04 Haziran 2007

Coronation - Kraliçe'nin Taç Takma Töreni


Son dönem hep ilham kaynağım BBC programları oluyor sanırım. Geçen hafta pazar günü Coronation yani, İngiltere kraliçesinin taç takma töreni anlatılıyordu.
Kraliçe, 2 Haziran 1953 tarihinde taç takmış. Yani tam 54 önce.

Esas kral olma hakkı, şu andaki kraliçenin amcasına ait! 1936'da George V ölünce, başa geçmesi gereken kişi Edward VIII. Ancak, Edward VIII gönlünü Wallis Simpson'a kaptırıyor. Wallis Simpson daha önceden 2 kez evlenip ayrılan bir dul olduğu ve kral adayı ile de uzun süredir yaşadığı için, eş olarak uygun görülmüyor. Elbet bu uygun görülmeme kısmında, şu andaki kraliçenin annesinin etrafa yaydığı bazı sözler de etkili oluyor (TV programlarının yalancısıyım! Zira kraliçenin babasının krallığı döneminde de ana kraliçenin ağır bastığı söylentisi de sözkonusu. Hatta kraliçenin babasının
kekeme olması nedeniyle, çoğu konuda ana kraliçe yardımcı olur, çoğu konuşmayı o yaparmış.) Ana kraliçe acaba 2 defa evlenme teklifini reddettiği, üçüncüsünde kabul etmek zorunda kaldığı eşinin kral olabileceğini biliyor muydu?

Edward VIII, Wallis Simpson'a evlenme teklif ederek, aşkı uğruna tahtından vazgeçiyor. Şu andaki kraliçenin babası George VI da 12 Mayıs 1937'de kral oluyor. 6 Şubat 1952'de akciğer kanserine yenik düşünceye kadar da tahtta kalıyor. 8 Şubat 1952'de kızı, aile içindeki adı ile Lilibet, resmi adı ile Elizabeth 26 yaşında başa geçiyor. 1 yıl sonra da taç takıyor.

Taç takma törenindeki ilginç noktalar anlatılıyordu televizyon programında... 50 yıl boyunca saklanan bir sır var mesela... Kraliçenin tören sırasındaki makyajını yapan hanım ölene kadar saklamış sırrını, o öldükten sonra, o sırada yanlarında olan oğlu tarafından açıklanmış... Sır ise çok komik, kraliçe kendi makyajını kendisi yapmış! Ancak, makyajı yapması gereken, kendisi yapmış gibi dergi ve gazetelere demeç vermiş...

Tören sırasında BBC, ilk defa bir taç takma törenini naklen yayınlıyor. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için zor izin alınıyor, çünkü bir önceki tören de kamera ile kaydedilirken krala tacını takan kişi yani başpiskopos(arcbishop) bir türlü tacın ön kısmını bulamamış, elinde çevirip çevirip durmuş, emin olamadan da tacı takmış ve bu kayıtlara geçmiş. Böyle bir hatanın anlaşılmaması için töreni kaydetmek üzere sadece bir kameranın girişine izin verilmiş!

Halkın kraliçenin geçiş yolundan, katedrale gidişini seyredebilmesi için, özel localar hazırlanmış ve localardaki yerler tek tek dünya kadar paraya satılmış! Geçiş süresinin saniyeler olduğunu belirtirsek, pazarlama anlayışlarını bir kez daha anlamış oluruz herhalde. Bandonun işi, bekleyenleri oyalamakmış. Bu sebeple bütün gün belli sürelerle locaların önünden geçip durmuşlar.İnsanlar sabah günün ilk ışıkları ile yerlerini alıp, kraliçeyi birkaç saniye görebilmek için beklemişler.

Taç takma töreninden sonra da izlemeye gelen resmi misafirlere özel bir yemek hazırlanmış. Her dinden insan bu yemekte yeralacağı için, ikinci dünya savaşı ardından bitap çıkmış ülkede elde bulanabilecek en iyi malzeme olarak tavuk saptanmış. Isıtma sorunu olacağından soğuk servis yapılmasına karar verilmiş. Böylece Costance Spry tarafından icat edilen bir tarifle, adı yıllarca
''Coronation Chicken'' olarak anılacak bir yemek doğmuş! Halk da mahalle içlerinde, okullarda, kiliselerde kurulan sofralarda yemekler hazırlamış ve bu yemeklere katılabilmek için biletler satılmış. Gene dünya kadar paraya... O dönemden, bu zamana erişen herkesin aklında bu taç takma töreni yemekleri var. Tören için, bütün İngiliz sömürgelerinden kraliçeyi temsil eden askerler gelmiş ve kendilerine gösterilen yerlerde çadır kurarak, kendi yemeklerini pişirip, yemişler.

