01 Eylül 2010

Nanem Limonum'da İftar Ettik, İftahar Ettik!



Ben ilk defa Can bebek dünyaya geleceği zaman blog dostlarımla topluca buluşabilmiştim. Öncesinde Pınar'ı tanıma şansım olmuştu. Ayşem'i tanıma şansım olmuştu. Ama diğer dostlarla hiç yüzyüze gelememiştim. Sonra gene bir bebek bizi biraraya getirdi. Sencer Paşa. Ardından Bibi doğdu, derken buluşmaları belli bir periyoda oturtma kararı alındı. Bebekten bebeğe olmasın dendi, belli aralıklarla buluşalım istendi. Sevgili Fadime'deki buluşmayı annemin o dönem rahatsız olması sebebiyle kaçırmış olmaya üzülürken, Yasemin'de  çok keyifli, çok güzel bir gün geçirdik. Hem de Özel Pastam Atölyesi'ne hayırlı olsun dedik, balkon, Pınar'ın deyimi ile Boğaz sefası yaptık.


Ramazan'da da sevgili Nanem Limonum davet etti bizi, güzel iftar sofrasına. Bolluk ve bereketi eksik olmasın, o güzel yemekleri hazırlayan eller dert görmesin. Harika şeyler hazırlamıştı lezzetine doyamadık...


Ömrüm boyunca hiç unutamayacağım ilk nane reçelini yedim Nanem Limonumun ellerinden... İnanılmaz derecede nefis bir tadı vardı. Dilerim onun tarifi ile gene yemek günlüğüne döner. Israr edin, sizler de geri çağırın onu haydi...

Çilek, kayısı ve vişne reçelinin de hakkını yememek lazım ama ilk olması açısından gözdem nane artık...



Kabak çorbasını kaşar peyniri rendesi ve kırmızı biber ile fırınlanmış ekmekler süslemişti. Her yemeği ayrı ayrı inanılmaz lezzetliydi yazmayacağım artık ama siz anlayın artık lezzetinin derecesini!


Fasulyeleri böyle tek tek dizmek nasıl bir sabır işidir bilmem. Ortalarında da nefis soğanlar vardı. Tarifi burada merak eden, yapmak isteyenler için.

Sevgili Müge lezzetli tavuk salatasından  getirmişti.



Tarifi pek kolay heryerde bulunamayacak, ilk defa adını duyduğum ve gene Nanem Limonum'un elinden ilk defa tattığım bir lezzet de takayut oldu. Patlıcan yemeyen ben, önce Selen'in halasının nefis sirkeli patlıcanına bayıldım(Yasemin'deki buluşmamıza getirmişti), sonra da takayut'a. Artık patlıcanı ağzıma sürmem diyemiyorum bu güzel lezzetlerin ardından. Patlıcan da güzel bir sebzeymiş doğru ellerde değerlendirildiğinde diyebiliyorum. Takayut'a naneli, taze soğanlı pilav ve közlenmiş kırmızı biberler eşlik ediyordu...

Yasemin'imin ağızda dağılan harika üç renkli böreğinin fotoğrafını çekememişim. Eve gelip makineden fotoğrafları aktardığımda çok üzüldüm. Oysa en çok fotoğraflanmayı hakedenlerden birisi de o idi.

Hem o kadar yolu birlikte gittik o börekle. Son dakikada heyecanla fırına verildi, taze taze yiyelim diye. Yasemin'in bizlere o uzun yol boyunca katlanmasını, evlerimizden alıp gene evlerimize bırakmasını, iftar trafiğine yakalanışımızı, kahkaların eşliğindeki o yolculuğu da hiç unutmayacağım. Sonsuz teşekkürler Yasemin.

Neslihan'ın annesinin elleri ile hazırladığı, şerbetinin kıvamını ise kendisinin ayarladığı gene harika çıtır çıtır gül tatlısı anında bitti.


Münevver hanımın şarlotası ise yok artık böyle birşey dediğimiz son noktaydı. Nihayetinde iftar sofrasından çok ilk defa tadılan lezzetlerin, kahkahanın, dostluğun, sevginin, gülen yüzlerin dünya tatlısı Münevver hanımla iftahar ettiği bir sofra oldu.

