Epey sıkıntılı bir dönemde, Yıldız sağ olsun, tuttu kulağımızdan bizi Warwick Castle'a götürdü. Kafalarımızı biraz dağıtalım diye ve çok güzel bir gün geçirdik orada.Birkez daha sağ olasın Yıldız.
Kapıda bizi ortaçağ kıyafetleri, çalgıları ile şarkı söyleyenler karşıladı.

İngiltere'ye geldiğimden beri gezdiğim ilk gerçek kale idi desem yalan söylemiş olmam herhalde. Zira, Cambridge'in de kalesi var, ama tepe demek daha doğru oraya. Bina falan yok üzerinde çünkü ! Adı kale kendi kale olmayan bir yer.
Warwick Castle'ın işletmesini Madame Tussaud'un da sahibi olan Tussaud Group almış. Pek de iyi etmiş. Sunulan eğlenceler, kıyafetler, canlandırmalar aynı ortaçağdaki gibi yapılmış ve o kokuyu hissediyorsunuz. Mumdan yapılmış maketleri görüyorsunuz; canlı gibi size bakıyorlar. Kalenin tarihi , kimlere ev sahipliği yaptığı da ilginç.
Bizim gezip gördüklerimize gelince;
İlk gördüğümüz yer gül bahçesi idi.Minik, içinde nilüferleri barındıran bir havuzcuk, mevsimi geçtiği için güzelliğini kaçırdığımız güller...Bu yolda güller açmışken yürümeyi isterdim doğrusu !

Kalenin etrafı su ile çevrili imiş zamanında, düşmana karşı korunmak için.

Filmlerdeki kaleler gibi bir köprüden geçilerek girilen heybetli, demirlikli bir kapısı var. Kapıdan içeri girdiğinizde kocaman bir avlu karşılıyor sizi. Sola dönünce baktık kocaman bir kuyruk, zindanlar içinmiş.Kuyruğu beklerken bu yerdeki şey dikkatimi çekti ama ne işe yarar bilmiyorum. Belki ceza verilen yalancılıkla suçlanan birileri içindir???
O zamanın savaşçıları bayağı süslü olsalar gerek. Savaşa giderken demir şapkasının tüyü ya da zırhının fırfırlı yakası kusurdu dedirtiyorlar insana.


Kalede hayatı canlandırmışlar, işte çamaşır yıkayan kadın ! Ellerinin duruşuna, ne kadar gerçek gibi göründüğüne dikkatinizi çekerim.
O zamanlar kullanılan baharatların sergilenmesine ne dersiniz?

Burası da ziyaretçilerin yemeklerini yiyebilecekleri şık bir lokanta.

Eeeee bir denetçi olarak yangın hortumunun fotoğrafını çekmezsem olmazdı ama değil mi ?

Burası müzik odası imiş.

O zamanlarda hizmetli olarak çalışmak istemezdim doğrusu.En berbat iş de tuvalet temizliği olurdu herhalde. Zira o zamanlarda tuvalet yokmuş. İşlem oturaklar vasıtası ile vuku buluyormuş. Oturaklar da ya yatağın altında ya da elbise dolabında ona ayrılan kısımda bekletiliyormuş. ( "Water Closed" yani "WC" kisaltmasi buradan gelmekte imiş. ) Bütün bir gece düşünsenize ! Sonra da sabahları hizmetliler topluyormuş. Ayrıca, asilzadeler kiyafetlerini gene onların yardımı ile giyiyorlarmış. Banyolarını onlar yaptırıyormuş. Bütün işler hizmetliler tarafından görüldüğüne göre asilzadeler ne yapmakta imiş bütün gün pek merak ettim doğrusu. Yemek, içmek, eğlenmek herhalde.Ne kadar büyük ve de külfetli bir iş !!!!
Aşağıda brigandine görüyorsunuz. Demir parçacıkların üzerlerine ipek kaplanarak yapılıyormuş. Savaşta oklardan ya da sivri uçlu silahlardan korunmak amacı ile iç giysisi olarak kullanılıyormuş.
Burası da kale içinde en beğendiğim oda. Resimlerin asılma şekillerini çok sevdim. Bir de renklerin uyumunu, ama döşenişi çok abartılı idi.
Savaşın ve savaş aletlerinin hiçbirisi güzel değil ama eskiden olanlar şimdikilere göre daha medeni imiş herhalde.En azından kalleşçe değilmiş ! Gösteri amaçlı kurulmuş mancınık.

Kulelerden Warwick şehirinin etekleri çok güzel görünüyordu. Tam kıyısındaki evlere ve bahçelerine bayıldım ama her gelen ziyaretçi tarafından izlenmek hoş olmasa gerek.

Tavuskuşu bahçesi ve çalıların üzerine kendini atmış bir bahçe sakini.

Camlı serada özellikle saçları hoşuma giden duvar süsü 
Ve gene tavuskuşu bahçesi?

Kalenin tümünü de bu maket yardımı ile gözünüzde canlandırabilirsiniz.

Kesinlikle görmenizi tavsiye edebileceğim bir yer Warwick Castle.
İngiltere'de pek çok şeyin reklamı yapılır ama gidince ya da görünce harcamalarınıza yanarsınız. Hiç de beklediğiniz gibi çıkmaz. Ama Warwick Castle'a gittiğinize kesinlikle değiyor.Yanlız, giderseniz sabah erkenden gidin ve
Bank Holiday'e denk getirin ki etkinlikleri kaçırmayın ve sayısı daha çok olsun !
Savaşsız, sevgi, mutluluk dolu günler sizlerle olsun!