02 Eylül 2011

Kazdağları Ayazma

(Bayramiç Baraj Gölü)
Eyvah Eyvah 2'den bir sahne...

Esas adam ve arkadaşları piknik yapmaya giderler, doktor da yanlarında, çalgıcı ekibi... Amaç doktorla hemşire arasında bir yakınlık var mı, yok mu keşfetmek. Piknik yerinde bir masa, hepsinin ayaklar çıplak ve suda. Arkada da nefis bir manzara...

Hah bak der eşim, yıllardır sözü geçen Ayazma!

Her Çanakkale civarına gidişimizde, mutlaka Ayazma'nın sözü geçer. Sorunca, kimine göre yakındır, kimine göre de uzak! Bunca zamandır bir türlü fırsatını bulup da gitmek kısmet olmamıştı. Taaa ki, Bayramiç'e gidene kadar.
Bayramiç - Yeniköy'den dönerken, gene ben Ayazma için, ''yakın mı, uzak mı, bak Bayramiç civarında diyordunuz''deyince, eşim arabanın direksiyonunu kırdığı gibi, kendimizi Ayazma'da bulduk.

Yolda bu manzarayı görünce fotoğraf çekmek için mola vermekten de kendimizi alamadık!
Ayazma, Kaz Dağları Milli Parkı'nın içerisinde Evciler köyüne bağlı bir mesire yeri imiş. Kapısında öyle yazıyordu. Yönetimi de köyün muhtarlığına bağlıymış.
Nasıl gidildiğine, neler yapılabileceğine dair detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Tarihte ilk güzellik yarışmasının burada yapıldığına inanılmaktaymış. Bu sebeple çeşitli yerlerde tabelâlar mevcut. Hikâyeyi okumak isterseniz buraya bakabilirsiniz.

Bir de aynı yerde konu edilen Sarıkız efsanesi var. Onun detayları da burada.
Gelelim bizim gördüklerimize...

Duman!

Baştan çok yukarılara çıktık da bulutlar mı acep dedim. Sonra su çok minik tanecikler şeklinde düşüyor da, benim gözlerim mi yanılıyor dedim... Yok hiçbirisi. Bildiğiniz duman! Dumanaltı olduk resmen.

Piknikçiler, mangalcılar varlıklarının sebebini bulmuşa benziyorlardı. O güzelim buz gibi sulara karpuz atan mı istersiniz, üç adım sonrasında ayağını yıkayan mı, yoksa onun üç adım ötesinde salata için domatesini yıkayan mı? Hepsi adım adım aynı suyun içerisinde idiler. O su ki, en sıcak havada buz gibi, berrak, ferahlatıcı, güzel!Onu kirletmeye çalışan insanoğluna rağmen.
Anneleri, piknik masalarından birisine oturttuk, dinlensinler, serinlesinler diye. Hazırlanan inişli, çıkışlı yollarda böcük, babası ve ben yürümeye çalıştık. Adım atılacak her yer böcüğün bacak boyu kadar. Anne sakat, baba elinde fotoğraf makinesi, hem böcük, hem de annesi düşmesin diye tetikte! Baktım olmayacak, makineye ben el koydum. Böcükle babası da arkadan gelmeye başladılar. Zira onun kontrolu benden daha zor ve benden daha hareketli. Gıkı çıkmadan bütün parkuru tamamladı. Babasının ya da benim yardım talebimizi geri çevirdi. Çıkamadığı yerlere ikinci, üçüncü denemesinde çıkmayı başardı!
Dumanlı bölge dahil, manzara eşsiz! Orada, bu dumana, izin vermek de çok büyük ayıp kanımca. Şelalelerin ve gölcüğün olduğu alandan uzak bir yerde, tesis tarafından, mangal temin edilmeli ve duman o kısımda kalmalı. O zaman, Ayazma'nın keyfine doyum olmaz ve giden bir daha dönmez! Belki de giden bir daha dönmezse diye duman altında bırakıyorlar ziyaretçileri, kim bilir?


İçme suyu temin edilen kısmın yukarısına çıkarsanız, dar, ince bir patika yol sizi bekliyor olacak. Orayı izleyerek dumandan kurtulmak ve Ayazma'nın tadını çıkartmak mümkün.

Daha başka minik şelalecikler, buz gibi akan su, hepsinden de güzeli, oraya özgü harika çam ağaçları, kestane ağaçları...

Biz benim yüzümden çok fazla ilerleyip, minik mağaraların olduğu kısma erişemedik. Bazı yerlerde suyun içinden yürümek gerekirse ve kayıp düşer, belimi daha da fazla sakatlarsam diye endişelendim. Ama aklım oralarda kaldı. Muhteşemdi!
Yolunuz Bayramiç civarından geçerse, mutlaka gidip görün derim. Gerçi Kazdağları'nda nereye giderseniz gidin mutlaka bir sürpriz ve o harika doğa sizi bekliyor olacak.
Vimeo'da minik bir de film hazırlamışlar. Onu seyrederseniz ne demek istediğimi daha net anlayacaksınız. Sizi görüntülerle başbaşa bırakıyorum...


11 yorum:

Deli Anne dedi ki...

