10 Temmuz 2011

Hoşgeldin İpek Böceği

Bu aralar pek herşey üst üste geliyor. Gelmeyin bir durun, soluklanayım diyorum ama dinlemiyorlar beni geliyorlar işte. Allah beterinden saklasın deyip, kaderimize razı oturuyoruz biz de yerimizde. O sebeple, çok ihmalkâr da oldum, hayırsız da! Ne derseniz deyin artık. Suçluyum...

Haziran'ın başıydı İpek böceği gelmeden toplanalım deyip Pınar'a gittiğimiz. İlk blog dostlarıyla Can'ın doğumundan önce buluştuğumuz gibi. Sonrasında Pınar ayağını sürümüştü. Teker teker bebekler aramıza katılmıştı, tüm güzellik ve neş'eleri ile. İkincilerde Ayşem ayağını sürümüş olsa gerek, Bibi yakışıklısından sonra ikinci böcükler de teker teker geliyorlar, çok şükür sağlıkla... Allah tüm isteyenlere anne olmayı nasip, kısmet etsin.

Pınar ilk böcükte olduğu kadar İpek böcüğünde de heyecanlıydı. Maşallah bir o kadar da hareketli. Eh serde gençlik var elbet!

Hamileliğimin sonuna doğru ben iyice yerimden kıpırdayamaz olmuştum.
Ama Pınar denize bile gitti. Çok da iyi etti. Böylece kızı da üzmeden geldi çok şükür...

Sağlıkla, mutlulukla, tüm sevdikleriyle hoşgeldin İpek böceği...

Gelelim o güne... Ben gene suçluydum. En geç giden olarak! Dolayısı ile herkes fotoğraflarını çekmiş, yemeğe hazır, beni bekler olmuştu. İçeri girer girmez e haydi dendi. Şöyle bir, iki kare yakaladığım gibi attım kendimi masaya.

Münevver hanım gene yapmıştı, yapacağını. Kültürümüze dair en güzel bilgileri ondan alırız hep. En güzel tarifleri de ondan öğreniriz. Bu sefer de sakız kabaklı top kek ve mürver şurubu getirmişti. Ben gerçek mürverle tanışmak için yanıp tutuşuyordum zaten. Ikea'nın katkılı olanlarından çok daha farklı, nefis bir lezzetti Münevver hanımın mürver şurubu.

Ev sahibimiz sıcak patates pizzası yapmıştı. Fadime, bizim Uğur Böcüğü tarafından anında yenilen, bitirilen, nefis yaprak dolmalarından ve genel istek üzerine, bizi kırmayıp tahinli kurabiyelerinden yapmıştı. Selen, anneminkinden(annem duymasın) bile daha lezzetli sebzeli kekinden yapmıştı. Neslihan'ın şeftali dolgulu kurabiyelerinden bir yiyen pişman, bir yemeyen! Yiyen pişman, çünkü sonrasında bir tane daha, bir tane daha diyor. Yemeyen ise talihine yanıyor! Gidip Neslihan'ın sitesinden nasıl yaptın diye soruyor. Ben gene elmadan şaşmadım ve bu sefer başka bir tarifle benim için hoş hatıraları olan bir elmalı kek yaptım. Tarifi ve bendeki hatırası en kısa zamanda gelecek...

Yasemin ise çok hafif, çok lezzetli bir pasta yapmıştı. Çocuk milleti bayıldı. Büyükler bayıldı. Bıraksak pastayı orada bitirirdi çocuklar... Üst süslemesinde de Pınar ve Can vardı, tüm şekerlikleri ile. Ana oğul birlikte kestiler pastayı. Bizim böcük de aşasııın aşasııııın iyi ki dooooduuuuun diyordu o sırada...


Pınar özene bezene çok güzel bir sofra hazırlamıştı. En çok da hatıra olarak verdiği TEGV'na bağış olarak giden minik not defterlerini sevdim ben. Hem fonksiyonel, hem de ucunda bir çocuğun yüzünü güldürme keyfi var.


Gözlerimiz gelemeyenleri aradı çok... Canım Ayşem'imi(seni görmek için o kadar gün saydım, alacağın olsun Ayşem!) Müge'yi, yeni annelerimiz Esra ve Müge'yi, Gülriz'i...


Bir sonrakine tam tekmil buluşmak, İpek böceğini de en kısa zamanda görebilmek dileği ile...

2 yorum:

Pınarın Kulubesi dedi ki...

Bu yazıyı şimdi İpek Kız içerde mışıl uykusundayken okumak ne büyük keyif ne güzel moral bana şimdi:)
iyi ki varsınız
bu güzel anıların sahibi olamazdım, olamazdık...

Berceste dedi ki...

Oh ne güzel iyi haberlerinizi almak :) Esas sen iyi ki varsın, dost insan, can insan...