''Yemiyorsak sebebi var!'', yazıma uygun, içeriğine dikkat edilmiş, gerçek gıdanın hazırlanması için saatler harcanmış bir sofra idi Nane Limonumunki.

Öyle ki, kavun şerbeti vardı çoğu sofrada hazır içecekler yeralırken onun sofrasında. Öyle ki, Datça'dan toplanmış çıtır çıtır biberler vardı, Ekolojik pazardan alınmış minik domatesler, kıvırcık salatalarla birlikte.

Elleriniz dert görmesin Münevver hanım, kahkahalar, gülen yüzler eksilmesin sofranızdan. Dünya tatlısı insanlarla, çok şeker ailenizle de tanışmak kısmet oldu. Selen'in prensesini uyanık göremediğine üzüldü eşiniz, bunu o kadar içten söyledi ki, Münevver hanımla ne kadar uyumlu bir insan diye düşünmeme sebep oldu. Oğlunuz bizi kapılarda karşıladı. Hepiniz sağolun, varolun.

Tüm blog dostlarımın yüzlerinde o geceden kalan tebessüm hiç eksilmesin, dostluğumuz daim olsun...

Bir kahvenin kırk yıl hatırı varmış Mügem, bilmem nasıl öderiz artık...

6 yorum:

zinnur dedi ki...

Ne guzel yazmissin, o guzel sofrada ben de varmisim gibi hissettim. Munevver'cigimin ve emegi gecen herkesin ellerine saglik, her sey cok guzel gorunuyor. Boyle sofralar hep kurulsun, birlikte yenilsin icilsin, eksilmesin cogalsin.

Benden Bizden dedi ki...

cok keyifli bir sofra olmus! nane recelini ben de merak ettim :)

Pınarın Kulubesi dedi ki...

Ben üzülmüştüm fotoğrafları eklemeyip tek tek o lezzetleri anlatamadığım için.
Senin yazın apayrı yerinde ve güzel olmuş bu yüzden...

Son cümleni okuyunca da kocaman bir tebessüm yayıldı yüzüme:)
Müge, 40 yıl hatır bıraktı, nasıl ödeyeceğiz bakalım:)

munevver dedi ki...

Ben size teşekkur ederim Dilek. Afiyet olsun hepinize. Kahve teklif edememiştim sizi daha fazla geç bırakmamak için. Muge'de o keyfi yapmıssınız, ne guzel!

Berceste dedi ki...

Oooo Zinnur seni buralarda görmek ne güzel :) Teşekkürler güzel sözlerin için. Münevver hanım'da kulaklarını çınlattık, onu mu duydun yoksa? Bazı siteler var, takipten kendimi alıkoyamadığım ama tariflerini de yapmaya kalktığım zaman korktuğum demiştim. Seni, Ayşem'i örnek göstermiştim. Ayşem'e söyledim, senin de arkandan konuşmuş gibi olmayayım söyleyeyim...
Türkiye'ye geldiğinde haber edersen, belki gene böyle bir sofraya denk gelirsin ya da senin için kurulur, kim bilir ;-) Sevgiler...

Hiiii Benden Bizden, canın çekmedi inşallah! Tadından söz etmeyeceğim, ya bebek ne der sonra bana :(((

Teşekkürler Pınar. Çok güzeldi o akşam, yolculuğumuz da, soframız da, herşey çok güzeldi, çok gönüldendi... 40 yıl kısmını bilemeyeceğim artık :P

Aşkolsun Münevver hanım. Harikaydınız harika. Müge'ye baskın yaptık sayılır. O kapıdan biz bacadan girip kahve diye tutturduk :) Size de aynı şeyi yapabiliriz birgün, bizi biliyorsunuz siz :) Sevgi ile kucaklıyorum sizi. Elleriniz dert görmesin, o güzel yüzünüz hep gülsün ve lütfen o güzel tariflerinizle dönün artık da sizi sevenleri üzmeyin. Macha çaylı kurabiyeden sonra, nane reçeli, nane reçeli diye gezeceğim peşinizde haberiniz olsun!

Adsız dedi ki...

Very similar.