
Robert Sayle, Cambridge'deki el işi malzemesi satan mağazalardan biri. İndirimler sırasında gezinirken, bir baktım genelde uçuk kaçık fiyata olan nakış setlerinden birkaç tanesi, yarı yarıya inmiş fiyatıyla rafta öyle asılı durup duruyor. Victoria İngiltere'si teması ile hazırlanmış bu seriden sevdiğim kırmızı posta kutusunu seçtim. Güle oynaya eve geldim. Bir süre kıyamadım, açmaya, başlamaya...

Sonra canımın sıkılıp, iş aradığım bir gün başladım işlemeye. Başladım başlamasına da bir türlü bitmek bilmedi. Çok basit diye düşündüğüm nakış(ki setin üzerinde de öyle yazıyor), etamindeki karelerin küçüklüğü yüzünden beni epey bir oyaladı. Ama nihayet bitti ve işte karşınızda!(Işığın yetersizliği yüzünden her ne kadar fotoğraflarını çok beğenmesem de...)

Sanem ile konuşurken bu nakıştan bahsetmiştim. Arka yüzünü de görmek isterim nakışının diye takılmıştı. Haklı da. Zira, etamin işini bilen ustaların işledikleri nakışın, arka yüzü de ön yüzü gibi olmalı. İki yüzü birbirinden ayırt edilememeli. Ayrıca çarpı şekli verilirken işlenen yarım çarpılar ( / / / /) hep aynı yöne bakmalı. Üstte kalan ip, bir bu şekilde ( / ) , bir bu şekilde ( \ ) bakmamalı. Özetle ipliğinizin doğrultusu hep aynı olmalı. Bu son kısım benimkinde tutuyor. Ama benim işlediğimde ne yazık ki, ön yüz ile arka yüz aynı değil. İplikleri tasarruflu kullanmak adına, neresi bir sonraki adımda aynı renk ise ben ona koştum ve arkasına dikkat etmedim. Bir de kocaman düğümler attım.(El işi öğretmenimiz benimkini görmesin!) Sonuçta da bu iş çıktı...
Şimdi düşünüyorum nerede kullansam acaba diye. Çerçevelettirip duvara mı asmalı, yastık mı yapmalı, Başka bir işin orta kısmına mı konulmalı? Var mı fikri olan?