03 Ocak 2011

Güzel Şeyler


Yeni yılın ilk günü dost bir sofrada idik. Sevdiğimiz, sevildiğimizi bildiğimiz, hırslardan, kem gözlerden uzak, kalbimiz sevgi dolu, konuşmalar bilgi dolu, dünya tatlısı insanlarla... En çok da uğur böcüğü mutlu idi. Bir oraya koştu, bir buraya, ablalarının küçüklüğünden kalan oyuncakları ile oynadı bol bol. İçlerinden bir zamanlar benim onlara aldığım hediye oyuncaklar bile çıktı, sevgi ile andık o günleri...

Komşularından ikisi kendilerinin yeni yıl adeti olan zerde ve aşureden getirmişti, paylaştık, yedik. Andık bir ülkede yaşayan başka milletlerin de kültür kardeşliğini, dostluğunu, komşuluğunu.

Po ve annesi Saman'ın da kalbimizdeki yeri ayrı. Zavallı Samancık, ben hamile iken 3 defa yavru verdi. Kızlar hesaplıyorlar ve bizi yarıştırıyorlardı esprileri ile.  Her seferinde 3-4 tane yavru ile karşımıza çıktı Samancık. Ama eşini kaybetti. Şimdi kızı ile oturuyor camdan kalesinde.
Her ne kadar bizim böcek Saman ve Po ile daha önce de tanışmış olsa da, bu sefer Guinea Pig yerine Porsuk diyeceği tuttu onlara. Ceylanlı bir kitabı var. Çıkartma yapıştırılan. Oradaki Porsuk'a benzetmiş! Geldi gitti, poooosuk dedi, bizi güldürdü. Harika bir gün geçirdik dostlarla...


Sonra yılın son günlerinde Bibiciğin doğumgünü vardı. Nefis bir sofra ile taçlandırılmıştı. Dost yüzlerin hep birarada olduğu ve Bibi ile Bebi'nin inanılmaz yakışıklı(Maşallah) halleri ile misafirlerini ağırladığı... Nice yaşlara hep böyle güzel, yakışıklı, mutlu ve sağlıklı gir Bibicik.

Kapıdan çıkarken bizi hoş sürprizler uğurladı. Eline ve aklına sağlık Ayşem'im. Dost ve güzel insanım. Ben senin yaptıklarını nasıl unuturum? Taaa İngiltere'lere yolladığın içi boncuk, elişi örnekleri dolu paketleri, hakkımda yazdığın en güzel yazıyı... Nasıl unuturum, söyle bana? Şimdi dilek dileme sırası bende. Herşeyin en güzeli senin ve ailenin olsun. O güzel yüreğin ve insanlığın ile sen çok daha fazlasına değersin.

Veee can dost Evren'imiz. Sana nasıl teşekkür etsem bilemiyorum ki! Sana söyleyecek söz bulamıyorum ki! Ne diyeyim, ne diyebilirim? Her seferinde utandırıyorsun bizi. Mahçup oluyoruz artık. Sağol, varol, Sincap hep mutlu olsun. Hep sağlıklı olsun. Yüzünüz hep gülsün. En güzeller sizin yanınızdan eksik olmasın.
Bizim uğur böcüğü elinden düşürmüyor bu kartları. Tam minik ellerine göre geldi. Acayip mutlu.
Anne de nasibini aldı elbet. Atatürk Arboretum'unda kıyamadığı için alamadığı yaprakları ellerinin arasında tuttu, tuttu, öptü, kokladı ve sevdi.
Topaç'ın hakikaten topaç olduğunu anlamamız biraz zor oldu ama muhteşemdi! Birkaç e-posta geldi, gitti bu konuda. Benim halim kahkahalarla gülmelik idi.(Gülen sen olduktan sonra hep gül Evren'im) Altı düz olduğu için, dönebileceğini bu mühendis kulunuz(itiraf etti, baba mühendis de benim gibi düşünmüş) çözememişti. Babam olsa, diplomalarınızı elinden almak lazım sizin derdi herhalde! İşte dönebildiğinin kanıtı da burada, Berceste tarihinin ilk Blogger videosu(başka video ortamlarından var mesela vatozların kedi gibi kendisini sevdirdiği London Aquarium var) olarak!


Sonra bir uçurtmamız da var artık bizim. Sincap elleri ile rengini seçmiş, hazırlamış Uğur Böcüğü için.
Bu hediyeler için de teşekkür ederiz buruk ve kırgın bir kalp ile... Şu cümleler de gönderene bizim yeni yıl hediyemiz olsun...

Yaşam üzerine fazla geldiği zaman onu zorlama, biraz duraksa, neler olup bittiğine anlam verme.

