04 Eylül 2008

Bombay(Mumbai) Çamaşırhanesi - Dhobi Ghat

Bu aralar reklamlarda bir otelin çamaşır sorununu nasıl çözdüklerini gösterip duruyor. Elbet reklamı yapılan, ismi lazım değil, bir deterjan ama o deterjanı profesyonel çamaşırhaneler bile kullanıyor, eh hanımlar da mutlaka kullanmalı...

O reklamı seyrettikçe de benim aklım Bombay'de gördüğümüz çamaşırhanelere gidiyor.

Yıl 2001, bizi SA8000 (Social Accountability 8000. ISO 9000 benzeri, ancak denetlenen kalite değil, sosyal içerik, bir sertifika sistemi) eğitimi için Hindistan'a gönderdiler.

Uçuş, kalacağımız yer ve eğitim için süreler çok sınırlı. Sınırlı derken Hindistan'ı ya göreceğiz, ya göremeyeceğiz. Velhasıl kelam, sabahın 3'ünde iniyoruz Bombay'e. Otelden bizi almaya gelecek arabayı arıyoruz. Arıyoruz ama nasıl nem havada. Ben nezle olduğum halde, buram buram baharat kokusu duyuyorum. Burun deliklerim açık olsa o koku kim bilir nasıl kuvvetli! Bize bir otel bulmuş Bombay ofisindeki arkadaş. Fiyatından daha gözümüz tutmadı ama müdürümüz gidin bir bakın, beğenmezseniz başka yere geçersiniz izni verdi. Elimizde bavullar, bulduk arabayı, gittik otele. Sabahın köründe gelen bu üç hanım kim diye bakan fincan gözlü üç Hintli otel çalışanı eşliğinde odaları keşfe çıktık ki AMANIN! Birimizin yatağı salıncak şeklinde! Üç yatağın üçü de birbirinden acayip hallerde. Hemen temizlik kontrolüne giriştik çaktırmadan. Çarşaflar beyaz yerine gri. Yataklar berbat. Masalar tozlu. Üstüne bir de rutubet kokusu. Üçümüz biraraya geliyoruz. Ortak karar, hayatta burada kalamayız! Allah'tan arkadaşlardan birinin astımı var. Onu bahane edip oradan kaçıyoruz. Kaçıyoruz kaçmasına da rezervasyon yaptırmadan sabahın hortlağında nereden otel bulacağız?

Bir, iki turun ardından, sokaklarda evsiz halde yatan insanların arasından(yok böyle birşey. İnsanlar altlarında bir gazete kağıdı bile olmadan, koloni halinde asfaltta yatıyorlar, o derecede fakirler) halimize şükrederek 5 yıldızlı güzel bir otel buluyoruz. Üçümüz aynı odada kalmak şartıyla üstelik de ''Executive Floor'' 'da istediğimizden çok alasıyla bir oda buluyor ve anında uyuyoruz. Sabah kalktığımızda uçağımıza yarım gün var ve şehri bu sürede gördük gördük, yoksa havaalanı - otel - havaalanı şeklinde zaman geçecek. Sonra da Hindistan'ı ancak haritadaki şekliyle hatırlayacağız.

Ne yapalım diye düşünürken otelden bir tura yazılmaya karar veriyoruz. Bize özel... Çıkıyoruz yola. Bizi ilk götürdükleri yer Bombay Çamaşırhanesi. Dünyanın yolu, biraz uyku, sıcak derken biz kendimize gelmeye çalışırken gördüğümüz manzara karşısında şok geçirip, gözlerimiz ve ağzımız açık bakakalıyoruz. Bir de bizi gezdiren amca demez mi?:

''Bütün herkes çamaşırlarını buraya gönderiyor, hatta büyük oteller bile!''

O sırada, gayrı ihtiyari olarak üçümüz birden aynı anda: ''Bizim otel de miiiiiii?''

deyivermişiz.

Adam halimize şaşkın, biz olaya. Çünkü çamaşırhane dedikleri betondan küvetler, içinde su ve her tür kıyafet regarenk. Adamlar da küvetlerin içinde, ayakları ile çamaşır makinası merdanesi rolü yapıyorlar. Sonra da yıkananları elleri ile sıkıp, iplere asıyorlar. Burası da şehrin modern kuru temizleme dükkanı olmuş oluyor onlara göre. Hemen hemen saniyesinde kuruduğu için, adına kuru temizleme bile diyebilirler yani!

Biz ise ilk oteli beğenmeyip kaçmışız. Kendimizce temiz bulmamışız göya. Hatta tuhaf bile geldi bize göre. En alasına gitmişiz, o da mı buraya çamaşır yolluyor? O yattığımız bembeyaz, Mısır pamuğundan yumuşacık çarşaflar burada mı yıkanmıştı yani? Adamcağız yüzümüzdeki dehşet ifadesini görünce mi, yoksa gerçek olduğu için mi bilmem, '' Yok yok sizinkinin kendi çamaşırhanesi var.'' dedi.

Ama gerçeği asla öğrenemedik. Şimdi hangi otele gitsem, nevresim takımlarını görsem, aklıma bu anımız gelir. Acep nerede yıkanıyor bu meretler diye düşünür dururum!

Bir reklam beni nerelere götürmüş değil mi?

Dip Not: Dhobi yerel çamaşır toplayan, yıkayan, kurutup, ütüleyen, sonra da onları evlere geri getiren insanlara verilen isim; Ghat da çamaşırların yıkandığı yere verilen isim imiş. Dhobi Ghat'ta 200'ün üzerinde çalışan bulunmaktaymış. Eskiden Türkler'deki gibi meslek odaları bulunmaktaymış.Detaylı bilgi için buraya bakabilirsiniz.

Dhobi'nin Harry Potter'daki ev cini ile bir alakası var mıdır bilmem. Rowling'e sormamız lazım!