20 Ekim 2006

Hasat Bayramı

Birkaç hafta önce, kurslara yazıldım.Salıları Çevre üzerine, çarşambaları da nakış ile ilgili iki kursa gidiyorum. Sırf sizlere anlatabileyim diye bir de Cambridge tarihi kursuna yazılmıştım ama o ikinci dönem başlayacakmış ne yazık ki... Bizim nakış kursu merkezdeki kiliselerden birinde, toplantı odasında veriliyor ve bu hafta nakış kursundan çıkarken baktım görevli, araba araba yiyecek getiriyor... Neyin nesidir bu yiyecekler dedim. Adam uzaydan inmişim gibi şööööyle bir tepeden, tırnağa bana baktı. Fakir, yaşlı, yardıma muhtaçlar için dedi. Diyecektim bizde bunları pişirir de verirler, sizin gibi böyle kutu kutu konserve falan vermezler diye ama ses edemedim tabii. Teşekkür ederim açıklama için dedim, döndüm eve. Yolda da gelirken hep kiliselerin önünde hasat bayramı duaları ile ilgili yazılar gördüm. Sonra kafama takıldı. Eve dönünce interneti bir karıştırayım bakayım neyin nesi bu iş dedim.

İlk bulduğum web sitesini okurken tepkim şu oldu: Kim biz Türkiye'de laik değiliz falan diyorsa hata ediyor ! İyi ki de laik bir devlet kurmuş canım Atatürk'üm.

Bu ülkede krallara, kraliçelere tacını din görevlileri giydiriyor. Okullarda her hafta assembly denen dini içeriği de olan toplantılar yapılıyor, çocuklar hangi dinden olurlarsa olsunlar bu toplantılara katılıyorlar ve hristiyanlarla beraber dua ediyorlar, onların adetlerini uyguluyorlar. Christmas hazırlıkları, kutlamaları aylar öncesinden başlıyor. Haydi hepsini geçtim, okul dönemleri bile dini günlere göre adlandırılıyor !!! (Michaelmas, Lent, Easter) Bilahare onlar da ne demekmiş öğrendikçe yazarım. Ama düşünüyorum da bizde okul tatilleri Recep, Şaban, Ramazan şeklinde olsa neler olur :D

Gelelim "Hasat Festivali" ne demek kısmına....

İngilizce "Semptember" yani, eylül kelimesi Romalılar zamanında 7 anlamına gelen "septem" kelimesinden geliyormuş , çünkü onların takvimine göre 7. ay imiş eylül. Anglo Saxonlar ise "Gerst Monath" yani "Arpa Ayı" diye adlandırırlarmış. Çünkü arpadan en sevdikleri içeceği mayalarlarmış. Ayrıca hasadı da bu zamanlarda yaptıklarından hasat ayı derlermiş.

Romalılar, eylül ayının, ateş tanrısı Vulcan tarafından beslediğine, bakıldığına inanırlarmış. O yüzden de bu ayda volkanların patlaması falan beklenirmiş.

Ortaçağ İngiltere'sinde Hasat Bayramı, geleneksel olarak 24 eylülde başlarmış. Son ekinler biçilir, harman yapılır, "Kısrağı Çağırma" denilen törenler düzenlenirmiş. Her çiftçi, kendisinin en iyi orak kullanan olduğunu ispatlamaya çalışırmış. Bunun için de ekinini yan tarladaki çiftçiden önce biçmek zorundaymış. Son harman bloğu kaba bir şekilde yapılırmış ki daha hasadını biçmemiş olan varsa ona yollansın... Bu, işini bitirmeyen çiftçiye eğer çabuk olmazsa, yaban atlarının onun ekininin peşinde olduklarını söylemenin bir yolu imiş. İşini bitiren çiftçi, bitirmeyenin çiftliği etrafında döner, kaba harman bloğunu atar, " Kısrak Kısrak" diye bağırır, kaçarmış. Kaba harman bloğunu alan çiftçi, bir başkası, aynı şeyi ona yapmasın diye işini çabucak bitirir, o da bitirmeyen bir başka çiftçiye aynı şeyi uygularmış. İşini en geç bitiren, ona atılan kaba harman bloğunu bütün sene çiftliğinde sergilemek zorunda kalırmış :)

Ayrıca, gene Hristıyanlık öncesi zamanlarda, toplanan ilk deste mısır, kendilerini koruduğu ve ürün aldıkları için, üretkenlik tanrısına verilirmiş. Son toplanan mısırlarda ise mısırın, ruhunun olduğuna inanılırmış ve dini törenler eşliğinde bir hayvan kurban edilirmiş. Bunun için, genellikle, mısırların arasında bulunan, yabani tavşanlar seçilirmiş. Daha sonraları, bunun yerine, maket kullanılmaya başlanmış. Bu da zamanla yerini, mısır bebeklere bırakmış. Bu mısır bebekler bir sonraki seneye kadar kirişlerde asılı tutulurmuş. Hasat zamanı yemekler düzenlenir, bütün kasaba halkı bu yemeğe katılırmış.

