12 Ağustos 2007

La Ballerina

Çocukken baleye göndermişlerdi beni, hep parmak uçlarında yürüyorum diye... Ama bronşit olunca yarım kaldı! Hayatımda, büyük keyifle yaptığım şeylerden biri idi bale. Öğretmenim Dilek abla, yapmayın, başarılı bir çocuk, yarıda kesmeyin, konservatuara yollayın dese de, aile büyükleri sağlığı önemli, tozda toprakta çalışıyorlar, sonra da camlar açılınca hasta oluyor deyip bitirdi baleyi hayatımda. Toz toprak dedikleri de bir sınıf alt tarafı! İçimde bitti mi bale aşkı? Elbette bitmedi. Sevdim ve seveceğim daima. Amma velakin ailemin kararına da baştan üzülmüş olsam da, sonraları çok doğru buldum.

O zamanlarki doktoruma danışmışlardı zaten, kararı vermeden önce. O da: ''Ben kızlarımı yolladım ama sonradan bacakları devamlı çalışmaktan çok kas yaptı, eğer meslek olarak yapmayacaksa, bir hanım için hiç estetik değil, boşuna devam etmesin.'' demişti. Ben de çocuklarını baleye gönderenlere, göndermek isteyenlere doktoruma katıldığımı söyleyeceğim. Çocuğunuz kız ya da erkek olsun, meslek olarak daha küçük yaştan aklına koymuşsa destekleyip, güç verin ama meslek olarak seçmeyecekse, zevk için konservatuvara giden arkadaşlarımdan gördüm ki, sonradan çok kilo aldılar ve bacakları, vücutları aşırı kaslı oldu. Çünkü bale yaparken bütün vücut kasları iş başında!

Geçenlerde
Darcey Bussell'in kariyerine noktayı koyması anlatılıyordu televizyonda. Şimdiye kadar görülen en sempatik, en içten balerin tanımlaması yapılırken, modellik yaptığı fotoğraflar eşlik ediyordu anlatıma. Rol arkadaşları ne kadar cana yakın olduğunu anlatırken, o da kelebekler gibi iki yana uçuşuyordu.

Tam da o programı seyrettiğim sıralarda
Defne tutturdu Covent Garden'da La Ballerina'yı bulacağız diye!

''Yahu ne yapacağız La Ballerina'yı?''
''Gidip fotoğrafını çekeceğiz''
''Eeee çekip de ne olacak?"
"Fotoğrafını çekeceğiz işte kızım, çok konuşma!''
''Anladım da, çekince ne olacak, orada öyle oturan bir heykel işte! Ne özelliği var?''
''Çok konuşma, çakarım bak!''

Elimiz mahkum, çakarım tehdidi de var elbet, gittik, aradık, bulduk, çektik fotoğrafını. İşte yukarıdaki benim La Ballerina'm. Bu da
Defne'nin La Ballerina'sı. Fotoğraf çekmeyi seven herkes bir uğrayıp ölümsüzleştirmiş kendisini, biz de aralarına katıldık. Covent Garden'a yolunuz düşerse, sizi orada beklediğinden eminim. Ama etrafına oturan insanları kovalaması biraz zor oluyor! Bizim de boyumuz bir karış uzamış mı bir bakın bakalım. Hikayesini, neden oraya yerleştirildiğini, kimin anısını ifade ettiğini bir sorup soruşturayım dedim ama ne yazık ki bulamadım. Bulan, bilen varsa bekler, biz de öğrenmeyi isteriz.

İlave: Az önce televizyonda Billy Elliot'ı seyrettim. Daha önce İrlanda'lı bir arkadaşım, müzikaline gitmem için tavsiye etmişti. Aklımdaydı, bu akşam güzel denk geldi. Yazım ile tam örtüştüğünü düşündüğüm için, seyretmeyenlere kesinlikle tavsiye ederim. Yer Durham, zaman grevlerin başını alıp gittiği dönem. Çalışan kesimi temsil eden Billy'nin babası, oğlunu aile büyükleri gibi boksör olması için kursa gönderir. Zorlu dönemde de kendisini savunmasına yardımcı olacaktır. Babasından kalma eldivenleri oğluna verir. Aynı salonda bale dersleri de başlayınca, tesadüfen izlemek zorunda kalan Billy'i gören öğretmen bir şekilde onu da dahil eder. Boks dersleri, bale derslerine dönüşür ve alışılmışın dışında, bulundukları yerde, ilk defa bir erkek bale kursuna gider. Zaten müzikle arası iyi olan Billy kendisini dans ile ifade etmenin yolunu bulur. Sonrası mı? Seyredin ve görün!

15 yorum:

acupofcaffein dedi ki...

