLAR DIYE AKLIMDA KALDI, BRIT YAPMAYA YARAYAN KUCUK ALETLERIN BIR TANESI 5 DOLAR CIVARIYDI.
SEVGILER...

Çileksuyu Sibel dedi ki...

eline saglik dilekcim,cok guzel olmus...benim de babaannem halamlara ceyiz dikerdi,halamlar da kursa gitmisti sonralari..kucuk halamda senin gibi patchwork meraki basladi,makinesiz,sirf elinde...digunlerde giydigi guzelim kumaslardan oyle guzel seyler yapti ki,kocaman parcalar,yatak ortuleri...Bakiyorum da sabir isi,gercekten el emegi goz nuru..ben yapabilirmiyim bilmiyorum,ama isterim belki sabrimi biraz daha egitebilirsem.yapsaydim hep yastik,bir dolu yastik yapmak istemistim bende.Bu arada,neden kucuk masaortusu yapmiyorsun ya da american servis...sevgiler..

Punto dedi ki...

Umarım bu güzel konu ve yazından sonra dostlar da kumaşlarını atmaz, biiktirir ve güzel yamalı desenler çıkarırlar.
Tüketimin alabildiğine özendirildiği günümüzde bu çalışmaların değeri çok büyük.

Sanem dedi ki...

Makınesiz zor olduğunu düşünürdüm ben bu işin. Bir örnek denemem olmuştu, elde makine dikişi yapmayı çok becerememiştim, belki bir bilenden yardım almalıydı. İstanbul'a giderken yanıma almalı bir kaç örnek, sana sormalı. Yastık çok güzel olmuş, keyiflidir değil mi yaptığın işin karşısına geçip iki dakika bakmak öyle...

Berceste dedi ki...

Teşekkürler Hülya.

Teşekkür ederim Burçin. Zevkle yaptığım için, renklerini sevdiğim için sabırlık bir durum olmadı. Yoksa acayip sabırsız bir insanımdır :) Hatalar epey var ama kamufle etmeye çalıştım!

Teşekkürler Dantelci :) Böyle demek hoşuma gidiyor. Sizde daha ucuz görünüyor malzemeler. Zaten bu işlerin piri Amerika ve Avusturalya olmuş durumda. Oradaki hanımların dikiş odalarına falan bayılıyorum! Senin yeni işlerini de sabırsızlıkla bekliyorum. Sevgiler...

Teşekkürler Sibel. Gidince halanın işlerinin bol bol fotoğrafını çek bence. Kim bilir ne güzel şeylerdir. Heves edersen yaparsın, hem de zevkle yaparsın bence. Ben de elde dikemem diyordum ama makina gibi diktim :) Şu anda yastık kılıfına ihtiyaç var zaten. İlk planda ondan yaparım, sonra iyi hatırlattın Amerikan servis olabilir ama lekelenirse ağlarım :)
Sevgiler...

Haklısınız Punto amca. Üstelik çok güzel şeyler yapılabiliyor. Perde üreten bir arkadaşımdan rica ettim, artan parçaları benim için biriktirecek. Türkiye'ye gidince ondan alacağım.

Sanem saklanmışsın yahu. Kim bu S dedim ben de! Hiç zor değil. Sen Türkiye'ye gidince haber et, aynı zamana denk gelirsek öğretirim ben sana. Bir iki bakmıyorum ben, durup durup karşısına geçip bakıyorum :) Ressamın tablosu misali :P

şebnem ercebeci dedi ki...

sevgili dilek babaannenin elbezilerini hatırlıyorum. Hala bohçalarda duruyor. Özenle saklanıyor. Özellikle de Türkçe olarak adının kırk yama olarak yaygınlaştırıması da en çok isteğimiz. Sanatla uğraşan eller asla dert görnmesin. Ellerine ve yüreğine sağlık

Pınarın Kulubesi dedi ki...

Ne gerek var, bu kadar tutumlu olmaya canım her parça kumaşı değerlendiricem diye:)Deli meli işi ama çok güzel işte... Bu sabrı ve emeği tebrik ediyorum.

Berceste dedi ki...

Bizde ne yazık ki bir tane bile yok biliyor musun Şebnem abla. Hep yapıp hediye etmiş :) Evdekiler de kullanılmış eskimiş. Hatıra ile saklayabileceğim bir tane bile kalmamış :( Sizler de Türk tarihini, dilini koruma adına çetin bir savaştasınız. Özellikle günümüz Türkiye'sinde oldukça önemli ve iyi şansa hepimizden çok ihtiyacınız var. Sevgiler...

Benimkiler ne yazık ki eski ya da artan kumaşlardan değil Pınar'cığım. Hatta buradan aldıklarıma servet ödemek zorunda kaldım. 1m kumaşın metresinin 12 ile 16 pound arasında değişiyor olduğunu söylesem!!! Allah'tan bir arkadaşım Türkiye'den kumaş getirmişti. Onun 4m kumaş, 5kg boncuk için ödediği para eşdeğerini ben buradan aldığım 1m kumaş için ödedim ve içime oturdu. Bundan sonra artan kumaşlarınızı benim için biriktirebilirsiniz :) Bir de bu deli işi olan değil. Deli işi olanı görsen sen de hak verirsin :) Çok teşekkür ederek seni ve Canpare'yi öpüyorum.