Nedimeler özel olarak seçilmiş. Bayılmamaları için özel bir karışım hazırlanmış ve kollarına takılmış, bayılacak kadar heyecanlananlar bunu koklayarak ayakta kalmışlar. Hepsi kraliçenin ne kadar genç olduğundan bahsediyordu. Gerçekten de kraliçe çok genç görünüyordu ama o sırada evli ve iki çocuk annesi, sorumluluklarının da gayet bilincinde biri olarak tacını giymiş kanımca.

Kraliçenin oturduğu taht çok eskilerden kalmış. Ancak, saklandığı yer gençlerin eline geçmiş, bir gece orada kilitli kalıp epeyce harap etmişler. Gene de günümüzdeki en eski tahtlardan birisi imiş. Tipine gelince, öyle abartılı birşey beklemeyin, dümdüz, sandık gibi, ağacı özel ama kendisi gayet sade bir taht!
Tören görüntülerine de buradan ulaşabilirsiniz.

Tören sırasında edilen yeminin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.


Gelelim günümüze, ilahi bir kader midir bilinmez, kraliçenin oğlu gene evlenip, boşanmış Camilla Parker Bowles'a aşık olur. Lady Diana'nın, '' Biz bu evlilikte üç kişiyiz.'' Sözü uzun yıllar hafızalarda kalır. 1995 yılında Camilla Parker Bowles, 1996 yılında da Prince Charles eşlerinden boşanırlar. İlginç bir kaza ile Lady Di, hayata veda eder. Bu konuda Harrod's mağazasının sahibi Mısırlı Mohamed Al-Fayed'in kraliçenin eşi ile ilgili çok ilginç iddiaları vardır ve kendisini mahkemeye vermiştir.

Hatta tarihte ilk defa kraliyet ailesi bu konuda sorgulanacaktır! Kraliyet ailesi ile savaşı nedeniyle pek çok hasar almıştır. Ne demiştik, tarih tekerrürden ibarettir. Ama tekerrür etmemesi, annesinin amcasının başına gelenlerin Prince Charles'in başına gelmemesi için, birileri önlem almış olabilir mi?
 

15 yorum:

Punto dedi ki...

Sevginin büyüklüğünü görüyoruz işte. Sevgi karşısında krallık mırallık vız geliyor.

Adsız dedi ki...

canim arkadasim, ne iyi yapmissin da anlatmissin, kraliyet döneminin günümüzde hala sürüyor olmasi cok sacma gibi görünse de benim cok hosuma gidiyor :) taclar, törenler, kral(ice), prens(es) gibi kavramlar bize bir masal kadar uzak olsa da hala yasanmasi ve bizim de tanik olabilmemiz belki tarihini anlamamizda ve merak etmemizde de faydali! sonra ben elizabeth1'e asigim mesela ve akraba olduklarini düsünürsek... :) yine biirrrsürü bilgilendik, cok sagol!

Ozgur Gercek dedi ki...

sen hep tarihle ilgili seyler yaz ve ben hep okuyayim istiyorum :)

kraliyet ailesi benim hosuma gidiyor nedense, baska bir boyut gibi, sanki birkac yuzyil oncesine ait insanlari bu zamana koymuslar ve biz seyrediyoruz gibi :))) tac takmalar, resmiyet, kurallar vs. guzel iste :))

Berceste dedi ki...

Gerçekten de Edward VIII'i takdir ettim Punto amca. Aşkı uğruna krallığı bırakması büyük incelik. Diğer yandan da acaba sorumluluktan, hayatı boyunca biryere bağlı olmaktan mı kaçtı diye de düşünmedim değil. Sonuçta bitiremeyeceği kadar çok bir serveti var ve hayatını sevdiği ile birlikte, istediği gibi yaşıyor. Oysa kraliçe ayakta zorla bile dursa işini yapmak zorunda. Kendisine gelen bütün mektupları tek tek okurmuş, sabahları çok erken kalkıp, işinin başına geçermiş. Serveti ayakta tutan o yani!