Mutlaka yanlış bir şey oldu ve düşüncelerin ile dileklerin aynı orantıda değildi ve varlığın ile buluşamadı.Sorun yok, sadece bekle.Güneş doğacaktır, çimler yeşerecektir, çiçekler açacaktır, rüzgar esecektir ve yağmur yağacaktır, zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur! İzlemeye devam et, şahitlik güzeldir, hem olayın dışındasındır hem de içinde, o bir dengedir, o anlamlıdır, şahit ol, tanık ol, olan ile bütünleş, güzellik olanların içinden filizlenecektir; zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur!..

Hayat üçbuçukla dört arasındadır...

Ya üçbuçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın...

Neyzen Tevfik

10 yorum:

Deli Anne dedi ki...

postun tamamı sizin için harika; dost sofraları, muhabbet, hediyeler... ama benim için de final bir harikaydı. teşekkürler:)

hindiba dedi ki...

:)
Bugünlerde böyle sofralara imreniyorum. Sofradakilerden cok sofranin cevresinde kalabalik ve neseyle oturmalara.

Su topaci o kadar cok seviyorum ki:) Bu kadar kücük ve basit bir seyden bu kadar büyük performans!Sincaptan cok ben oynuyorum neredeyse. Kendisini, nasil döndügünü görüntüleyip, tarifini de verip bir post yapamadim diye üzülüyordum ama artik üzülmeme gerek kalmadi :) ben tesekkür ederim, sen cok incesin.
Sondaki sözü sen nereye, kime gönderirsen gönder, hepimize ulasti, hepimizin yüregine dokundu ve bir iz birakti.

Berceste dedi ki...

Beğenmene sevindim Deli Anne. Sevgiler...

İnşallah senin Türkiye'ye geldiğin bir zamana da denk gelir böyle bir sofraya konuk olursun Evren. Özellikle can dostlar, akrabalarla daha da keyifli oluyor. Ama yurtdışında bir Yılbaşı akşamı geçirmiştik, oradaki arkadaşlarla, o gün pişen tavuğu bir daha pişiremedik, ne o, ne de ben. Hep anar dururuz. Oğlunun doğumgünü pastasını da o gece kesmiştik. Kestaneler, şömine keyfi... Bir Bayram'da tüm dostlar bizde toplanmıştık. Herkes bir yiyecek yapıp getirmişti. Çocuklara konfetiler patlattırdık. Havacılık müzesine, sonra da Bowling'e gittik. Gene hala o Bayram anılıyor hep! Bunları ben organize etmiştim. Kulaklarım çınlıyor bu sebeple :) Bir şekilde uzaklarda da güzel şeyler yapılabiliyor, yeter ki insan istesin! Topacın topaç olduğunu anladıktan sonra ben de çok sevdim :) En çok ben oynuyorum :) Bence sen mutlaka yazmalısın. Yapılışı burada yok ki! ;-) Son söz ise, kıranı kırmamak dileği ile yazıldı. Sizler de sevdiyseniz, ne mutlu bana :) Tekrar teşekkürler ve sevgiler...

munevver dedi ki...

Evren Türkiye'ye gelsin, söz, böyle bir sofra benden Dilek'ciğim. Ne güzel olur. Konuşmaktan yemek yemeye vakit bulamayız herhalde. Ya da hem konuşur, hemde yeriz. Böylesi daha iyi.

Sevgiler.

Pınarın Kulubesi dedi ki...

Çok güzel şeyler hem de...
Yüreğime sıcaklık yayıldı yazıyla beraber...
Güzel insanlar, dostluk halen var...
Ne mutlu bizlere...

Tijen dedi ki...

Dostlar, dostluklar ne güzel. E onlar böyle güzel armağanlar veriyorlarsa nedeni vardır be Dilek'ciğim!?!?!?

Berceste dedi ki...

Ne kadar incesiniz Münevver hanım. Yalnız size gelince o kadar çok koşturuyorsunuz ki, yüzünüzü göremiyoruz :(((

Gerçekten öyle Pınar :) İyi ki varsınız!

Pınar'a da dediğim gibi iyi ki varsınız Tijen'im.

hindiba dedi ki...

Münevver Hanim'cigim,
Sagolun, ne mutlu oldum. Ben sofraniz bir yana, size cirak yazilmak isterim :)

munevver dedi ki...

Dilek bu kez öyle olmaz merak etme. O zaman, misafirlerin son anda hazırlayacakları ve fırında pişirecekleri yemekleri oldu. O nedenle telaşlandım.

Evren rica ederim. Gerçekleşirse, ben de cok mutlu olurum.

dinLe dedi ki...

Güzel şeyler cidden :)