Nehaber...
Keşke balerinin arkasında kırmızı telefon kulübeleri yerine keman çalan bir adam olsaydı...:-)

bende çocukken gitmiştim. İnanmayacaksın ama benim hocamın ismide dilekti...:-)

Berceste dedi ki...

İnanırım Arzu :) Bir İpek, bir de sen bilmediğim ikiz kardeşim falan mısınız diye düşünüyorum ara ara :) Eh aynı çevrelerde büyümüş olduğumuzdan belki de aynı Dilek abladır!

Pınarın Kulubesi dedi ki...

Ay o zaman baleyi bırakan profosyoneller için de bir dert o yaştan sonra napacaklar, her gün egzersiz sanırım deforme olmamak için,
bu seneye kadar hiç baleye gitmemiş ben, peşpeşe 2 kez gittim, hayranlıktan başka birşey değil tabi. Üflesen uçuyorlar sanki. Bedenin terbiyesi işte...
Bu heykel balerinimiz de pek zarif tabiatına uygun olarak...

Adsız dedi ki...

Bercesteciğimm, yazını okurken benimde aklıma billy elliot geldi ve sonra zaten sen bahsetmişsin bile...:)
ne kadar zarif ve ince bir sanat dalıdır bale...

güzel bir hafta diliyorum, sevgiler;)

renklipamuklar dedi ki...

Demek her küçük kızın hayalinde balerin olmak varmış...
Belki de bizlere cazip gelen o küçük, pembe prensesvari kostümüydü.
Dün gibi hatırlarım masaların üzerine çıkıp konu, komşu, akrabaya usta balerin edasıyla figürler sergilemeye çalışıp, alkış beklediğim günleri...

Ben de Billy Elliot'ı birkaç sene evvel ağlaya ağlaya seyretmiştim. Pek güzel bir filmdi.

loungetime dedi ki...

Tamam heykel çok güzel ama ben en çok o kırmızı telefon kulubeleini beğeniyorum. Eski İngiltere dönemi gibi oluyor.

Kaslanma ile ilgili verdiğin bilgi için teşekkürler. Ben zaman zaman Sude ' yi vermeyi düşünüyor sonra ileride yapmıyacağı bir meslek diyerek gereksiz yatırım olarak görüp daha mantıklı düşünmeli ve neyi istiyorsa o yönde harcama yapmalıyım diyorum. Demek ki doğru bir sonuca varıyorum.

müzi dedi ki...

Kucuktuk, ilkokul caglarinda, okul sonrasi sokaklarda oynayan cocuklardandik. bir donem mahalle arkadaslarimizdan biri Talar diye bir kizdi (sonra tasindilar). Talar baleye gidiyordu ve bize de sokakta bale ogretiyordu. Bir keresinde calismis calismis ve bir bale gosterisi yapmistik tum mahalle sakinlerine. Bu arada gosteri icin bir de bilet satmistik. Kisacasi, formal bir bale egitimim yok ama bale gosterisine cikmisligim vardir :)

sevgiler

Daphne dedi ki...

muhahahaha!
bir konusma bu kadar birebir aktarilmaz ama, ayip :P

B5 dedi ki...

X Bercestecim :)
Ben de bale ile ilgili yazacaktim tembellikten kactir kaldi. Her cumartesi dersim var, diger danslarin yaninda. Rus, Alman ve Fransiz hocalarim var. Hepsi bir alem... Profesyonel degilim, zayif da degilim, ama balenin bir iskence oldugunda hemfikirim. Canim yandigi bile oluyor(!).Cok cok sevmek lazim. Bacaklarimdan da simdilik cook memnunum. Yurutsunler de :). Yalniz kucukken gidilenler pek ciddi olmuyor zaten. Sadece biraz disiplin ve dik durmayi (ayrica kondisyon, stabilite vs) ogretiyor. Geride kalanlar cok azdir. Ben baleye gondermede sorun gormuyorum minikleri. Hepsi kas yapip salmaz merak etme :))))) Her bunye farkli. Diger sporlarda da bunu yapabilir. O doktor kisisel fikrini söylemis bence. Ben de kucukken kaslari sarkiklari hayal ederdim. Pek gormedim boylelerini de, profesyoneller zaten hep devam ediyor. Digerleri de kendi vucut formlarina donuyor (cogu anneleri gibi).

Meslek olarak sececekler cok pek seyrek cikar sonunda. Zaten onun icin özel beden, istek,hirs, yetenek ve sans istiyor biraz da...

Cektigin heykel-in cok hos bu arada :)

Adsız dedi ki...