Buradaki krallık sembolik Rahşan. İngilizler'in kurallarına, adetlerine bağlılığının sembolü. Aynen dediğin gibi de masalvari, ama bir o kadar da gerçek! Kraliçeleri hep talihsiz galiba bu ülkenin Rahşan, tadını en çok çıkartan şimdiki olsa gerek! Victoria pek meşhur, en refah dönem onunla yaşanmış. Görünümünü pek merak ediyordum, ama o kadar tombul ki, kilometrelerce öteden görünür herhalde... Pek refah içindeymiş belli :P

Eh adın Princess senin prensesim :) Az kaldı az... Sen de Princess elbiselerini giyip kraliçeliğe terfi edeceksin artık :P

Burçin'in Denemeleri dedi ki...

Bugün işteyken 4-5 sefer çabaladım ama yine yorum yazamadım tabi. Şu an evden yazabilmenin mutluluğunu yaşıyorum :)
Lady Diana yanlış hatırlamıyorsam ben evlendikten 1 gün sonra kaza geçirmişti, 31 Ağustos 97. Hiçbir şey anlatamadan sırlarıyla birlikte hayata gözlerini yumması hep bir soru işareti bıraktı herkesin olduğu gibi benim de aklımda. Gerçekten çok merak ediyorum kazamıydı yoksa planlanan birşey mi. Ne hissediyordu, neler yaşadı. Biraz bencilce olacak belki ama yaşamasını ve yaşadıklarını, anılarını anlatan bir kitap yazmasını çok isterdim. Her zamanki gibi aydınlatıcı yazı için çok teşekkürler Dilek.
Sevgiler,

Daphne dedi ki...

Hangi ara izliyorsun bu programlari merak ediyorum valla :)
yine arastirmaci gazeteci Berceste yazmis, bende okudum keyifle...
O kralice daha 50 sene tahtta kalir, Charles ondan once gocer gider bu diyardan...

Berceste dedi ki...

Gözümüz aydın Burçin :) Demek ki, şirketten kaynaklanıyormuş sorun. Tarihi kontrol ettim, yanılmıyorsun! Kaza, pek çok açıdan ele alındı ve defalarca televizyon programlarına konu oldu. Çok önemli soru işaretleri var. Arabayı kullanan şöförleri görev başında içki içmezken, o gece içmiş... Flaş patlatarak kazaya sebebiyet veren arabadakiler buharlaşma misali ortada yoklar ve kullandıkları beyaz araba daha sonra İngiltere'de baba Al-Fayed tarafından tutulan özel dedektifler tarafından önce bulunuyor, sonra esrarengiz bir şekilde yok oluyor. Şahsi görüşümü sorarsan planlı bir kaza olduğunu düşünmekteyim. Kızcağız neler olduğunu pek anlayamadan pisi pisine gitmiş gibi görünüyor. Seveni de çok, sevmeyeni de. Pek çok İngiliz, Al-Fayed ile olan ilişkisini onaylamıyor. Geleceğin kralının annesinin yaptıklarını doğru bulmuyor. Geleceğin kralı ise istediği gibi yaşayabiliyor, ona söz yok, o ayrı! Üzerinde epey tartışılabilecek bir konu, ben burada susayım en iyisi :) Sevgiler...

Sen seyretmiyor musun Defne? Yorumuna kesinlikle katılıyorum, ben de aynı fikirdeyim, benim gonca da :)

Adsız dedi ki...

ben niye her ördek gördügümde sen aklima geliyorsun acaba? :))

MorKoyun dedi ki...

Youtup vidyosuna gectim senin arastirmaci TV izleyicisi yazindan sonra ama kraliceyi bile secemedim izledigimden:)
Iyisi mi ben odullu filmi izliyim...

Sanem dedi ki...

Ne zaman ismi geçse Diana'nın, düğününü ve upuzun duvağını hep hatırlarım. Cesaretini de çok severdim, öldüğünde, iyi insanlar erken gider demişti anneannem, hiç unutmam.

Justin Biebery dedi ki...

