23 Ekim 2012

Kuzguncuk'ta Güzel Bir Bahçeden Gözlemler


Geçtiğimiz ay çok sevdiğimiz bir aile dostumuza davetli idik. Mis gibi bir havada Boğaza karşı bahçe keyfi yapmanın tadına vardık.

Nicedir bahçede hep süs bitkileri olmamalı, o kadar alan sadece göz zevkine değil, mideye de hitap etmeli, özellikle büyük şehirlerde bu bir ihtiyaç, deyip duruyordum.

''Bak bu sefer seni dinledim, süs bitkileri ile birlikte yenebilir olanlarından da aldım'' dedi can dost.


Katmer katmer açmış sardunyaların, oya ağacının yanında süs biberlerini bulmak keyifti.


Ama en büyük keyif minik, tombul karpuzları görmek oldu. Diğerlerinin varlığını, telefonda konuşmuştuk ama karpuzun adı geçmemişti. Onu görünce az sesle de olsa çığlık atmışım!


Bizim evin sebze bilir uzmanından öğrendim ki, karpuz olgunlaşınca, onu tutan sapın üzerinde tam tutan kısmın yanındaki minik çıkıntı da sararırmış, böylelikle toplanmaya hazır olduğunu söylermiş. Bilmeyenlere duyurula...


Karpuz çiçeği ile tanışmayanlar için bu güzelliği sunalım.

Böylece, süs bitkileri gibi meyve ve sebzelerin de çok güzel çiçekleri olduğunu unutmayalım.


Domatesler coşmuş bu yaz. Fideleri Antalya'dan bir arkadaşlarından hediye gelmiş. Yanlarına kadife çiçekleri de dikilmiş. Kardeş kardeş yaşamışlar ve bol bol ürün vermişler bütün yaz boyunca. Hâlâ da vermeye devam ediyorlar.



Patlıcanlar keza aynı şekilde, coşmuş da coşmuş. Hatta öğlen yemeğinde tadlarına bakmak kısmet oldu. Nefis bir karnıyarık sayesinde!



Kabaklar bol bol ürün vermeye hazırlar gördüğünüz üzere.



Daha önce, Atatürk Arboretum'unda da karşılaştığım ve adını bilemediğim bu bitki ile karşılaştık gene. Evde görevli hanım kartopu olduğunu söyledi, bugüne dek hiç meyve verdiğini duymamıştım kartopu bitkisinin!




Cevizler de oldukça bolmuş bu sene. Toplayıp bir kısmını taze ceviz olarak tüketmişler bile.


Bizim kısmetimize düşenler biberler olacaklarmış. Bizim Böcük, elleriyle toplasın diye toplamamışlar bir süredir.



Çiçekleri ile birlikte kıpkırmızı olmuş bir biber görmek isterseniz... Hatta tomurcukta olan bir çiçek daha var. Acı değillermiş.


Bu da ikinci karpuz. Diğerinin birkaç adım ötesinde büyümeyi bekliyor.


Soğanlar biraz cılız kalmışlar gölgede diye belki de. Ama bütün yaz boyunca bir güzel ürün vermiş durmuş bahçe. Hatta kenarlardaki yabani otlardan bile tanıdıklar var gördüğünüz üzere.

Erik ağacının meyvelerinden yapılma harika bir reçeli de tatma şansımız oldu bir güzel.

Hani İstanbul'da bir köşkte bunlar yapılmaz diyenlere güzel bir örnek olsun. Öyle güzel yapılmış ve öyle güzel süs bitkileri ile harmanlanmış ki, keyfine diyecek yok. Keşke bir de permakültüre göre tasarlayabilseydik. Ama ben kursa gitmeden önce ekilmişti herşey.

Biz bahçede otururken, bahçe ile ilgilenen bey de geldi. Aile dostumuzun İzmir'e yaptığı yolculuk sırasında aldığı kiraz ve birkaç başka ağacı da dikti.

Ama biz öğlen yemeğini yerken acı haber geldi, bahçe ilaçlanıyordu!!!! Ben pür telaş aşağıya inene kadar ilaçlama bitmişti bile!

Neden ilaç? diye sordum.
Bu zararlı değil ki dedi görevli, şimşirleri yiyen tırtıllar için!
Ah dedim şimşirin tırtılı için yenen diğer bitkileri de ilaçladınız yani!
Tırtıllar diğerlerine kaçıp sonra geri dönerlerdi, öyle yapmam lazımdı dedi.
Dedim şimdi 3,5 yaşındakine bir anlatın siz neden elleriyle biberleri toplayamayacağını, deminden beri onu bekliyordu!
Boş boş baktı yüzüme... Onun için zararlı değildi ki, nitekim kendisi de ne maske takmıştı, ne eldiven giymişti!

Bu yazın ilk ve son ilacı da ne büyük tesadüftür ki, bize denk gelmişti!

İki dakikada ayak üstü ben nasıl böcekle mücadelenin tek yolunun ilaç olmadığını, yıllar yılı bu işe ezber verip yapmış birisine anlatabilirim ki diye düşündüm. Önce konuşmak üzere ağzımı açtım, sonra baktım çok fazla zaman ve efor gerektirecek, sustum!

Olan bizim bahçe keyfimize oldu. Öğlenden sonrayı balkonda, Boğazdan geçen vapurları sayarak geçirdi evin böcüğü.

Dilerim bir sonraki seneye bahçenin tasarımını hepbirlikte yapıp, ilaçtan, böcekten uzak tutarız ve daha çok ürün alırız. Şehirde bu bahçelere çok ama çok ihtiyaç var.

Bu bahçenin de diğerlerine örnek olması dileği ile...

9 yorum:

Deli Anne dedi ki...

aaa karpuz dedim ben de.. ve domates dalından domatesin eşsiz kokusu ve doyulmaz tadı

ÇokBilmiş dedi ki...

Keyifle okudum okudum, sonra sonuna gelince keyfim kaçtı :(

Berceste dedi ki...

Aynen Deli Annem :) Senin hızına yetişemiyorum bu arada...

Bizde de o gün çok keyifli geçti ama ilaç davası keyif kaçırdı Çok Bilmişim :(

ailemlegeziyorum.blogspot.com dedi ki...

su mates ve biber fidelerine bayılırım bana cok farklı masumıyetleri hatırlatıyorlar galiba blogunuz cok guzel bende beklerım selamlar

Berceste dedi ki...

Her bahçede yenebilen bitkiler olmalı... Teşekkürler Ailemle Geziyorum!

elmalı kurabiye dedi ki...

demek Berceste bir semt öteme gelmiş,ne güzel...yapılan emek de çok güzel ama sonrası hüsran olmuş..bazılarına bir şey anlatılmıyor,susmak en iyisi olmuş,seneye istediğiniz gibi olur inşaallah..

Berceste dedi ki...

Bilseydim uğrardım Elmalı Kurabiye ;-) Ezbere gidiyor herkes ne yazık ki :( Ezber bozanlara da hemen alışılamıyor ve hatta diken muamelesi yapılabiliyor. İnce çizgiyi çok dikkatli geçmek gerekiyor. Dilerim tarım ilaçsız bir dünya olsun bundan sonrası...

gezilecek yerler dedi ki...

Harika. Şehrin içinde böyle bir bahçeye sahip olma ayrıcağılına keşke ben de sahip olsam...

Berceste dedi ki...

Çok isteyince olurmuş :) Evrene mesaj gönderin duysun sizi...