Berceste Bacı,ben bnım Elıf kızı
balecı olmasını ıstıyom.yassı 6dır.
Burda bale hocası varmı acaba,sız
blıyonuzmu?adrez:Erzurum-oltu ılce.
saygıle,Hamza Yerlıtas

Esra dedi ki...

Ben de Dilek Hanimla bale yapanlardanim. Ondan once de Madam Olga ile calismistim. Ama aynen senin gibi cesitli nedenlerden zamanla biraktim. Hep aklimda ve gonlumde kalmistir. Simdi seyrederek o hevesimi geciriyorum. Sanirim kucuk kizimi da zamani gelince baleye vericem. :-)))
Sevgiler
Esra

Berceste dedi ki...

O üflesen uçma kısmı pek kolay değil işte Pınar :) Onun için ömür harcanıyor! Zerafeti yeter ama değil mi? :)

Zeynepciğim sen bilip, bulursun zaten güzeli bak bulmuşsun hemen Billy Elliot'u :) Katılıyorum bale için söylediklerine. Senin de günlerin güzel geçsin.

Mış... :) Küçük kızın biri şu anda kazık kadar olduğundan hayal bile edemiyor artık :) Ben de tütü giymek hevesinde idim ama bizi sadece mayo ile çalıştırdılar :) Ne puant giyebildik, ne de tütü! Filme ağlama konusunda haklısın. Bir de baba ve kayıp anne unsuru var ya filmde, ben o kısımda zırladım :( Babamın acısı hala yüreğimde, bu sene eylülde 2 sene olacak ve çooook özledim çok!

Kırmızı telefon kulübeleri ve posta kutuları klasik :)İçleri tuvalet olarak kullanılmadıysa güzel, ama içine girip, o koku ile dışarı fırlamak da var ucunda, aklında olsun! Modernize etmeye çalışsalar da vazgeçemiyorlar. Eh bir de otobüsler var elbet :P Keşke PTT yazan sarı telefon kulübelerini saklayabilseydik biz de! Bızdıkların geleceği için de iyi araştırma yapmalı ve sürekliliği olan bir konuya odaklanmalı bence de!

Ne kadar güzel bir anı bu, paylaştığın için teşekkürler Müzi.

Yalansa yalan de Defneciğim :) Kaçak yolcuya iyi bak, bavul falan kaldırmaya da kalkma!

B5'ciğim, senin bale ile ilgili yazını da sabırla bekleyeceğim. Bir profesyonelin gözünden detayları bilmek isterim. Fotokritik'te bale yapan birisinin puantları çıkarttıktan sonra ayağındaki yaraları gördüm de... Çok sevmeden çekilmez diye geçti içimden. Annenin vücuduna benzeme konusunda sana katılıyorum. Ben de anneme döndüm :) Ama uzun yıllar baleye gidip bırakan bir arkadaşım çok feci halde kilo aldı ve kızın resmen şekli bozuldu :( Heykel için teşekkürler, orjinali güzel :P

Sevgili isimsiz, kim olduğunu bilmiyorum ama şaka yapmayı seven bir okurum olduğundan eminim :) Zira senin yorum yazdığın zamanki siteye girişlerde hiç Erzurum yok!!! Kendini zorlayarak dilini ve yazını değiştirdiğini düşünüyorum, gerek yok böyle zorlamalara, başkalarının isimlerini kullanmaya. Eminim arama motorlarından birisine danışırsan, benim sitemi bulduğun gibi, sorunun cevabına da ulaşırsın!

Bu Dilek abla aynı Dilek abla mı çok merak ettim şimdi ben, Esra:) Baleye başlayanın yüreğinde bir yerlerde hep kalıyor değil mi? Bızdık hanım bakalım neler yapacak? Sevgiler...

Adsız dedi ki...

Cok hos bir fotograf olmus bence eline saglik :) Covent Gardeni ve sokak gosterilerini cok ozlemisim bende, Billy Elliotin da sonunda cok etkilenmistim guzel filmdir ya :)

Esra dedi ki...

Kesin ayni Dilek Hanimdir. Sisli'deydi yeri. Dilek Onur sanirim tam ismi, kizi da bale ogretmeniydi. Simdi kizi yonetiyormus zaten. Websitesi:
http://www.dilekbale.com/

Kesin ayni kisidir.
Sevgiler
Esra

Berceste dedi ki...

Maalesef aynı değil Esra :( Verdiğin adresteki bilgilere baktım, bizim Dilek hanım gittiğimiz yıllarda aynı zamanda öğrenci idi, senin verdiğin adresteki hanım ise o dönemde bale okulunu açmış görünüyor.
Bale öğrenmek, hatta pilates yapmak isteyen birisi olursa, senin tecrübe ettiğin ve onayladığın bir yere gitmiş olur ama :) Sevgiler...