Merhaba Berceste, ne güzel özetlemişsin. Diana için tam olarak ne hissedeceğimi bilemedim ben hep. Medyada çizilen portresi, mazlum ve hep taciz edilen prenses oldu. Ama evlenirken biliyordu başına gelecekleri, Camilla Diana'dan önce Charles'in hayatındaydı zaten. Bir nevi, kraliyet ailesine yeni kan gelsin diye Diana gelin olarak (resmen) alındı Kraliyet ailesine. O da boş durmadı zaten evlendikten sonra. Prens William'ın (küçük oğlu) Charles'tan olmadığı söylenir. Muhasebecileri midir nedir, ondanmış. Çocuğun aynen o adama benzediği söylenir halk arasında. Hakkaten de çocuğun fiziksel olarak Charlesla uzaktan yakından ilgisi yok:)) Kınamıyorum boş durmadığı için elbette, sadece onun da oyunu kurallarına göre oynadığını sanıyorum. Belki, biraz daha dikkatli olmak zorunda kalmıştır, o kadar... Ölümü şaibeli bana göre de. Amaaan, bak nasıl da vır vır konuşuyoruz hala haklarında. Ben de olmasınlar, asalaklar falan diyorum ama, bu kraliyet ailesinin varlığı bir renk de katmıyor değil hayata hani...
Sevgiler,
Fatma.

ipek dedi ki...

Dilek ciğim,
Yine BBC tadındasın. Üstelik de konu çok keyifli. Gerçekten de Kraliyet aileleri içerisinde İngiltere en yoğun izleneni. Ben de geçenlerde dvd den şu meşhur ödüllü filmi seyrettim (adını niye hatırlayamıyorum?) Gerçek-masal, yeni-eski hepsi birbirine geçmiş çok güzel bir filmdi. Senin yazın da, tam arkasından güzel dipnotlar verdi.
Yine çok güzel yazmışsın,
sevgiler
İpek

Lapis lazuli dedi ki...

Bence de Edward VIII sorumluluktan kacmis :)

Diana`nin olumu bence uzun yillar gundemden dusmeyecek, hep birseyler cikartacaklar, daha gecenlerde kazanin planli olduguna dair yazilip konusuluyordu, en son Diana`nin kaza sonrasi fotograflari gundeme geldi, cocuklari yayinlansin istemedi falan, n`oldu en son bilmiyorum.
Benim de ilgimi cekiyor bu aile.

Yazin oyle akici olmus ki insan farketmeden ogreniveriyor :)

Youtube goruntuleri gercekten zorluyor insani, ben de ne zamandir beklettigim filmi goreyim bu gece bari, morkoyun akil verdi ;)

NAZLICA dedi ki...

Sevgili Berceste verdiğin bilgiler için teşekkürler.İngiltere ve kraliyet denilince hep asık suratlı, monoton insanlar gözümde canlanır. Bir tek Lady Diana farklı bir profil çizdi, onu da yaşatmadılar.İyi tatiller canım.

Berceste dedi ki...

Beni ördeğe benzetmediğin sürece sorun yok Rahşan :P Benim ilk yazım yüzündendir belki de, orada değişik türde bir ördek vardı!

Haklısın Bilge, ama en azından bir fikir veriyor değil mi?

Ben de gelinliğini ve masallardaki prenses herhalde bu diye düşündüğümü hatırlıyorum Sanem :)

İşte Fatma, emin olabilsem, evlenirlen sence Charles'in ilişkisini biliyor muydu? Başına gelecekleri ya da... Emin olsa evlenir miydi? Pek pek sanmıyorum. Bittiğini düşünmüştür, yoksa deli olması lazım bile bile kendisini ateşe atmak için. Ne kazandı? Ne kaybetti? Bence hiçbirşey kazanmadı, çünkü zaten soylu ve varlıklı bir aileden geliyordu. Hayatında önem verdiklerini ve sonunda da hayatını kaybetti... Oyunu kuralınca oynadığını düşünmüyor, onun adına üzülüyorum.
Sevgiler...

Bu BBC tadı nasıl oluyor İpek :P Kabak tadı olmasın da! İngiltere kraliyet ailesi üzerinden hem prim yapıyor, hem reklam yapıyor. O yüzden herzaman en çok tanınan olacaklardır emin ol! Queen mi seyrettiğin film? Ben seyredemedim daha :( Sevgiler...

Olabilir Cano, öyle biri imiş anlatılara göre... Çarşamba akşamı gene tartışılıyordu konu televizyonda. Fotoğrafların yayımı hala yasak! Anlaşılan benim yazı Queen seyircilerini arttırdı desene :P Sevgiler...

Pek asık suratlı değiller Nazlı. Bu aralar özellikle şirin ifadeleri ile dolaşıyorlar halk arasında :) Eh haziran ayında sarayı halka açıp, gezenlerden gelir elde edecek ne de olsa Kraliçe. Kendisi de yazlık saraylarına gidecek. Sana da iyi tatiller...