Bazı arkadaşlarımız soruyor, nereden biliyorsun şehirle ilgili olayları diye, öncelikle gördüğüm şeyleri nedir diye araştırıyorum, sorup soruşturuyorum, şehir ile ilgili kitapçıkları okuyorum ve bu sene de U3A bünyesinde Cambridge Tarihi kursuna gittim, şehir rehberlerinden biri olan David'den bilinmeyen yönleri ile şehri tanıyarak, kısa notlar almış oldum.
Gelelim Gonville and Caius College'e... Burası Cambridge'de geç keşfettiğim kolejlerden biri. Daha bu kış, arkadaşımla dolaşırken kapısında ''Ziyaretçilere Açıktır'' yazısını görüp içine girebildiğimiz, ama günlük hayatta hergün kolej olduğundan bile habersiz olarak önünden geçtiğimiz bir bina idi.
Cambridge'de her sokak ayrı bir hikaye, ayrı bir tarih parçası. Aslında her yeri dikkatle inceleyip, daha önce kimler yaşamış, neler olup bitmiş öğrenmek gerekiyor.
Bu kolej de 1348 yılında Edmund Gonville tarafından kurulmuş. Kütüphanesi, ibadethanesi(her kolej içinde bir de ibadethane bulunduruyor ve kolejin idarecisi aynı zamanda dini lideri kimliğini koruyor), yatakhaneleri ile uzun yıllar eğitime hizmet veriyor. 1557 yılında hem kolejin eski öğrencisi, hem de yöneticisi Dr John Caius tarafından kolej yeniden elden geçirilerek hizmete açılıyor. Dr John Caius'in esas soyadı Keys imiş, ancak uzun yıllar İtalya'da Padua'da kaldığı ve Latince olarak eğitimine devam ettiği için, soyadını da Latince olarak yazmaya başlamış ve ''Keys'' olmuş ''Caius''. Söylenişi farklı olması gerektiği halde, orjinal soyadına sadık kalınarak ''kiiyz'' şeklinde sabitleşmiş.
Kolejin binası, Senato Binası denilen, mezuniyet ve ödül törenlerinin yapıldığı binaya yakınlığı nedeniyle pek çok ilginç olaya da sahne olmuş.
Bu kısa girişten sonra, bu kolej hakkında daha sonraları yazılarımızı hazırlayacağımızı belirterek, gelelim söz verdiğim esas hikayeye...
8 Haziran 1958'de sabah saat 06:00'da sabah kuşları çimlerde solucan ararken(diye yazıyor kendi web sitesinde, benim kargalı olan deyiş aklıma geldi ya neyse, edebi kısmı bozmayalım!), çok ilginç bir manzara ile karşılaşılır...
85 feet yüksekliğindeki Senato Binası üzerinde, görenleri hayrete düşürecek bir manzara vardır! Üç polis, sabah kıyafetleri içindeki fotoğrafçı, bazı öğrenciler dili tutulmuş halde, çatıya bakıyorlarken siyah Austin Seven kamyonet, sabahın ilk ışıklarında çatıdan onları selamlıyordu...
Yıllar yılı, bu çatıda uyuma hikayelerini efsane olarak dinleyen, zorlu okul şartlarından bıkan, ama okurken de cezaların ağırlığı nedeniyle, herhangi bir eyleme kalkışamayan dört mühendislik öğrencisi, intikamlarını mezuniyet günü çatıya 800 kg ağırlığındaki, bu siyah kuşu kondurarak alıyor, mezuniyetin zaferini kutluyordu.
Cambridge'de saatler ilerledikçe, bu olay duyulur, ülkenin dört bir yanından gazeteciler gelir, fotoğtaflar çekilir, BBC yayım yapar, haber sırf ülkede değil, dünyada yankılar uyandırmaya başlar. Failleri aranır, aranır, aranır... Civardaki binaların çatıları olayı izlemek isteyen basın mensuplarınca işgale uğrar. Ama sırrı bir türlü çözülemez. Yıllar sonra kolejin resmi web sitesinden eylemi gerçekleştiren öğrenciler kendileri neler olup, bittiğini yazarlar...