Çok gitmek istedim buraya, hele bu bayramda. Enfes de bir yer bulduk; kamp yapılan taş evlerind e olduğu.. Ama günler öncesinden dolmuştu yazık ki. Sonra çocuklar hastalandı ve kaldık evde.. Şimdi baktım fotoğraflarına gene içim geçti..

Berceste dedi ki...

İçin geçnesin, seneye beraber gidelim Deli Annem :) Kamp yapacaksanız eğer Küçükkuyu'da Dedetepe'ye gidin. Buğday Dernegi'ne ait Çamtepe ile komşu ve Çamtepe'deki etkinliklerde konaklamayı da sağlıyorlar. O yüzden önceden haber vermekte fayda var. Çadırda kalacaksanız ayrı... Çocuklar için özgürlük demek Dedetepe :)

Adsız dedi ki...

O hamağa nasıl çıkılıyor merak ettim doğrusu. :)

alis dedi ki...

Yıllar önce annem ve babamla bir Kazdağları seyahati yapmış, gezilmedik yer pek bırakmamıştık. Nerelere gittiniz dersen isimlerini hatırlayamıyorum, düşündüm de 10 sene geçmiş üzerinden! Fakat aynı bu fotoğraflardakiler gibi aslen çok güzel ama piknikçiler ve kalabalıktan adım atılamayan yerlere de gitmiştik. Hasanboğuldu idi galiba? Fakat gezinin en güzel kısmı rehbersiz gezi yasağını delerek Şahinderesi kanyonuna gitmek olmuştu. Kaybolanlar oluyormuş, mümkün çünkü buzzz gibi muhteşem yeşil, berak gölcükler, mini şelaleler ve inanılmaz bir doğal yaşam düşün, ve etrafta kimsecikler olmadığını. Olağanüstüydü. Bir de dağlarda bir köye çıkmamız ve oradaki çok nazik bir keçi çobanı Yörük köylüsünün rehberliği eşliğinde önce çam iğneleriyle kaplı çok dik (ve kaygan!) bir ormandan, sonra da yumruk büyüklüğünde taşlarla kaplı uçurum kenarından, bir patika bile olmaksızın, eğimde dengede durmaya çalışarak gittiğimiz büyüleyici, kocaman bir şelale ve yemyeşil bir göl. Şelalenin arkasında kıyafetlerimizle dikilip sıçrayan sulardan sırılsıklam olmuştuk, hayatımın en unutulmaz anlarından biriydi. Sonra aynı tekinsiz uçurum kenarından bu sefer sular damlayan kot pantolonlarla geri dönmemiz gerekti tabii:) Türkiye'de çok yer gezdim ama Kazdağları'nın bende bıraktığı etki hiç geçmedi. Tekrar gitme arzusunu tam 10 yıldır bastırıyormuşum meğer, vay canına.

mer - hobiriks dedi ki...

Biz de oralardan geçerken uğramadan duramayanlardanız.bayram tatilinde perşembe günü ordaydık. Çok kalabalıktı ama. Arabayla giriş bir dert çıkış bir dertti. oturduk çay içtik döndük. Hava güzeldi mis gibi et kokuyordu :))

AslıASLI dedi ki...

Harika fotograflar. Filmdede izlemiş ve çok sevmiştik. İnşallah kısmet olur gitmek :)

Berceste dedi ki...

Cambazlıkla herhalde Yolcu :) Beni aşan bir durum oraya çıkmak :)

Bak o bahsettiğin yerleri de ben bilmiyorum Alis. Sonraki yaz tatilleri için bir kenara yazayım. Nasılsa ailenin erkeği o taraflı yolumuzu düşürme olasılığımız yüksek ;-) Ama o ıslak ve kaygan yollardan ben geçemem :( Kızımın da senin gibi böyle güzel anıları olması için babasıyla denemesi şart oldu şimdi. Ben de senin anılarınla gitmiş oldum. Ne iyi ettin de anlattın. Teşekkürler.

Zaten tenha zamanda bile yol dar ve arabayla dert Mer... Her güzelin bir kusuru olur deyip katlanıyor olsa gerek insanlar da ben o et kokusuna dayanamadım ve dayanamam da sanırım :(((( Mis gibi çam kokusunun yerine üstelik! Haftasonları sahil yolu da oradan farksız gerçi ama çam ağaçları yok ve güzelim doğayı katlediyorlar üzüntüsü de yok içimde sahil yolundna geçerken... Bir sonraki sefere haber et, beraber gidelim :) Ama etsiz :P

Teşekkürler Aslı. Dilerim gidersin ve blogunda da yazarsın ;-)

hindiba dedi ki...

Dogayla iliskimiz neden hep böyle dumanli, bilmem ki? Aferin minik hanima, seyyar hanim o artik :)

Berceste dedi ki...

Ne güzel tanımlamışsın Evren! Böcük orada suya taş atmayı keşfetti, iyi mi? :)

Unknown dedi ki...

Kamp yeri dediginiz taş evi tam nerede ve ismi varmi tesisin

Berceste dedi ki...

Adsız yorum yazan keşke adınızı da yazsaymışsınız, kamp yeri Dedetepe artık yok, misafir kabul etmiyor.