Bu gelenekler, Hristiyanlıktan sonra da devam etmiş. Ancak, bazen, şekil değiştirmiş. Mısır bebekler gene yapılmış, bununla birlikte ürünlerden yapılan süslemeler de asılır olmuş, ekin toplanmasına devam edilen her gün, kilise çanları çalınmış, atlarla, araba dolusu çelenklerle çiçekler ve kurdelalar taşınmış, sofralar düzenlenmiş, çiftçilerin evlerinde eğlenceler düzenlenip, oyunlar oynanmış. Çiftçiler ilk hasattan elde ettikleri un ile ekmek yapıp bunu kiliseye bağışlamışlar.

Bayramın kiliselerde kutlanmasına, ilk defa 1843 yılında, Cornwall'da, Reverend Robert Hawker'ın , kilise cemaatini kilisedeki şükran duasına çağırması ile başlanmış. Bu vesile ile kiliseler, hasat süslemeleri ile süslenir olmuş. Daha sonraları da kiliselerde duaların ardından hibe edilen yiyecekler, yaşlı, kimsesiz, fakir insanlara verilir olmuş. VIII.Henry'nin katolik kiliselerine son vermesi ile bu kutlamanın tarihi de değişmiş. Çiftçiler hasat sonunda denizcilerin ve gemilerin, atların ve süvarilerin koruyucusu olduğuna inanılan St Michael için düzenlenen Michaelmas gününde (29 Eylül) büyük bir yemek düzenlemeye başlamışlar. Christmas yemeklerine benziyormuş ama o zamanlar hindi değil de elma ile doldurulmuş kaz yeniliyormuş.
Yani bu hasat bayramının çok tanrılı dönemden başlayıp hristiyanlıkla sonlanan İngiliz kültüründe dini bir kimliği oluşmuş...

Türkiye'de de, hasat kutlamaları yapiliyor mu? Böyle anılar, hikayeleri var mı? Varsa, biliyorsanız anlatır mısınız lütfen?

11 yorum:

Punto dedi ki...

Özellikle Ziraat Fakültelerinde temmuz ayında hasat mevsimi adı altında etkinlikler düzenleniyor.Tarım bakanlığına bağlı Tarla Bitkileri Araştırma Enstitüsü tarafındanda geleneksel "Hasat Bayramı" etkinliği yapıldığını biliyorum.

Adsız dedi ki...

Resimler icin ugrastigina degmis;) Yeni haberlerin,bilgilerini bekliyoruz BERCESTE bacim...

Berceste dedi ki...

Punto amca, sizin hatıralarınız var mıdır hasat ile ilgili? Siz gerçi denizle daha içiçe olmuşsunuz sanıyorum ama... Teşekkürler enstitü ile ilgili bilgi için, olmazsa onlar e-posta yollayıp sorarız...

Teşekkür ederim Lama kardeş, beni bayağı bir uğraştırdı blogger dün gece. Biz de sizin mikrodalgadan uzakta pişen tariflerinizden bekliyoruz, zararlı o, uzak dur ondan !!!

Adsız dedi ki...

Sen gazeteci olmalıymışsın...Yazı dilin, anlatımın harika,eline,diline sağlık...

Berceste dedi ki...

Sağolasın arkadaşım, eee gazeteci olunmaz doğulurmuş ama değil mi? Sende de bende de vardır belki :) Sağolasın, Adana'ya selamlar, minişlere öpücükler...

Adsız dedi ki...

adamlar caliskan tabi, bayramlari seyranlari bile islerinin gidisatina göre ayarlanmis, ekin ektim bayram, bictim bayram, topladim bayram :D bizde olsa sadece yedim bayram olurdu :)

canikom o diilde en bi güzel bayramlar bizim bence! bayramin mübarek olsun!

Punto dedi ki...

Evet. Hasatla ilgili pek anım yok. Çocukluğumuz deniz kenarında geçti. Sadece çay yetişen bin bölgede.
Denizle ilgili anı çok. Zaman zaman yazarım onları da.

Damak Tadı dedi ki...

Bayramını kutlar,sağlıklı neşeli ve mutlu nice nice bayramlara tüm sevdiklerinle..Sevgiler..Gül

Berceste dedi ki...

Ya aynen işte Rahşan :) Sağolasın, senin de Bayramın kutlu olsun.

Anılarınızı bekliyoruz Punto amca.

Sevgili Gül, son iki yazı için olan yorumlar kısmında senin Bayram tebriklerin var, sağolasın, varolasın :)

Aybige-Kedi Defteri dedi ki...

Bozcaada'da her yıl temmuz ayı sonunda, bağ bozumu zamanında, Ortodokslar tarafından üzüm kutsanıyor ayinlerle. Yunanistan'dan bile geliyorlar her inançtan adalının katıldığı bu dini tören için. Sevgiler.

Berceste dedi ki...

Bir dahaki sefere. tam da o zamana, yolumuzu düşürmek lazım demek ki, Bozcaada'ya. Olmadı sizin kaleminiz ve vizörünüzden görmeyi dilerim... Teşekkürler bilgi için. Demek ki, bizde de var ;-)