Nasıl çıkarttıklarının hikayesi uzun ve ilginç, okumak isteyenlere, kolejin resmi web sitesi önerilir.
Kolejin bir başka özelliği de, kule şeklindeki mimari yapının en üst katında yer alan odadan, senato binasına atlayan öğrencileri ile ünlenmesi. Gene, bu çatılarda yatma olayına tepki olarak, bazı öğrenciler, bu bahsedilen yerdeki odadan, senato çatısına atlayış yaparlarmış. O devirlerde asfalt olmadığından, yerler dinmeksizin yağan yağmur nedeniyle vıcık vıcık çamur olduğundan, düşen öğrencilerden hiç ölen olmamış. Vücudunda çeşitli yerlerinin kemikleri kırılanlar olmuş, bir kişi de tümüyle felç olmuş, ama ilginçtir ki hiç ölen olmamış. Kolej sonunda odayı kalması için verdiği öğrencilerden özel anlaşma imzalamasını istemek zorunda kalmış. Oradan karşı binaya atlamayacağına, atlayanlara yataklık etmeyeceğine, eğer böyle bir eylemde bulunursa, kolejden atılmayı kabul edeceğine dair zorlu bir anlaşma imzalayan öğrenci, o odada kalabiliyormuş. Ayrıca yetkililer, bir de demir çubuğu önlem diye pencere önüne yerleştirivermiş.
Dünyanın en zeki öğrencilerinin geldiği bu üniversitede, bir şekilde uyutularak, onların atlamalarına engel olamayacağımı bildiğimden, asla o odada kalmak istemezdim herhalde!
Bir yasak, o yasağa tepki ve yaşanan olaylar böyle... Ne diyelim, akıllıca, mantıklıca, toplum yararınca konulacak kurallar dileyelim bizler de!
7 yorum:
Bu bari gostermistin bana galiba.
Yahu bar koyacaklarina, parmaklik yapsalarmis ya...Dunyanin en akilli ogrencileri burda okuyor da, yoneticiler pek akilli diil sanirim :P
Evet sen bisiklet fotoğrafı avında iken, ben çekeleyip göstermiştim :) Parmaklık estetik olmaz diye herhalde böylesini tercih etmişler! Öğrencilerin fırlamalıklarına yöneticilerin yetişemediği kesin!
Ben de bu haftasonu çıkıp araştırıyorum bakalım bizim eski binalarda varmı böyle bir hikaye,
Deli midir nedir diye yetkililer beni kovmazsa tabi,
kime ne soracağım o da var,
hangi web sitesinden yararlansam:)))
Bazen fazla akıl fayda getirmiyor sanırım. Alem bu öğrenciler, nasıl atlıyorlar oradan hayret.
Bu arada bugün birinin doğumgünü mü acaba??? ;)
Vardır Pınar, olmaz mı? Daha bile güzelleri vardır. Sen Süleymaniye taraflarına doğru uzan bak, orada Mimar Sinan'dan eserler ara ve kendisini bul hatta ;-)
İçiyorlar bol bol Selen :) Sonra dumanlı kafaya yapmadıkları kalmıyor :(
Sorunun cevabına gelince gaaaliba var öyle birşeyler, kimin acaba :P
Süleymaniye'ye gittim sene, Mimar Sinan'ın kendisini de bulup şaşırdım hatta:)
Hepppiiii Börtdeeeeeeeeyyyyyyyyy tuuuuuuu yuuuuuuuu:)))
Sene kısmında takıldım şimdi! Ne zaman gittin? Evet Mimar Sinan'ın türbesi orada. Ben de tesadüfen görüp şaşırmıştım. Esas orada üniversitenin botanik bahçesini öneririm ama ne yazık ki, haftaiçi açık :(
Çoook teşekkür ederim. Dün MSN'de isminin yanına ekleyip sürpriz yapmıştın zaten :)
Yorum Gönder