NuR dedi ki...

Sevgili Dilek, ellerine sağlık, çok hoş olmuş. Ben de iki gündür yaka güllerimin artan minik parçalarını bir araya getirip ekleme çabasındayım, yüksük de kullamadığımdan orta parmağım delindi valla. İğne girip girip çıkıyor, ama azmettim bitireceğim. Benim anneannem çok yapardı kırk yama, yatak örtüleri, koltuk örtüleri...bohçasını kucağına koyar, elde birleştirirdi. Canım, nur içinde yatsın
Sevgiyle kal

NAZLICA dedi ki...

Sevgili Berceste, kırkyama gerçekten bir değerlendirme işi. Çok kolay değil, ince ince dikişler, milimetrelik hesaplar önemli.Bende de birkaç parça var, devam etmek için zaman bulamıyorum. İstedikten sonra başarılamayacak şey yok, güzel olmuş. Crayz'ide merak ediyorum. Kolay gelsin canım.

Hanife dedi ki...

Cok seviyorum ben kirkyamayi. Ama dikiste o kadar beceriksizim ki sadece bakmakla yetinecegim galiba.
Gecenlerde aldigim pantolunun pacasini kivirma isi birl 1 saati asmisti. O kadar kotuyum yani..
Cahilligimi acikladiktan sonra sorumu sorayim Dilek'cigim.
Elinde dikiyorsun degil mi?
Hani belki ogrenmek falan icin denersem dedim:)
Harika olmus, ellerine saglik.

Unutmadan, fimolardan ne haber??

Hanife dedi ki...

Sorumu sordum, ama hizla okurken gozumden kacmis. Tamamen elde dikmissin. Kesinlikle tebrik derim Dilek'cigim. Cok begendim gercekten.

Berceste dedi ki...

Yüksükle benim de sorunum var Şennur. Ben de kullanamıyorum :( Ama kırkyama için icat edilen deriden üst kısmı açık yüksükler var. Yani o parmağa geçenlerden farklı ve özgürce parmağını oynatabileceğin türden. Bulabilirsem onlardan almak istiyorum. Şimdilik sadece internette gördüm. Bakıp çeşitlerini denemek istiyorum. Büyükanneler hep aynı imiş demek ki :) Ne güzel şimdi onları böyle yadetmek değil mi? Sevgiler...

Teşekkürler Nazlı. Ben de senin yaptıklarını merakla bekleyeceğim.

Yaparsın yaparsın Hanife. Senin elinden kaçmaz. İlk başta ben de uzun süredir yapmadığım için zorlandım ama sonra açılıyor insan :) Hani okuma yazmayı öğrenip kitap bitirmeye başlamak gibi. Pantalonun için ütü ile yapışan bantları önereceğim. Onlar epey iyi işe yarıyorlar. Benim sorunum da boyunu ayarlayacak kimsenin olmayışı. En son ben de üç defa kısaltıp, söküp yeniden yapmıştım! Kırkyamayı beğendiğine sevindim. Teşekkür ederim. Fimolara gelince. Tam bir hezimet oldu benim için. Sanırım hepsini yumuşak olanlarından almışım. O yüzden pek başarılı olamadım. Bir de kurutma sırasında fırınlamak gerekiyor ya, çıkan gazlar karsinojenmiş. O yüzden ev ortamında yapılmasını doğru bulmadım. Bir kenarda duruyorlar :(
Sevgiler...

B5 dedi ki...

Cok sevimli renkler. Ellerine saglik. Elde dikis icinse ayri bir tebrik.
Ben de daha uc dort gun once boyle bir yatak ortusu hediyemi iki sene sonra ilk defa kullandim. Pastel renklerde ayni senin minik cicekli kumasin gibi. Yalniz nasil yikanacagi konusunda fikrim pek yok. Kuru temizleyici herhalde degil mi?
Fransa'da yasayan bir arkadasim kapalicarsidan kumaslar alip evinde dikiyor. Yakinda Istanbul'a gidecegim. Su dikis isini bilsem yaptiginin aynisi yapmayi cok isterdim... Benim su anki tek kursum ayakparmaklarimi, dizlerimi morartmak :P

Adsız dedi ki...

yastik var ya! harika olmus! sen söylemesen, el emegi olduguna hayatta inanmazdim, tebrik ederim. nasilsin buarada :)

hindiba dedi ki...

Merhaba Dilek,
Ben de bir ara öğrenmeyi çok istemiştim. Fakat makina kısmı beni biraz düşündürmüştü. Şimdi yazını okuyup elde de yapılabileceğini öğrenince sanki yeniden heveslendim :))
Selamlar

Ferhanca dedi ki...

Ellerine sağlık.Yastığını gülegüle kullan çok güzel olmuş..sevgiler.

Berceste dedi ki...

Teşekkürler B5. Senin örtün hazırsa, kesin yıkanabiliyordur. Kuru temizleyicide de koca makinalara atıp yıkıyorlar. Gerçek kuru temizleme yapanı bulmak çok zor! Dikiş işi için İstanbul'da buluşuruz belki belli mi olur? ;-P El parmaklarını delme riskini unutma ama!

Teşekkürler Rahşan'ım.

Çok sevindim Evren. Umarım yakında başlarsın...

Teşekkürler Ferhan.