28 Ağustos 2006

Burwash Manor Farm

Bilenler biliyor, benim belim gene mızıkçılık yapıp neredeyse 20 gündür beni eve ve hatta tek bir odaya zımbalamayı başardı gene !

Cuma günü sevgili adaşım dedi ki bu bel işi yetti gayrı artık bir çıkartalım seni dışarı. 40 uçurur misali çıktık evden. Beni Burwash Manor Farm'a götürdü. 4 yıldır yakınında yaşamakla beraber bu hoş yerden hiç haberim olmamıştı. Aslında bir çiftlik. Ama çiftlik sahibi, içerideki binaları daha doğrusu ahırları, ağılları dükkan olarak düzenleyip kiraya vermiş. Kiracıları da hiç de öyle sıradan değiller. Butikler, orjinal şeyler satan hediyelik eşya dükkanları, İran halıları satan bir dükkan, organik tarım ürünleri, içecekler satan bir dükkan, kaliteli bir kasap, çocuk oyuncakları satan bir dükkan, çocuk kıyafetleri satan bir dükkan, bir kaç ev dekorasyon mağazası, bahçe mobilyaları satan bir çadır ve cafee shop'tan oluşan minik bir çarşı özetle. Çocuklara oyun alanı (bu ülkede çocukların fotograflarını çekmek kısıtlanmış bir halde o yüzden o alanı çekemedim) , fazla dostçana bir horoz ve haremi, iki tavşan, koyunlar, kooooocaman bir ceviz ağacı ve nefis bir manzara içinde harika bir ev (tahmin ediyoruz ki Burwash Manor Farm'ın sahibine ait).



Züccaciye eşyası satan hoş bir dükkandan minik bir pasta tabağı aldım. Altından sarkan o minik pastacıklara özenip.

Sonra oturup çayımızı üzümlü scone eşliğinde içtik. Bu arada o fazla dostça dediğim horoz dikti gözlerini bize, durdu karşımızda. Duruma dayanamayıp lokmaları boğazına dizilen adaşımın oğlu shooooest diye diye kovalamaya çalıştı ama nafile, vatandaş alışmış gelenlerden kırıntı da olsa birşeyler yemeğe herhalde melül melül gözümüzün içine baktı durdu. Tepemizde kaç gündür hasret kaldığımız güneş, ohhh iliğim kemiğim ısındı dedirtti bana. Kaç gündür üşümekten kalorifer yakar hale gelmiştim. Herkes ağustosta yanar, bizim buralara da sonbahar gelir. Yaz "ceee!" dedi kaçtı gitti, gider...Tutabilene aşkolsun !

Büyük prense bir flüt, küçümen prensese de kirazlı patikler alındı. Müzik denemeleri eşliğinde arabaya bindik. Allah evde adaşıma kolaylık versin. Bir kenara yazıldı, çocuklara oyuncak alınırken bizim başımıza da neler gelebileceği iyi düşünülecek !

Prens ve prensesin uykusu geldiğinden evde onlar uyutuldu ve sohbet eşliğinde beklendi. Bu arada adaşım stir fry yapıverdi hemencik...Ahali uyanır uyanmaz Girton College'e elma toplanmaya gidildi. Elma toplandı dediysem dalından sanılmaya sakın. Yere düşenleri almamıza izin varmış ! Çok değişik cins elmalar yeraldığı için elma bahçesinden denenmek üzere görünür bölgelerinde kurt bulunmayanlar, benim belden gacır gucur gelen sesler eşliğinde yerden toplandı ! Elma bahçelerine Orchard deniyor ve baharda çiçek açtıklarındaki görünüm eşsiz. Şimdi de ağaçlar kırmızı kırmızı elmalarla pek süslü. Amma velakin yağmur durur mu bu ülkede.... Islanmamak için sığındığımız at kestanesi ağacının altından anca Girton College'i ve de elma ağaçlarını bu kadarcık görüntüleyebildim.


Yolda rastladığımız bu çalı çaydanlık ve de tam köşe başında karşıdan karşıya geçmek üzere olan minikleri uyaran yerdeki "Dur - Bak - Dinle " yazısını da belgelemeden geçemedim.


Güzel bir gün oldu adaşım. Tekrar teşekkürler...

6 yorum:

Ozgur Gercek dedi ki...

ohh ne guzel gezmissiniz, pembe kirazli patiklere bayildim, elma agaci gormek istedim acilen :)))

bu arada siz gunese hasret, biz burda yagmura :)

Adsız dedi ki...

pasta tabagına bayıldımmmmm!!!!
bu arada o kirazli patiklerden ben de istiyorum bana ne bana neeee :))
bu bel olayı nedir boyle ya...cok gecmis olsun, dikkat et kendine..
guzel bir hafta dilerim.

Berceste dedi ki...

Kirazli patikler minişe özel veremez size :) Yanlız çok kullanışlı ve hoş birşey bebişiniz olursa ikinize de buluruz onlardan birer tane :)

Princessciğim elma ağaçlarını baharda topluca, bu mevsimde de kırmızı süsleri ile görmek pek güzel ama yağmur izin vermedi ki :( Bir daha oralara gidebilirsem çekerim gene fotoğraflarını... Siz güneş yollayın biz yağmur. Gıcık oldum bugün hava harika dedim, güneş var ama o güneşte şakır şakır yağmur yağdı, tıkıldım gene eve :( Kesin sucuğa dönerim dışarı çıksam !

Zeynepcigim senin kültablası ile boy ölçüsemez tabak :))
Bu bel olayı ne Türkiye'de ne de burada çözemedikleri birşey. Türkiye'de bel fıtığı başlangıcı olabilir dediler, MR dediler. Burada da MR kötü birşey diye 3 defa üzerine basa basa söyledi doktor. İnsanların maymundan geldiğini ima edip düz durmakta zorlanır bazı insanlar ve bunu devamlı çekerler sen şanslısın ki ara ara oluyor dedi ! Artık bilimsel açıklaması nedir bilemiyorum.Bir hap verdi onunla iyi, onsuz berbat bir durum var, ara ara tutuluyor ve ben sopa gibi kalakalıyorum. Hapla da yaşamak istemeyince böyle bir manzara çıktı ortaya işte. Sağol ilgin için.Yüzünüzden gülücüklerin eksik olmadığı bir hafta olsun !

Çileksuyu Sibel dedi ki...

pasta tabagina bende bayildim,cok sekermis..gecmis olsun,dilerim duzelir belin yakinda...

Ozgur Gercek dedi ki...

Bu gun disarida kapkaranlik bir hava var ve her an indirecek saganak yagmuru bekliyoruz :) Hava artik serin bizim memlekette...

Berceste dedi ki...

Çok teşekkür ederim Sibelciğim.

Berceste'ye hoşgeldiniz AytronSenna, gözünüz aydın ne diyeyim :) Herkes bekliyordu yağmuru, nerdeyse yağmur duasına çıkılacaktı !